Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/3723
Karar No: 2021/6577
Karar Tarihi: 25.11.2021

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/3723 Esas 2021/6577 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2021/3723 E.  ,  2021/6577 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 22. HUKUK DAİRESİ

    Taraflar arasında görülen davada Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesi"nce verilen 14.11.2019 tarih ve 2018 - 354/908 sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi"nce verilen 01.03.2021 tarih ve 2020-297/277 sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtay"ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 23.11.2021 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ... ile vekili Av.... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi Dr. ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketten 08.09.2016 tarihinde, 2016 model bir araç satın aldığını, aracın 09.09.2016 tarihinde teslim edildiğini, henüz bir yıl geçmeden değişik arızalar ortaya çıktığını, bu nedenlerle taleplerinin 31.07.2017 tarihli noter ihtarnamesi ile davalıya bildirildiğini, bir süre sonra yeniden arıza vermesi üzerine bu defa 28.03.2018 tarihli noter ihtarnamesi ile değişim talep edildiğini, arızaların bir türlü giderilemediğini, devamlı olarak servise gidilmek zorunda kalındığını, araçtan faydalanmanın mümkün olmadığını, son olarak yine sürüş dengeleme sistemi arızası verdiğini ve bu durumun giderilemediğini, aracın 02.04.2018 tarihinde davalı yana teslim edildiğini, 10.04.2018 tarihinde ihtarname keşide edildiğini, son arıza için servise teslimden sonra 30 gün geçmesine karşın arızanın giderilemediğini, aracın ayıplı olduğunu iddia ederek aracın TBK m. 227/4 uyarınca misli ile değişiminin mümkün olmadığı takdirde TBK m. 227/1 uyarınca sözleşmeden dönülerek aracın satın alındığı tarihte ödenen TL’nin o tarihteki kur karşılığı olan 139.830,00 Euro’nun 08.09.2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile tahsiline, ayrıca TBK m. 229 kapsamında ayıplı maldan mahrum kalma nedeni ile uğranılan zararlar karşılığı olarak şimdilik 1.000,00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, davanın yetkili olan Bakırköy Mahkemeleri önünde değil yetkisiz olan Ankara Mahkemeleri nezdinde açıldığını belirterek yetki itirazında bulunmuş, davacının, yasanın öngördüğü ayıp ihbar ve muayene yükümlülüklerine uygun davranmadığını ve bu nedenle ayıp iddiasına dayalı dava hakkını kaybettiğini, 08.09.2016 tarihli satın alma işleminden 2 yıla yakın süre içinde açılmış ve bu süre içinde malın gözden geçirildiğine ve herhangi bir ayıp saptandığına dair TTK. m.18/3 hükmüne uygun bir bildirimde bulunulmadığını, davacı tarafın söz konusu arızaların satın alındığı andan itibaren devam ettiğini beyan ettiğini, ancak davayı 2 yıla yakın bir süre geçtikten sonra açtığını, bu durumda davacı şirketin, yasada öngörülmüş 2 ve 8 günlük gözden geçirme ve ayıp bildirimi yükümlülüklerine uygun davranmadığını, davacı tarafın seçimlik haklardan hangisini kullandığının açıkça belirtilmesi gerektiğini, davaya konu araçta davacı iddialarının aksine üretimden kaynaklanan ve hukuken “ayıp” olarak nitelenebilecek herhangi bir kusur bulunmadığını, araç arızası olarak bildirilen sorunun kullanım hatasından kaynaklanmasının kuvvetle muhtemel olduğunu, davacının servise gelerek belirttiği şikayetler üzerine müşteri memnuniyeti çerçevesinde araç üzerinde servis tarafından gerekli inceleme ve bakımların özenle yapıldığını, davacının talepleri doğrultusunda aracın kontrol edilip, gereken onarımların yapıldığını, dava konusu araçta müdahale edilip de giderilememiş teknik bir arızanın varlığından söz edilmesinin mümkün olmadığını, aracın tahsis veya kullanım amacı bakımından değerini veya davacının ondan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran bir durum olmamakla beraber araçtan yararlanamamanın süreklilik arz etmesi ve tamirin mümkün olmaması gibi bir durumun da söz konusu olmadığını, ortada araçtan yararlanmayı ortadan kaldıran veya kısıtlayan bir vasıf eksikliği