Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/24640
Karar No: 2018/2685
Karar Tarihi: 29.03.2018

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2015/24640 Esas 2018/2685 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2015/24640 E.  ,  2018/2685 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :İş Mahkemesi

    Dava ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir.
    Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalı kurumun 01.10.2008 yılına kadar olan idari para cezaları yönünden temyiz itirazlarının reddine
    2-Dava konusu 1.10.2008 yılından sonraki döneme ait 2008/11 ila 2010/1 . ay döneme ilişkin para cezaları yönünden ise mahkece verilen red kararı yerinde ise de red gerekçesi yerinde değildir.
    Davaya konu uyuşmazlık; davacının % 1.25 oranında hisse sahibi olduğu ... Ltd. Şti. adına düzenlenen idari para cezalarından sorumlu olup olmayacağı yönünde toplanmaktadır. Davaya konu idari para cezaları ... Ltd. Şti adına düzenlenmiş olup davacının şirket ortağı olması hasabiyle davacı adına ödeme emri düzenlenmiş davacı hak düşürücü süre içinde eldeki davayı açmıştır.
    Klasik ceza hukukunda, toplum düzenini bozan hareketlerin suç olarak nitelendirilmesi ve karşılığında ceza yaptırımı öngörülmesi düşüncesi yer almaktadır. Ancak, 18. yüzyıldan itibaren, yargı organlarının iş yükünü azaltmak amacıyla düzeni bozan fakat hafif nitelikte sayılan suçlar suç olmaktan çıkartılmaya başlanmıştır. Bu “suç olmaktan çıkartma” akımının sonucunda 20. yüzyılda genel ceza hukukundan ayrı bir idari ceza hukuku kavramı ortaya atılmıştır.
    İdare tarafından verilecek cezalar ancak hürriyeti bağlayıcı cezanın haricindeki cezalardır. Görüldüğü üzere, İdari Ceza Hukukunun konusunu, hafif nitelikte sayılan düzeni bozucu davranışların önlenmesi ve düzenin korunması oluşturmaktadır.
    İdare, bu düzenin tekrar sağlanması amacıyla, düzeni bozanlar bakımından bir şeyin yapılması ya da yapılmaması yönünde bir yaptırım uygulayabileceği gibi çoğunlukla para cezası öngörmektedir.
    İdarenin verdiği cezaya ilgilinin itiraz etmesi nedeniyle adli makamların yapmış oldukları inceleme sadece hukukilik denetimi olup, idari suçun maddi unsurlarına yönelik değildir. (Prof. Dr. Ersan Şen, “İdari Ceza Hukuku”)
    İdarî para cezaları, idarî makamların kararlarıyla oluşmaktadır. İtiraz halinde yargının vereceği karar, onun bu niteliğini değiştirmemektedir. Sonuçları belli ölçüde genel para cezalarına benzese de tümüyle idarî işleme dayanan bir yaptırımdır. Yargı organlarının müdahalesi olmadan doğrudan idarece kararlaştırılmakta ve uygulanmaktadır. İdarî para cezaları ile kamu düzenine aykırı davranışların önlenmesi, toplumda disiplinin sağlanması amaçlanmaktadır. Gelişen, büyüyen, çeşitlenen ve çoğalan toplumsal gereksinimleri yerinde, zamanında ve etkin bir biçimde karşılayabilmek için çağdaş yönetimlerde idareye geniş ve değişik alanlarda yaptırım yetkileri tanınmaktadır.
    İdari Ceza Hukukunda da kıyas yasağının, belirlilik ilkesinin ve cezaların şahsiliği ilkesinin şimdiye dek uygulanageldiği dikkate alınarak yapılacak yorumlarda dava konusunun idari para cezası olması nedeniyle idari ceza hukukunda yapılan yorum metodlarını kullanmak gerekli olup, bu kapsamda genişletici yorum ile çözüme ulaşmak gerekecektir.
