18. Ceza Dairesi 2017/6118 E. , 2018/3500 K.
"İçtihat Metni"KARAR
İşyeri dokunulmazlığını ihlal suçundan suça sürüklenen çocuk ...’ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 116/2, 62/1 ve 31/3. maddeleri uyarınca 3 ay 10 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına dair Samsun 1. Çocuk Mahkemesinin 27/09/2016 tarihli ve 2016/231-412 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 27/09/2017 gün ve 50730 sayılı istem yazısıyla dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:
İstem yazısında “5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 50/3. maddesindeki “Daha önce hapis cezasına mahkûm edilmemiş olmak koşuluyla, mahkûm olunan otuz gün ve daha az süreli hapis cezası ile fiili işlediği tarihte onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş bulunanların mahkûm edildiği bir yıl veya daha az süreli hapis cezası, birinci fıkrada yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilir” hükmü karşısında, evvelce hapis cezasına ilişkin hükümlülüğü bulunmayan ve suç tarihinde 18 yaşını ikmâl etmediği anlaşılan suça sürüklenen çocuk hakkında tayin olunan kısa süreli hapis cezasının, anılan maddenin 1. fıkrası bentlerindeki seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesinin zorunlu olduğu gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir." denilmektedir.
Hukuksal Değerlendirme:
Uyuşmazlık konusunda bir karar vermeden önce, kanun yararına bozma istemine konu edilen hükümde belirlenen yeni bir hukuka aykırılık durumunun incelenmesi gerekmektedir.
5271 sayılı CMK’nın “hükmün açıklanması ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması” başlığını taşıyan 231. maddesinin 1. fıkrasında "Duruşma sonunda, 232. maddede belirtilen esaslara göre duruşma tutanağına geçirilen hüküm fıkrası okunarak, gerekçesi ana çizgileriyle anlatılır." 2. fıkrasında "Hazır bulunan sanığa ayrıca başvurabileceği kanun yolları, mercii ve süresi bildirilir." 4. fıkrasında "Hüküm fıkrası herkes tarafından ayakta dinlenir." hükümleri yer almaktadır.
İncelenen dosyada, Yerel Mahkemenin 11/12/2012 tarihinde kesinleşen kararı ile suça sürüklenen çocuğun işyeri dokunulmazlığını ihlal etme suçundan 3 ay 10 hapis cezası verilerek, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, suça sürüklenen çocuğun yıllık denetim süresi sona ermeden 07/01/2014 tarihinde TCK"nın 191/1 maddesinde düzenlenen suçu işlediği ve bu suçtan kurulan mahkumiyet hükmü kesinleştiğinde mahkemesine ihbar yazısı gönderildiği görülmektedir.
Suça sürüklenen çocuğa ait mahkumiyet kararı açıklandığı 27/09/2016 tarihinden itibaren hukuki sonuç doğurmaya başlayacağı için açıklanması yönünden CMK"nın 231/1-4 maddesinde öngörülen yönteme bağlıdır. Bu nedenle duruşmaya çağrılan sanığın oluşan yeni durum ve cezanın kişiselleştirilmesi uygulaması nedeniyle savunmasının alınması gerekmektedir. Ayrıca maddedeki yaptırımların yalnızca adli para cezası veya müsadereyi içermemesi nedeniyle CMK’nın 195. maddesinin uygulanma koşulu da bulunmamaktadır. Deneme süresi içerisinde suç işlenmiş olması nedeniyle yeniden duruşma açılmasının amacı, oluşan yeni durum karşısında duruşma açıldığından ve yargılamaya devam olunduğundan sanığın bir şekilde haberdar edilmesini ve savunma hakkının kısıtlanmasının önlenmesi amacını gütmektedir.
Bununla birlikte, duruşmanın usulüne uygun olarak sanığa bildirilmesine karşın, duruşmaya katılmaması halinde önceki savunması ile yetinilerek, hüküm kurulabilecektir.
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10. maddesinde “Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. Şu kadar ki; kendisine tebliğ yapılacak şahsın müracaatı veya kabulü şartiyle her yerde tebligat yapılması caizdir.
(Ek fıkra: 11/01/2011-6099 S.K./3.mad.) Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” hükümlerine yer verilmiştir.
Mahkemece, suça sürüklenen çocuğun ifadesinde bildirdiği en son adresine duruşma tebligatı yapılmamıştır. Bu nedenle öncelikle savunmada bildirilen en son adrese duruşma tebligatının yapılması, burada bulunamaması halinde mernis adresine tebligat yapılarak duruşmadan haberdar edilmesinin sağlanması ve sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin gözetilmemesi hukuka aykırıdır.
Sonuç ve Karar:
1) Kanun yararına bozma isteği hakkında bu aşamada bir KARAR VERMEYE YER OLMADIĞINA,
2) Hükümde saptanan yeni hukuka aykırılık nedeni açısından, kanun yararına bozma yoluna başvurulup başvurulmayacağının takdiri için, dosyanın Adalet Bakanlığına gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine, bu hususun değerlendirilmesinden sonra, diğer kanun yararına bozma isteminin incelenmesine, 13/03/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.