bulunmadığını, aracın bedelinin iadesinin, davacı tarafın haksız ve sebepsiz zenginleşmesinden başka bir sonuç yaratmayacağını, yetkili servise başvurmak suretiyle aracın ücretsiz onarılmasını tercih ve talep eden ve gerçekleştirilen onarım üzerine aracını sorunsuz olarak teslim alan davacının, akabinde aracın ayıplı olduğu iddiasıyla araç değişimini talep etmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacı tarafın iddia ve taleplerinin kabulüne halinde, davacının, aracı fiilen geri vereceği tarihe kadar olan kullanım bedelinin satış bedelinden düşülmesi gerekeceğini, taraflar arasındaki satım ilişkisinin kurulduğu günden bu yana, aracın kullanımından doğan yarar (tüketici yararı) ile satış bedelinin kullanımından doğan yarar (satıcı yararı) arasında davacı lehine bir oransızlık bulunduğunu, davacının iddiasının aksine somut olayda maddi tazminat talep etme koşullarının oluşmadığını, istenilen tazminatın ve faizin fahiş olduğunu, aracın fatura bedeli TL olduğundan araç bedelinin Euro olarak talep edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
    İlk Derece Mahkemesince, alınan bilirkişi raporuna göre dava konusu arızanın üretim ve imalat hatası olup gizli ayıp niteliğinde olduğu, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan, araçtan faydalanmaya engel teşkil edecek nitelikli arıza kategorisinde bulunduğu, sürüş güvenliği açısından kullanıcının bu haliyle aracı kullanmasının beklenemeyeceği, davacının BK’nın 203/1, TBK’nın 227/4 maddelerinde bahsi geçen satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme hakkını kullandığı, araçtaki ayıbın niteliğine göre davacının bu hakkını kullanmakta haklı olduğu, davacı tarafın aracın serviste beklemesi nedeniyle talep edebileceği bedelin günlük 500,00 TL olduğu, aracın bir günden fazla serviste kaldığı, davacının aracından yoksun kaldığı günler için günlük 500,00 TL araç yoksunluk tazminatı talep edebileceği kanaatine varıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne, dava konusu ...plaka sayılı BMW marka X5 2016 model Drive 25d (Ls 01) aracın davalı tarafa iadesi ile ayıpsız benzeri ile değiştirilmesine, 1.000,00 TL araç mahrumiyet zararının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince istinaf edilmiştir.
    Bölge Adliye Mahkemesince, ilk derece mahkemesince kabulüne karar verilen 1.000,00 TL araç mahrumiyet zararına yönelik davalı vekili istinaf dilekçesinin miktar yönünden reddine, davalı vekilinin diğer istinaf istemlerine gelince, mahkemece yapılan tahkikat kapsamında toplanan deliller ve varılan sonuca göre dava konusu aracın ayıplı olduğunun kabulü ile yazılı olduğu biçimde karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin diğer istinaf itirazlarının esastan reddine karar verilmiştir.
    Karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
    Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353-b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1 maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, takdir olunan 3.815,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 15.837,68 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 25/11/2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

    KARŞI OY

    Uyuşmazlık, Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi, bu kararında temyiz incelemesi sonucunda onanması durumunda gerek Bölge Adliye Mahkemesi ve gerekse Yargıtayca hükmedilecek istinaf red harcı ile temyiz onama harcının maktu mu yoksa nisbi mi olacağına ilişkindir.
    492 sayılı Harçlar Yasası"nın 2. maddesinde "Yargı işlemlerinden bu kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanların yargı harçlarına tabi olacağı",
    (1) sayılı Tarifenin III karar ve ilam harcı başlıklı 1/a madddesinde "Konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden binde 68.31 oranında nisbi harç alınacağı",
    1/e maddesinde de "yukarıdaki nisbetlerin Bölge Adliye Mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemeleri, Danıştay, ve Yargıtay"ın tasdik veya işin esasını hüküm altına aldığı kararları içinde aynen uygulanacağı" düzenlenmiştir.