    Kanun metninin anlamının şüpheli ve anlaşılmaz olduğu durumlarda kanunu uygulayan kişi, kanun koyucunun kanunu yaparken sahip olduğu irade, kanunun yapılış nedeni, hazırlık çalışmaları, kanunun objektif iradesini, kanunun yapıldığı dönemdeki politik ve sosyal olayları, kanunun hukuk sistematiği içindeki yerini, yapılış tarihi ve dönemin felsefesini, doktrine ve hukukun genel prensipleri ile kanun maddesini bir arada değerlendirecektir. Bu değerlendirme suretiyle somut olayın kanuna uygun olup olmadığı belirlenecektir. Kanun koyucunun iradesine yönelik olarak konu benzetmesinin yapılması suretiyle kanunun uygulanma olanağının arttırılması genişletici yorum olarak değerlendirilmektedir. Lakin genişletici yorum kullanır iken de kıyas yasağını ihlal etmemek ve hukuka güvenilirliği zedelememek adına cezalandırılabilirlik alanının dar tutulması gerekmektedir.
    İdari para cezalarının amacı, yapılmaması gereken bir şeyin yapılması nedeniyle ileride bu tür durumların tekrarının önlenmesidir. İdari para cezalarının ödenmesi, sigortalı işçilere yeni bir hak getirmeyecek, onların mağduriyetini önleyici bir rol oynamayacaktır. Oysa alt işverenlerin ödemediği ücret ve sigorta primlerinin asıl işverenler tarafından ödenmesi sigortalı işçilerin mağduriyetlerini önleyen çok önemli bir düzenlemedir. Bu nedenle asıl işverenlerin, alt işverenlere ait ücret ve sigorta borçlarından sorumlulukları ile alt işverenlere ait idari para cezalarından sorumluluklarını ayrı ayrı değerlendirmek gerekir.
    Diğer taraftan, kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesinin bir parçası olan belirlilik ve cezaların şahsiliği ilkeleri, idari para cezaları için de geçerli olup, 4857 sayılı İş Kanununun 98. maddesinde düzenlendiği gibi açık bir hüküm bulunmadıkça, üst işverenlerin bu cezalar nedeniyle sorumlu tutulması mümkün değildir. Asıl işverenin müteselsil sorumluluğu mali ve hukuki açıdan söz konusu olup, cezai sorumlulukta uygulanamaz. Bunun sonucu olarak, asıl işveren, taşeronun fiilinden dolayı idari para cezası yönünden müteselsilen sorumlu tutulamaz.
    Mahkemece, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki ilkeler gözetilerek, davacı adına bizzat tahakkuk etmiş ve kesinleşmiş idari para cezası olmadığı idari para cezasının şirket hakkında düzenlendiği ve idari para cezasının şahsiliği ilkesi gereği davacından tahsili yoluna gidilemeyeceği gözetilmeksizin farklı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    Ne var ki, bu konunun düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır.
    SONUÇ: Hükmün gerekçe kısmının ""Davaya konu ödeme emrinin dayanağı idari para cezalarının tahakkuk dönemlerinin 2006-2010 yıllarına ait olduğu ve tahsil zaman aşımı süresinin 5 yıl olduğu sabit olup davaya konu ödeme emirlerinin düzenlenme tarihi 2013 olup, 5 yıllık zaman aşımı süresi gözetildiğinde 01.10.2008 tarihine kadar ki idari para cezası alacaklarının zaman aşımına uğramış olduğu tespit edilmiştir."" cümlesinden sonra gelen paragrafların tamamının silinerek yerine "" 01.10.2008 tarihinden sonra gelen idari para cezaları yönünden ise, idari para cezalarının davacı hakkında değil ortağı olduğu ... Ltd. Şti. hakkında düzenlenmiş idari para cezaları olduğu gözetildiğinde, idari para cezaların şahsiliği ilkesi çerçvesinde davacı hakkında idari para cezalarının tahsili için ödeme emri düzenlenemeyeceği gözetilerek davanın kabulü ile ödeme emrinin iptaline karar vermek gerektiği yargısına varılarak aşağıdaki hüküm fıkrası kurulmuştur."" paragrafının eklenmesine, gerekçenin bu şekilde DÜZELTEREK ONANMASINA, 29.03.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi