10. Hukuk Dairesi 2016/168 E. , 2018/2665 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamda belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar vermiştir.
Hükmü, davalı ... vekilinin temyiz etmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava, 01.1.1983 tarihinden itibaren davalı bakanlığa bağlı işyerinde akücü olarak çalışan sigortalının meslek hastalığına yakalandığı anlaşılan sigortalıya bağlanan gelir, ödenen geçici iş göremezlik ödeneği ve tedavi giderlerinden oluşan kurum zararının tahsili istemine ilişkin olup, mahkemece hatalı hesap raporu doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
1-Esas alınan kusur raporu ve kabul edilen kusur oranları oluşa ve iş sağlığı ve güvenliği hükümlerine göre yerinde ise de kaçınılmazlık oranının yarısının davalının kusur oranına eklenmesi ile davalının %85 oran ile sorumlu tutulması isabetli olmamış ve usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.
2-Davalı işverenin rücu alacağından sorumluluğu belirlenirken, gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri ile yargılamada yöntemince hesaplanacak gerçek (maddi) zarar karşılaştırması yapılıp düşük (az) olan tutarın hükme esas alınması gerekmektedir. Meslekte kazanma gücü kaybı oranının (sürekli iş göremezlik derecesinin) %60’ın altında kaldığı durumlarda, emsallerine göre sigortalının daha fazla efor harcamak suretiyle de olsa çalışmasını sürdürüp yaşlılık aylığına hak kazanması olası bulunduğundan, 60 yaş sonrası yönünden pasif dönem zarar hesabı yapılmamalıdır.
3- 506 sayılı Yasa"nın 92. maddesi, “Malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları ile iş kazalarıyla meslek hastalıkları sigortasından hak kazanılan aylık ve gelirler birleşirse, sigortalıya veya hak sahibine bu aylık ve gelirlerden yüksek olanın tümü, eksik olanın da yarısı bağlanır. Bu aylık ve gelirler eşitse, iş kazalarıyla meslek hastalıkları sigortasından bağlanan gelirin tümü, malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarından bağlanan aylığın da yarısı verilir.” düzenlemesini içermektedir.
Kurumun, sigortalıya bağladığı ilk peşin sermaye değerli gelirden fazlasını isteme hakkı bulunmadığı gibi; bağlanan gelirin kesildiği veya kesilmesi gereğinin, yargılama sürecinde ortaya çıktığı durumlarda; Kurumun ödemediği veya ödemeyecek olduğu gelir kesimini rücuan isteyemeyeceği yönü de, tazmine yönelik davada gözetilmesi gereken genel ilkeler arasında bulunmaktadır.
Dava konusu edilen gelirlerin, 506 sayılı Yasa"nın 92. maddesi (5510 sayılı Yasa’nın 54. madde) uyarınca indirildiğinin anlaşılması halinde; davalının tazminle sorumlu olduğu ilk peşin sermaye değerli gelir miktarının; gelirin başladığı tarih itibariyle 506 sayılı Yasa"nın 92. maddesi (5510 sayılı Yasa’nın 54. madde) uyarınca indirilmiş hâli üzerinden hesaplanan ilk peşin sermaye değerli gelir miktarına, indirme tarihine kadar yapılan fiili ödeme miktarının yarısı da eklenmesi suretiyle belirlenmelidir. Mahkemece; dava konusu edilen gelirlerin, 506 sayılı Kanunun 92. maddesi (5510 sayılı Yasa’nın 54. madde) uyarınca yarıya indirilmiş olup olmadığı belirlenerek yarıya indirildiğinin belirlenmesi halinde gelirin başlangıç tarihi itibariyle 506 sayılı Yasa"nın 92. madde (5510 sayılı Yasa’nın 54. madde) uygulaması gözetilerek belirlenmiş (yukarıda anlatılan şekilde hesaplanmış) miktarını gösterir ilk peşin sermaye değeri Kurumdan sorulmalı, davalının tazminle sorumlu olduğu ilk peşin sermaye değerli gelir miktarı hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak şekilde belirlenmeli ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmelidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular ışığında, davalının kaçınılmazlıktan dolayı sorumlu olamayacağı; gerçek zarar hesabında altında meslekte kazanma gücü kaybı oranının %60’ın altında olması durumunda pasif dönem hesabının yapılmaması gerektiği; yaşlılık aylığı bağlanmasından dolayı 506 sayılı yasanın 92. maddesi (5510 sayılı Yasa’nın 54. madde) uyarınca gelirin yarıya inmesi ile baştan yarı gelire, gelirin yarıya düştüğü tarihe kadarki ödemenin yarısı eklenip gerçek zararla karşılaştırılması gerektiği gözetilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz, edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMAS1NA, 27.03.2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.