1. Hukuk Dairesi 2016/14390 E. , 2017/4708 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ... "ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, Mahalli İskan Komisyonu"nun 29/06/1998 tarihli kararıyla 2510 sayılı Kanun uyarınca göçebe olması nedeniyle aile temsilcisi davalı ..."in hak sahibi sayılmasına karar verildiğini ve buna bağlı olarak dava konusu 436 parsel sayılı taşınmazın adı geçen davalı ve ailesi olan diğer davalılar adlarına 26/10/2007 tarihinde tescil edildiğini, başvuru tarihinden önce davalı ..."in Bağ-Kur kaydının bulunduğunun tespit edildiğini, tespit üzerine davalıların göçebe olmadıkları gerekçesiyle Mahalli İskan Komisyonu"nun 15/06/2011 tarih ve 2011/51 sayılı kararı ile davalıların hak sahipliklerinin iptaline karar verildiğini, davalıların hak sahipliğinin iptali kararına karşı iptal davası açtığını, ... İdare Mahkemesi"nin 04/06/2012 tarihli kararı ile davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, Mahalli İskan Komisyonunun iptal kararının halen geçerli olduğunu, davalılar adına olan kaydın yolsuz hale geldiğini ileri sürerek çekişme konusu 436 sayılı parselin tapu kaydının iptali ile ... adına tescilini istemiştir.
Davalı ..., hak sahipliğinin iptaline ilişkin kararın kendilerine tebliğ edilmediğini, yine kendileri tarafından açılmış bir davanın da bulunmadığını, ayrıca 5543 sayılı İskan Kanununa eklenen geçici 7. maddenin üçüncü fıkrasında mülga 2510 sayılı Kanun döneminde hak sahibi olanların hak sahipliklerinin herhangi bir koşul aranmaksızın devam edeceği hükmünün düzenlendiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Diğer davalılar, usulüne uygun tebligata rağmen davaya cevap vermemişlerdir.
Mahkemece, Danıştay 8. Dairesinin 18/12/2013 tarih ve 2013/5988 Esas 2013/10404 Karar sayılı ilamına atıf yapılarak davacıların hak sahibi oldukları tarihte yürürlükte bulunan yasa ve yönetmeliklerde kimlerin göçebe olabileceğine dair açık bir düzenlemenin bulunmadığı ve davacıların birlikte iskan edildiği göçebe gruba dahil olmaları ve başvuru sırasında ibraz ettikleri belgelerin sahte olduğu iddiası bulunmadığı gibi hileli hareketlere başvurdukları yönünde de bir iddianın bulunmadığı, ayrıca 12/07/2013 tarihinde kabul edilen 6495 sayılı Kanun ile 5543 sayılı İskan Kanununa eklenen geçici 7. maddenin 3. fıkrasında "" Mülga 2510 sayılı Kanuna göre hak sahibi olanların hak sahiplikleri herhangi bir koşul aranmaksızın bu Kanuna göre devam eder"" hükmüne yer verilmesi karşısında Mahalli İskan Komisyonunun hak sahipliğinin iptaline dair kararının usul ve yasaya aykırı olduğu gibi tescilin yolsuz olduğunun kabulü halinde dahi 4721 sayılı Kanunun 712.maddesi uyarınca davacıların taşınmazı kazandırıcı zamanaşımı yoluyla edinmelerinin korunması gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Somut olayda, davanın açıldığı 12/07/2013 tarihinde taşınmazın (1/3)’er payının davalılar adına kayıtlı olduğu sabittir.
Her ne kadar, Mahalli İskan Komisyonunun hak sahipliğinin iptaline dair karar, davalılara tebliğ edilmemiş ise de, davalıların ... İdare Mahkemesi 2011/1746 Esas sayılı dosyası üzerinden kararın iptali istemi ile dava açtıkları, davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği ve 10/09/2012 tarihinde temyiz edilmeksizin kesinleştiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Bu durumda, iptal kararından davalıların haberdar oldukları kabul edilmelidir.
Hâl böyle olunca; davalılar adına olan tahsis işlemi iptal edildiğine ve bu iptal kararı kesinleştiğine (artık tescilin dayanağı ortadan kalktığına) göre mevcut kaydın yolsuz tescil durumunda bulunduğu gözetilerek davanın kabul edilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.
Davacı vekilinin bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 27.09.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.