20. Hukuk Dairesi 2017/8017 E. , 2017/6853 K.
"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda kurulan 22/03/2017 günlü hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davacılar vekili Av. ... tarafından istenilmekle, tayin olunan 26/09/2017 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden gelmedi, karşı taraftan davalı Hazine vekili ve davalı ... Yönetimi veki geldi, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Daha sonra dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili, 07/03/2005 tarihli dava dilekçesinde,, köyü 444 parselin sınırında bulunan yaklaşık 10 dönüm taşınmazın kök muris ..."dan kaldığı, tapuda kayıtlı olmadığı, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararlarına oluştuğu iddiasıyla Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre davacılar adlarına tescilini istemiştir.
Mahkemece, (A) işaretli 9661 m² yüzölçümündeki taşınmaz hakkındaki davanın kabulü ile 1/2"şer pay oranında davacılar adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine ve Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmekle bozulmuştur.
Hükmüne uyulan Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 13/05/2014 gün ve 2014/3111-5451 sayılı bozma kararında özetle; "Mahkemece, taşınmazın kesinleşen orman kadastro sınırları dışında ve orman sayılmayan yerlerden olduğu, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17. maddelerinde yazılı şartların davacılar yararına gerçekleştiği gerekçesiyle karar verilmiş ise de, hükme esas alınan orman bilirkişi raporunda incelendiği bildirilen 1957 tarihli memleket haritasının rapora ekli olmaması, fen bilirkişi raporunda ekli olması ve burada da taşınmazın yeşil renkli alanda işaretlenmiş olması nedeniyle, Dairenin 21.05.2013 tarihli geri çevirme kararı ile ek rapor aldırılması istenmiş, 01.04.2014 tarihli ek raporda, taşınmazın 1958 tarihli memleket haritasında yeşil alanda kaldığı ve çevrede 3402 sayılı Kanunun 22/2-a uygulamasının yapıldığı, çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerin 2245 ve 2246 parsel numaraları verilerek arsa niteliğiyle Hazine adına idari yoldan tescil edilmiş olduğu anlaşılmıştır.
Mahkemece, 22/2-a maddesine ilişkin çalışma ve askı ilan tutanakları ve sözü edilen 2245 ve 2246 sayılı parsellerin tesciline ilişkin belgeler getirtilmemiş, çalışmanın ne zaman yapıldığı, ne zaman ilân edildiği, dava sırasında böyle bir çalışma yapılmışsa kesinleşmeyeceği, davadan önce yapılmış bir çalışma varsa, davanın tapu iptali ve tescil davasına dönüşeceği düşünülmemiştir.
Bu durumda mahkemece, 2245 ve 2246 sayılı parsellere ilişkin tapu kayıtları ve tescilin dayanağı olan belgeler, 22/2-a çalışmasına ilişkin çalışma ve askı ilân tutanakları getirtilmeli, dava sırasında yapılmış bir çalışma varsa, tapu kayıtlarının kesinleşmeyeceği düşünülerek davalı şerhi verdirilmeli, davanın 22/2-a çalışmasına itiraza dönüşüp dönüşmeyeceği ve görev hususu düşünülmeli, dava tarihinden önce kesinleşmiş bir işleme dayanılarak tescil edilmişlerse, davanın tapu iptali ve tescile dönüşeceği düşünülerek, taşınmazın orman sayılan yerlerden olup olmadığı ve tescil tarihine kadar 20 yıl süreyle zilyedlikle kazanma koşullarının davacılar yararına gerçekleşip gerçekleşmediği yönlerinden araştırma yapılmalıdır." denilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra, dosya mahkemenin 2014/1101 Esasına kaydedilmiş, mahkemece, eski 2245 (yeni 254 ada 31 parsel) parsel sayılı taşınmazın Milas Kadastro Mahkemesi"nin 2016/58 sayılı dosyasında davalı olması sebebiyle, bu taşınmaz hakkında 3402 sayılı Kanunun 22/a çalışmalarının kesinleşmediği; eski 2246 parsel (yeni 254 ada 32 parsel) sayılı taşınmazın 3402 sayılı Kanunun 22/a maddesi gereğince yapılan uygulamasının ise 30/05/2016 tarihinde kesinleştiği anlaşılmakla; 16/08/2016 tarihli bilirkişi raporuna ekli krokide (C) harfi ile gösterilen 254 ada 32 parsel (eski 2246) içerisinde kalan 1662,85 m² kısma ilişkin davanın kabulü ile taşınmazın davalı Hazine adına olan tapu kaydının iptaline, 1/2 hissesinin davacı Mehmet kızı ..., 1/2 hissesinin ... adına tapuya tesciline; 2245 parsele ilişkin davanın eldeki dosyadan tefrikine karar verilmiş, mahkemenin 2017/72 sayılı dosyasına kaydedilmesine karar verilmiş, 2017/72 sayılı dosyada ise mahkemenin görevsizliği yönünde verilen karar davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu iptali tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 1969 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu, 1976 yılında kesinleşen genel arazi kadastrosu bulunmaktadır. Çekişmeli taşınmaz, kadastro sırasında Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olması sebebiyle kadastro harici bırakılmış, daha sonra 1987 yılında imar uygulaması; 2011 yılında idari tescil; 2016 yılında 22/a uygulamasına konu edilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulmakla birlikte bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir,
Şöyle ki; dava konusu taşınmazın bulunduğu yerin 2011 yılında idari yoldan tescile konu olduğu ve taşınmazların 2245 ve 2246 parsel numarası ile sırasıyla 10929 m2 ve 13204 m2 yüzölçümüyle arsa niteliğiyle Hazine adına tescil edildiği, daha sonra, dava sırasında 2016 yılında 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesine göre yapılan uygulama kadastrosu çalışmalarına konu edildiği, bu çalışmanın itirazsız yerlerde 30/05/2016 tarihinde kesinleştiği, ancak; 2245 parselin kadastro mahkemesinin 2016/58 sayılı dosyasında itiraza konu edildiği, 2246 parsele ise itiraz olmaması nedeniyle uygulama kadastrosunun kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece, 2245 parselin kadastro mahkemesinin 2016/58 sayılı dosyasında itirazlı olması nedeniyle eldeki davadan tefriki ile mahkemenin görevsizliğine karar verilmiştir.
Ancak; kadastro mahkemesindeki uygulama kadastrosuna itiraz davasında mülkiyet konusunun davalı olmadığı, sadece çap sınırının düzeltileceğine göre, mülkiyet sorunu temyize konu davada çözülecektir.
Bu nedenle mahkemece, 2245 parsel hakkındaki davanın tapu iptali tescil davasına dönüştüğü gözönünde tutularak, kadastro mahkemesindeki davanın sonucunun beklenmesi, çap sınırı belirlendikten sonra mülkiyete yönelik araştırmanın eldeki tapu iptali tescil davasında yapılarak karara bağlanması gerekirken kadastro mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle, görevsizlik kararı verilmiş olması isabetsizdir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine yer olmadığına, davacılar vekili Yargıtaydaki duruşmaya katılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde iadesine 26/09/2017 günü oybirliği ile karar verildi.