1. Hukuk Dairesi 2014/21400 E. , 2017/4887 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ-TESCİL
Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, mirasbırakan babaları ...’in maliki olduğu 1150 parsel sayılı taşınmazdaki ½ payın, muristen hile ile alınan vekaletname kullanılmak suretiyle davalıya temlik edildiğini ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile adlarına tescile karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı, taşınmazı bedeli karşılığında satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddianın kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacılar vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 03.10.2017 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz edenler vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalı ... vekili Avukat ..., ihbar olunan ... vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayanağı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, mahkemece davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığından davacılar vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.
Davacılar vekilinin tashih kararına yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Bilindiği üzere; hükmün tashihi ve tavzihi 6100 sayılı HMK. nun 304. (1086 sayılı HUMK. nun 455.) ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup, 305. maddeye göre "Hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri hükmün açıklanmasını veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini isteyebilir. Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez." Ayrıca 6100 sayılı HMK. nun 304. (1086 sayılı HUMK. nun 459.) maddesine göre ise " Hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hatalar, mahkemece resen veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebilir.Hüküm tebliğ edilmişse hakim, tarafları dinlemeden hatayı düzeltemez.Davet üzerine taraflar gelmezse, dosya üzerinde inceleme yapılarak karar verilebilir. Tashih kararı verildiği takdirde, düzeltilen hususlarla ilgili karar, mahkemede bulunan nüshalar ile verilmiş olan suretlerin altına veya bunlara eklenecek ayrı bir kâğıda yazılır, imzalanır ve mühürlenir." düzenlemesi yer almaktadır.
Tavzih yoluyla hüküm değiştirilemeyeceği gibi, hakim tavzih yolu ile hükümde unutmuş olduğu talepler hakkında karar verip, bunu hükmüne ekleyemez (...2008/11-448 E.-2008/454 K.).
Somut olayda, değinilen Yasa maddeleri gözetildiğinde, hükümdeki harç ve vekalet ücretinin yanlış hesaplandığı yolundaki isteğin tashih koşullarını barındırmadığı ve tashih konusu yapılamayacağı açıktır.
Öte yandan, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı pay oranında açılan davalarda dava değerinin, temlik edilen taşınmazda davacıların miras paylarına karşılık gelen değer olduğu gözetilerek, bu değer üzerinden harç ve harcı tamamlanan dava değeri üzerinden vekalet ücretine hükmedilmesi gerekmektedir.
Eldeki davada çekişme konusu 1150 parsel sayılı taşınmazın 1/2 payının dava tarihi itibariyle toplam değeri keşfen 131.690-TL olarak saptanmış olup, davacılar tarafından başlangıçta 10.000-TL olarak gösterilen dava değeri üzerinden nispi peşin harç yatırıldığı ve keşfen belirlenen değerin 25.372,56 TL’si üzerinden harç ikmali yapıldığına göre, dava değerinin harcı yatırılan 10.000-TL ile harcı ikmal edilen 25.372,56 TL’nin toplamı (35.372,56 TL) olduğu gözetilerek bu miktar üzerinden davalı yararına nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde vekalet ücreti takdir edilmesi doğru değil ise de, hüküm davalı tarafından temyiz edilmediğinden bu yön davalı lehine kesinleşmiştir.
Hal böyle olunca, yukarıda belirtilen nedenlerle 09.09.2014 tarihli tashih şerhinin kaldırılması suretiyle hükmün 6100 sayılı HMK"nin geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 438/7. maddesi uyarınca bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 02.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edenler vekili için 1.480.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenlerden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 03.10.2017 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
Dava, vekaletin kötüye kullanılması nedeniyle açılmış tapu iptal ve tescil davasıdır.
Davacının talebi esastan reddedilmiş, davalı lehine maktu vekalet ücreti takdir edilmiştir.
Davalının talebi üzerine yanlış takdir edilen vekalet ücreti tashih suretiyle düzeltilmiştir.
