3. Hukuk Dairesi 2017/182 E. , 2018/13370 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, dava dilekçesinde; müvekkilinin 24.08.2005 tarihli 16164 yevmiye nolu satış sözleşmesi ile dava konusu aracı satın aldığını, tescil işlemleri sırasında aracın çalıntı olduğunun ortaya çıktığını ve araca emniyetçe el konulduğunu belirterek; aracın satış bedeli olan 18.000 TL"nin 24.08.2005 tarihinden itibaren işleyen faizi ile satış sözleşmesini yapan davalı noterden tahsilini talep etmiştir.Davalı vekili, cevap dilekçesinde; haksız fiile dayanan davalarda 1 yıllık zamanaşımı süresinin bulunduğunu, davacının davayı bu süre içinde açmadığını, davacının maruz kaldığı sahtecilik eyleminde müvekkilinin herhangi bir kusurunun bulunmadığını,uzamış ceza zamanaşımının suç teşkil eden eylemi bizzat yapan hakkında uygulanacağnı savunarak; davanın reddini istemiştir.Mahkemece; davacı tarafın araç alım satım işleminin sahte belgeler ile yapıldığını 26/08/2005 tarihinde vermiş olduğu ifadesinde beyan ettiğini, ilgili alım satım işlemi yetkili noter katibi tarafından yapıldığından, noterin sorumluluğu Borçlar Kanunu"nun 60/1. Maddesi gereği 1 yıllık zamanaşımına tabi olduğundan,bu süre de 26/08/2006 tarihinde dolduğundan, davanın açıldığı tarih dikkate alınarak davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Haksız eylemlerden doğan davalarda uygulanacak zamanaşımı Borçlar Kanunu"nun 60. maddesinde düzenlenmiştir. Anılan maddenin 1. fıkrasında bu tür davaların, zarara uğrayan tarafın, zararı ve zarar vereni öğrendiği günden itibaren bir yıl ve on yıl geçtikten sonra zamanaşımına uğrayacağı belirtilmiş; aynı maddenin 2. fıkrasında da ceza yasaları uyarınca daha uzun süreli zamanaşımı öngörülen cezayı gerektiren bir eylemden doğmuş olan davalarda uzamış zamanaşımı süresinin uygulanacağı belirtilmiştir. Ceza zamanaşımı süresinin uygulanması için ceza davasının açılmış olması gerekmez.Somut olayda, davacı; dava dışı kişiden araç satın almış ve satış sözleşmesi davalı noter tarafından düzenlenmiştir. Ancak, sonradan aracın çalıntı olduğu ortaya çıkmış ve araç davacının elinden alınmıştır. Satış sözleşmesi sırasında dava konusu aracın plakasını değiştirmek ve sahte olarak tanzim edilmiş kimlik kullanmak suretiyle resmi evrakta sahtecilik suçunu işlediği iddiası ile dava dışı kişi hakkında ceza davası açılmıştır.
Davacı taraf, davalı noterin satış işlemini yaparken denetim yükümlülüğünü yerine getirmediğini ileri sürmektedir. Davalı notere isnat edilen eylem, görevi ihmal suçunu oluşturur. Mahkemece, öncelikle davalı noterin eyleminin Türk Ceza Kanununda tanımlanan görevi ihmal suçu kapsamında olup olmadığının araştırılması, eylemin görevi ihmal suçu kapsamında kaldığı sonucuna varılması halinde, uygulanacak zamanaşımı süresinin, o suçun bağlı olduğu (uzamış) ceza zamanaşımı süresi olduğuna ilişkin düzenleme gereğince, davalı noterin eylemi yönünden olayda (uzamış) ceza zamanaşımının uygulanması gerekirken, açıklanan bu yönler üzerinde durulmadan davanın zamanaşımı nedeniyle reddi usul ve yasaya aykırı olup, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26.12.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.