10. Hukuk Dairesi 2017/4722 E. , 2018/2597 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, aksine Kurum işleminin iptali ile kuruma karşı borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili ile davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Eldeki davada, mahkemece verilen 13.05.2014 tarihli karar, Dairemizin 2014/23584 E. - 2015/7155 K. sayılı İlamı ile özetle, “…yargılama sırasında davalı Kurum"dan gelen 07.05.2013 tarihli yazı ile davacı hakkında 5510 sayılı Yasa"nın geçici 47"nci maddesine göre borcunun güncellendiği, anılan madde kapsamındaki hesaplama sonucunda davacı hakkında borcun 16.337,23 TL olarak belirlendiği hususu anlaşılmakla birlikte, mahkemece öncelikle davalı kurumdan davacı hakkında yapılan bu işlem bakımından 6111 sayılı Yasa kapsamında borcun yapılandırılıp yapılandırılmadığı hususu sorulmalı, davacının 6111 veya 6552 sayılı Yasalar kapsamında yapılandırma talebinin varlığı araştırılmalı ve yapılandırılmış ise, davanın konusuz kalıp kalmadığı değerlendirilmeli, yapılandırma yok ise veya kurumca davacı hakkında re"sen borç güncelleme işlemi yapılmış ise, yapılan bu işlemde davacının hizmet döküm cetvelinde yer alan ve 5335 sayılı Kanun kapsamında sayılan işyerlerindeki çalışmalarından hangi tarihler arasındaki dönemin gözetildiği davalı kurumdan sorulmalı, bu kapsamda davacının hizmet bildirimi bulunmayan 05.01.2009 - 04.04.2010 tarihleri arasındaki dönemde borç tahakkuku yapılamayacağı gözetilmeli, davacı hakkında yapılan sosyal güvenlik destek primleri ödemeleri ve somut olayın özellikleri dikkate alındığında davalı kurum alacağının 5510 sayılı Yasa"nın 96"ncı maddesinin "b" bendi kapsamında belirlenerek sonucuna göre bir karar verilmesi” gereklerine işaret edilerek araştırma yapılmak üzere bozulmuştur.
Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine, o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu; mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince; sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde, ikinci bir bozma kararı verilememektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı kararı)
Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur. (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK).
Mahkemece Dairemizce verilen bozma kararına uyulmuş ise de, bozma gereğinin tam olarak yerine getirildiğinden bahsedilmesi mümkün değildir.
Eldeki davada, mahkemece bozma sonrasında aldırılan rapor ile yazılı şekilde karar verilmiş ise de, davacı hakkında davaya konu işlemin aslen 26.07.2012 tarihli işlem olup davacıya tebliğ tarihinin araştırılması ve bu tarihin esas alınarak, 5510 Sayılı Yasanın 96’ncı maddesinin “b” bendinde yer alan “Kurumun hatalı işlemlerinden kaynaklanmışsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla beş yıllık sürede yapılan ödemeler toplamı, ilgiliye tebliğ edildiği tarihten itibaren yirmi dört ay içinde yapılacak ödemelerde faizsiz, yirmi dört aylık sürenin dolduğu tarihten sonra yapılacak ödemelerde ise bu süre sonundan, itibaren hesaplanacak olan kanunî faizi ile birlikte, ilgililerin Kurumdan alacağı varsa bu alacaklarından mahsup edilir, alacakları yoksa genel hükümlere göre geri alınır…” hükmü kapsamında, davalı kurum alacağının hem kapsamı, hem de faiz başlangıç tarihinin belirlenmesi gereğinin gözetilmemesi isabetsiz olduğu gibi, uyulan bozma ilamına göre, davalı Kurumca borcun sınırlandırılması karşısında davanın konusuz kalıp kalmadığı hususunda yapılacak irdeleme ile sonucuna göre bir karar verilmesi gereklerinin gözetilmemesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek, eksik inceleme ve araştırmayla yazılı şekilde karar tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekili ile davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 27.03.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.