Davacı kararı hem esas hem de tashih açısından temyiz etmiş, davalı ise tashih açısından verdiği cevapta, süresi içinde yanlışlığın düzeltilmesi nedeniyle vekalet ücreti açısından kararı temyiz gereği duymadıklarını belirtmiştir.
Daire çoğunluğu, tashihin yanlış olması nedeniyle bu düzeltme kararının kaldırılarak, yanlış kararın da davalı vekili tarafından temyiz edilmemesi nedeniyle kararın düzeltilerek onanması gerektiği görüşüyle kararı onamıştır.
Hükmün tashihi ve tavzihi 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 304 v.d. Maddelerinde düzenlenmiştir. Eğer bir karar buna göre düzeltilmişse, düzeltme kaldırılmadığı veya bozulmadığı sürece kararın eki sayılır. Bir başka ifadeyle yanlışlığın yerine artık düzeltme şerhi geçerlidir.
Taraflardan, lehine olan kararın temyizini beklemek usul kurallarının temel ilkeleriyle bağdaşmamaktadır. Diğer yandan lehe kararın temyizinde tarafın hukuki menfaati de bulunmamaktadır. “Bu yanlışlığın tavzih veya tashih ile düzeltilemeyeceğini bilmeliydi. Bu nedenle de her ihtimale binaen yanlış olan hükmün tashihini istemekle birlikte temyiz de etmeliydi” diyemeyiz. Taraflardan biri temyiz süresini geçirmişse, bundan sonra karardaki hatayı tashih veya tavzih adı altında düzeltme yoluna gitmişse bu ek kararın bozulması veya ortadan kaldırılması üzerine ilgili tarafın asıl karar açısından yeniden temyiz hakkı doğmayacaktır. Temyiz süresi içinde düzeltme talebinin yapılması ve bu talebin kabul görmesi halinde bu ek kararın bozulması veya ortadan kaldırılması durumunda ilgili tarafa asıl karar tebliğ edilerek temyiz imkanı verilmelidir.
Kararın aleyhine olan tarafça temyizi halinde yanlışlık düzeltilmek suretiyle temyiz etmeyen tarafın aleyhine olacak şekilde hüküm oluşturamayız. Bunun istisnası yeniden yargılamayı gerektirmeyen bir hata söz konusu ise “düzelterek onama” dır.
Somut olayda düzeltme talebi temyiz süresi içinde yapılmıştır. Mahkeme davalının usule uygun olmayan bu talebini reddetmeli, bu karar taraflara tebliğ edilmeli ve süresinde temyiz edilmemişse asıl karar olduğu gibi kesinleşmelidir. Karar düzeltildikten sonra asıl kararın lehine olan tarafından temyiz edilmesi beklenmemelidir.
Diğer yandan HMK nın 294.maddesi gereği hakim tefhim ettiği karara uygun gerekçeli hüküm oluşturmalıdır. Her ne kadar duruşmanın bittiğine ilişkin tutanakta sadece “davanın reddine” yazılmak suretiyle açıkça vekalet ücreti miktarı yazılmamışsa da tefhim edilen hükmün oluşturulan ilk kararın hükmü olduğu kabul edilmelidir. Bu durumda düzeltme ile tefhim edilen kısa karardan farklı bir hüküm oluşturulduğu sonucuna varılmaktadır. Bu nedenle de karar bozulmalıdır.
Sonuç itibariyle, tavzih ile hükmün yasaya aykırı bir şekilde değiştirilmesi mümkün değildir. Ne var ki bu durumda yapılması gereken kararın düzeltilerek onanması değil, tavzih kararının ve buna bağlı olarak asıl kararın bozulması yoluna gidilmesi gerekmektedir.
Bu nedenlerle sayın çoğunluğun ek kararı kaldırarak düzelterek onama yönündeki görüşüne katılmıyorum.