21. Hukuk Dairesi 2014/11611 E. , 2015/9445 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılardan kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalı Kurum vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, davacının davalılara ait işyerinde 1.8.2001-21.8.2006 tarihleri arasında sigortalı olarak geçen ve Kuruma bildirilmeyen çalışmalarının tespiti ile sigorta primlerinini tavan ücret üzerinden yatırılması istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulü ile hükümde yazılı şekilde karar verilmişse de, varılan sonuç eksik incelemeye dayalı olup hatalı olmuştur.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davalı işverenler tarafından davacı adına düzenlenen işe giriş bildirgesinin bulunmadığı, davalı .... Kargo Ltd. Şti"nin 617173 sicil numaralı işyerinden 1.8.2001-2004/9 tarihleri arasında kısmi bildirim yapıldığı, 2004/9-21.8.2006 tarihleri arasında ise her ay 15 gün aynı davalının 1115949 sicil numaralı işyerinden, 15 gün de 1115950 sicil numaralı işyerinden kesintisiz bildirim yapıldığı, davalı .... Kargo Ltd Şti tarafından ilgili makamlara hitaben yazılan 12.2.2004 ve 18.6.2004 tarihli dilekçelerde; davacının avukat olarak görev yaptığı ve 1.500,00 TL-2.000,00 TL ücret aldığının belirtildiği, tanık dinlenildiği, tanıkların davacının her iki davalı şirkette hukuk müdürü olarak görev yaptığını belirttiği ancak dinlenen tanıkların da yerleşik Yargıtay içtihatlarında belirtilen tanık niteliğinde olmadığı ve buna göre mahkemece karar altına alınan şekilde çalışma kanıtlanamadığı gibi, davalı işverenler arasındaki hukuki ve organik bağ olup olmadığı hususlarının ortaya konulmadığı anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan; 506 sayılı Yasa’nın 2 ve 6. maddelerinde açıkça belirlendiği üzere, sigortalılığın oluşumu yönünden çalışma olgusunun varlığı zorunludur. Eylemli veya gerçek biçimde çalışmanın varlığı saptanmadıkça, hizmet akdine dayanılarak dahi sigortalılıktan söz edilemez. Fiili veya gerçek çalışmayı ortaya koyacak belgeler, işe giriş bildirgesiyle birlikte 506 sayılı Yasa’nın 79. maddesinde belirtilen sigortalının gün sayısını, kazanç durumunu, çalışma tarihleriyle birlikte ortaya koyan aylık sigorta gün bilgileri ile Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 17. maddesinde belirtilen 4 aylık prim bordroları gibi Kuruma verilmesi zorunlu belgelerdir. 506 sayılı Yasa"nın 79/10. maddesinde bu tür hizmet tespit davalarının kanıtlanması yönünden özel bir yöntem öngörülmemiştir. Kimi ayrık durumlar dışında resmi belge veya yazılı delillerin bulunması sigortalı sayılması gereken sürelerin saptanmasında güçlü delil olmaları itibariyle sonuca etkili olurlar. Ne var ki bu tür kanıtların bulunmaması salt, bu nedene dayalı istemin reddine neden olmaz, Somut bilgilere dayanması koşuluyla, bordro tanıkları veya iş ilişkisini bilen veya bilmesi gereken komşu işyerleri kayıtlı çalışanları gibi kişilerin bilgileri ve bunları destekleyen kim diğer kanıtlarla dahi sonuca gitmek mümkündür. Kamu düzenine dayalı bu tür davalarda hakim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Mahkemece yapılacak iş; ilgili Ticaret Sicilinden davalı işyerlerine ait tüm kayıtlar celbedilip, işverenler arasında hukuki ve organik bağ olup olmadığı ortaya konulmalı, aralarında hukuki bir bağ yoksa davaların ayrılarak görüleceği hususu düşünülmeli ve giderek davacının avukat olarak çalıştığı, davacının kendisine ait ayrıca bir bürosunun olup olmadığı, davalı yanındaki çalışmasının vekalet ilişkisine mi dayandığı yoksa hizmet akdine dayalı olarak gerçekleştiği hususları üzerinde durulmalı, hizmet akdine dayalı çalışıyorsa hizmetinin tamamını işyerinde geçirip geçirmediği konusunda nizalı dönemin tamamında çalışan ve davacının çalışmasını bilebilecek tanıklar res"en saptanarak bunların bilgilerine başvurulmalı, tanık olarak ifadesine başvurulanların hizmet cetvellerini Kurumdan istenmeli, bordolarda adı geçen kişilerin adreslerinin tespit edilememesi veya beyanları ile yetinilmediği takdirde, Sosyal Güvenlik Kurumu, zabıta, maliye, meslek odası aracılığı ve muhtarlık marifetiyle işyerine o tarihte komşu olan diğer işyerlerinde uyuşmazlık konusu dönemde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu işyeri çalışanları; yoksa işyeri sahipleri araştırılıp tespit edilerek çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak ve gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde ortaya koyduktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın eksik inceleme ve araştırma sonucunda yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 30.04.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.