1. Hukuk Dairesi 2017/2847 E. , 2017/4694 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece asıl davanın reddine, birleştirilen davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar asıl davada davacı ... ve davalılar tarafından yasal süre içerisinde duruşma istemli temyiz edilmiş olmakla; dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."nün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, duruşma istemi değerden reddedilip, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Asıl davada davacı ..., 244 ada 24 parsel sayılı taşınmazda, davalılar adına intikal suretiyle tescil edilen payların yolsuz olduğunu, kök murisin mirasının tamamının verasetin iptali davaları sonucunda Hazineye ait olduğuna karar verildiğini ileri sürerek davalılar adına olan payların iptali ile adına tescile karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, Türk Medeni Kanununun 712.maddesindeki 10 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiğini, intikal işlemlerinin, yapıldığı zamanki mevzuata uygun olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
Birleştirilen 2012/28 Esas sayılı davada davacı ... İdaresi, aslı ... olan dava konusu taşınmazın vakfına rücu edeceğini ileri sürerek taşınmazın tamamının ... ... ... Vakfı adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; Zamanaşımı nedeniyle davanın reddine ilişkin olarak verilen karar Dairece “...çekişmeli 244 ada 24 sayılı parselin nev"i sütunundaki “Zemini ... ... ... Vakfı” şerhinden, taşınmazın aslının ... olduğu görülmektedir...Hal böyle olunca, davanın Vakıflar İdaresine ihbar edilmesi ve Vakıflar İdaresince bu konuda bir dava açılması halinde eldeki dava ile birleştirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, değinilen husus göz ardı edilerek yazılı biçimde hüküm kurulması doğru değildir...” gerekçesiyle bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde asıl davanın reddine, birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 244(eski 45) ada 24 parsel sayılı ... şerhi bulunan taşınmazın tamamı, 04.02.1327 tarihinde İran tebaalı ... kızı ... adına kayıtlı iken, ... 5. Asliye Hukuk Mahkemesinden alınan 1956/580 Esas 1956/604 Karar sayılı veraset ilamına göre ... ..."un 07.02.1956 tarihinde dul olarak ölümü üzerine 14.09.1956 tarihinde oğlu ... ..., kızı ... ... ve oğlu ... ... adına intikal ettiği, ... ..."un 10/09/1957 tarihinde ölümü ile ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1958/355 Esas, 1958/327 Karar sayılı ilamı uyarınca 1/3 payının 04.10.1958 tarihinde vasiyet ile ... ... ... intikal ettiği, sonrasında ...’nin .... ...’nın mirasçılarına karşı açtığı verasetin iptali davası neticesinde ... 7. Sulh Hukuk Mahkemesinin 27.03.1997 tarih 1995/978 Esas, 1997/295 Karar sayılı ilamı ile mirasçılık belgesinin iptali ile tek mirasçısının ... olduğuna karar verildiği, kararın 17.04.1998 tarihinde kesinleştiği, dava konusu taşınmazın 1/3 payının ... adına 08.07.1998 tarihinde hükmen tescil edildiği, diğer 2/3 payın ise diğer mirasçı .... ... ... ölümü üzerine ... 5. Sulh Hukuk Mahkemesinin 1976/435 Esas, 1976/1255 Karar sayılı veraset ilamı ile kardeşi ... ... intikal ettiği, ... ... 25.12.1987 tarihinde ölümü üzerine payının ... 7. Sulh Hukuk Mahkemesinin 1988/883 Esas, 1988/756 Karar sayılı ilamı ile kendisinden önce ölen kocası ... olma kızı ... çocukları ... ve ..."e intikal ettiği, ... ... kocası ... daha önce 16.03.1983 tarihinde ölümü ile mirası ... 7.Sulh Hukuk Mahkemesinin 1983/683 Esas, 1983/459 Karar sayılı ilamı ile ... ... ve kendinden önce ölen kızları ... çocukları ... ve ..."e intikal ettiği, söz konusu 5 adet veraset belgelerinin iptali için ... tarafından açılan dava neticesinde ... 7. Sulh Hukuk Mahkemesinin 26.04.2001 tarih 2000/538Esas, 2001/453Karar sayılı kararı ile tüm veraset ilamlarının iptaline ilişkin kararın Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 13.11.2001 tarih 2001/12041-15774 sayılı ilamı ile ... ve ...’ye ait veraset ilamları yönünden bozulduğu, mahkemece bu kişiler bakımından davanın reddine karar verildiği kararın 16.06.2003 tarihinde kesinleştiği, taşınmazın 1/3’er payının ... ... oğlu ... ve ... kızı ... adına 29.03.1989 tarihli intikal işlemi ile yazıldığı, halen ... şerhinin tüm paylarda bulunduğu anlaşılmaktadır.
27.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5737 Sayılı Vakıflar Kanununun 17. maddesinde “Tasarruf edenlerin veya maliklerin mirasçı bırakmadan ölümleri, kaybolmaları, terk veya mübadil gibi durumlara düşmeleri halinde icareteynli ve mukataalı taşınmaz malların mülkiyeti vakfı adına tescil edilir.” demek suretiyle öncesi ... olan taşınmazların vakfına(aslına) dönmesini daha uygun görülmüş, bazı ayrıcalıklar dışında, Hazineye intikal yolu kapanmıştır. İşte bu nedenle 22.9.1983 tarih 2888 sayılı yasanın 2. maddesiyle 2762 sayılı yasanın 29. maddesini değiştirip ayrıca ikinci bir fıkra ekleyerek Medeni Kanunun 501.maddesinin Hazinenin mirasçı olacağı yönündeki genel hükmünden ayrılmış "mülkiyeti mutasarrıfa geçmiş olan taşınmazlarda maliklerin bu yasanın yürürlük tarihine kadar ölmeleri üzerine son mirasçı sıfatıyla Hazineye intikal edipte bu husus tapu kaydına bağlanmış bulunanlar ayrık bırakılarak işlenmemiş olan taşınmazların mahlulen vakfına rücu edeceği" kuralı getirilmiştir. Yukarıda belirtilen yasa hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, 2888 sayılı yasanın yürürlük tarihi 24.9.1983 tarihinden sonra aslı ... olan taşınmazların Hazineye geçmesine yasal olanağın kalmadığı sonucuna ulaşılmaktadır.
Yukarıda belirtilen ilkeler ve olgular gözetildiğinde taşınmazın aslının ... olduğu ve ... adına 08.07.1998 tarihinde tescil edildiğine göre ... vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine.
Davalıların temyiz itirazlarına gelince; ... 7. Sulh Hukuk Mahkemesinin 1988/883 Esas, 1988/756 Karar sayılı ilamı ve ... 7.Sulh hukuk Mahkemesinin 1983/683 Esas, 1983/459 Karar sayılı ilamı ile mirasçı oldukları sabit olup, davacı ... İdaresinin davalılara ait 2/3 payın iptaline ilişkin davasının reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davalıların temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerindedir. Kabulüyle hükmün belirtilen nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 27.09.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.