    Bölge Adliye Mahkemelerinde işin esasını hüküm altına aldığı kararlar, ilk derece mahkemesinin yerine geçerek verdiği ve icrai kabiliyeti söz konusu olan kararlardır. Bu kararlar ise, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak 6100 sayılı HMK 353/1-b-2,3 maddelerine göre davanın kabulü veya reddi yönünde verilen kararlardır. İlk Derece Mahkemesi Kararının İstinaf incelemesi sonucunda doğru bulunarak verilen "istinaf başvurusunun esastan reddi" kararı davanın esası hakkında verilen ve işin esasına bölge adliye mahkemesince girilip verilmiş ve icra edilecek bir karar değildir. İlk Derece mahkemesi kararı geçerliliğini sürdürmektedir. Bu itibarla konusu belli bir değere ilişkin davada, davalının istinaf başvurusunun reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararı 1 sayılı Tarifenin III-1-a maddesinde ifade edilen "esas hakkında" karar niteliğinde bulunmadığından Bölge Adliye mahkemesince nisbi değil, maktu karar ve ilam harcının alınması gerekmektedir.
    Başvurunun esastan reddinde, aslında davanın esasına girilmemekte, ilk derece mahkemesi kararı doğru bulunduğundan dava hakkında ayrıca karar verilmemektedir. Kanun koyucunun buradaki "esastan" ifadesini, istinaf başvurusu sırasında dilekçeye, harca, süreye vb. şekli hususlara ilişkin bir eksiklik olmaması, istinaf sebeplerinin incelenerek ilk derece kararında usul veya esas yönünden hukuka aykırılık bulunmamasıdır. (Pekcanıtez-Usul-Medeni Usul Hukukun Sh. 2270 vd)
    Keza İstinaf başvurusunun reddine ilişkin karar temyiz incelemesi olmadığı için onama kararı niteliğinde de değildir.(Pekcanıtez-Atalay-Özekes Sh. 583, Konuralp, Uluslararası Toplantı Sh. 260, Özekes-100 soruda İstinaf ve Temyiz sh. 99)
    1) Sayılı Tarifenin III-1-e maddesi tasdik (onama) edilen kararlar için nisbi karar ve ilam harcı alınacağını düzenlemiş olduğundan Bölge Adliye Mahkemesinin kararı niteliğine göre nisbi karar ve ilam harcına hükmedilmesi mümkün olmayıp bu nedenle de maktu harç alınmalıdır.
    Aksi düşüncenin kabulü T.C. Anayasası"nın 73/3 maddesindeki "Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağına" ilişkin temel hükme de aykırılık teşkil edecektir ki vergi ve harç yükümlülüğü konusunda kıyas veya yorum yoluyla yükümlülük getirilmesi mümkün değildir.
    Somut uyuşmazlıkta, nisbi değere tabi bulunan davada, davanın kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesi kararı aleyhinde davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine ve nisbi karar ve ilam harcının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
    Bölge Adliye Mahkemesi kararı hükmedilen karar ve ilam harcı yönünden yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere aykırılık teşkil etmektedir.
    Diğer taraftan davalı, istinaf başvurusunun esastan reddi kararını temyiz etmiş olup, red kararının temyiz incelemesi sonucunda alınması gereken onama harcı (1) sayılı Tarifenin 2.a maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesi Kararına, alınan harcın niteliğine göre maktu olmalıdır.
    Bu halde, Bölge Adliye Mahkemesi kararındaki nisbi karar ve ilam harcının maktu karar ve ilam harcı olarak düzeltilmesi suretiyle HMK 370/1. maddesi gereğince kararın onanması, Daire onama ilamında da nisbi yerine maktu onama harcına hükmedilmesi gerekirken karar ve ilam harçları konusunda yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesine ilişkin sayın çoğunluk görüşüne katılamıyorum.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi