Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :
İİK.nun 170/3.maddesi uyarınca, İcra Mahkemesi İİK.nun 62.ve 68/a maddelerine göre yapacağı inceleme sonucunda inkar edilen imzanın borçluya ait olmadığına kanaat getirirse itirazın kabulüne, inkar edilen imzanın borçluya ait olduğu anlaşılırsa itirazın reddine karar verir. Medenin Kanunun 6.maddesine göre, taraflardan herbiri iddiasını ispata mecburdur. Borçlu senetteki imzayı inkar ettiğinden, dosyadaki sıfatına bakılmaksızın hukuki ilişkisinin varlığını ispat yükü alacaklıya düşer.
Somut olayda borçlu vekili, takibe konu çekte atılı olan keşideci imzasına itiraz ettiği, bu konuda Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 2009/21047 E.sayılı soruşturmasının devam ettiğini ileri sürmüş olup, İcra Mahkemesince yaptırılan 23.9.2010 ve 7.2.2011 tarihli bilirkişi raporlarında takibe konu çekte kendisine atfen atılı olan imzanın borçluya ait olmadığı kanaatine varılmıştır. Ancak genel mahkemede yapılacak yargılamada dikkate alınabilecek olan, ödenmiş takip dışı çeklerden birinde atılı imza ile takip konusu imzanın aynı kişinin eli ürünü olduğuna ilişkin olarak her iki raporda bir kanaatin olması hususu gözönüne alınarak imzanın borçluya ait olduğundan bahisle itirazın reddine karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.Mahkemece yukarıda belirtilen bilirkişi raporları dğrultusunda imza inkar itirazının kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile itirazın reddi yönünde hüküm kurulması isabetsizdir.
SONUÇ  : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 20.12.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.