(Kapatılan)22. Hukuk Dairesi 2017/40930 E. , 2020/7833 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : 9. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, süresi içinde davalı vekilince temyizen istenilmesi ve davacı vekilince duruşma talep edilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 25.06.2020 Perşembe günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacı adına vekili Avukat ... geldi. Karşı taraf adına kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; iş sözleşmesine emeklilik nedeniyle müvekkili tarafından son verildiğini öne sürerek kıdem tazminatı ve bir kısım işçilik alacaklarının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk Derece Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda toplanan delillere göre ve bilirkişi raporu doğrultusunda yazılı gerekçe ile kıdem tazminatının, yıllık ücret izin alacağı ve hesaptan yapılan kesinti alacağının belirsiz alacak olarak talep edilemeyeceğinden hukuki yarar yokluğu nedeni ile reddine, 20.873,14 TL fazla sürelerle çalışma alacağı, 20.544,51 TL fazla çalışma ücreti alacağı ve 71,33 TL hafta tatili ücreti alacağının kabulüne karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu:
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, taraflar istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:
Bölge Adliye Mahkemesince, davalının istinaf talebinin esastan reddine karar verilerek davacı itirazları doğrultusunda ilk derece mahkemesinin kararı kıdem tazminatı, yıllık ücretli izin ve kesinti alacakları yönünden kaldırılmış ve yeniden hüküm kurulmuştur.
Temyiz Başvurusu:
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesiyle yapılan inceleme sonucunda, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, Bölge Adliye Mahkemesi kararının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan yönleri usul ve kanuna uygun görülmüştür
2-Taraflar arasında uyuşmazlık, işçinin kullandırılmayan izin sürelerine ait alacağı bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
4857 sayılı Kanun"un 59. maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada, sözleşmenin sona erme şeklinin ve haklı nedene dayanıp dayanmadığının önemi bulunmamaktadır.
Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 31. maddesinde, hakimin davayı aydınlatma ödevi düzenlenmiş olup, madde uyarınca, hakim uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabileceği, soru sorabileceği ve delil gösterilmesini isteyebileceği düzenlenmiştir.
Somut uyuşmazlıkta; davacının kıdemine göre hak ettiği yıllık ücretli izin süresi 190 gün olup İlk Derece Mahkemesince dosya içersinde bulunan davacı tarafından imzalı yıllık izin formlarına göre davacının 87 gün izin kullandığı ve 28 gün için ise fesihten sonra ödeme yapıldığı kabul edilerek bakiye 75 gün için karşılığı alacak tutarı hüküm altına alınmıştır. Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir. Ne var ki, yapılan araştırma karar vermeye yeterli değildir.
Davalı banka çalışanlarının sisteme kendi kullanıcı adı ve parolalarını girerek giriş yapmak suretiyle yıllık ücretli izin kullandıklarını, iş sözleşmesinin son bulduğu tarihte kullandırılmayan yıllık ücretli izin süresinin de sisteme davacı tarafından girilen sürelere göre 28 gün olarak hesaplandığını ve davacıya bu süre için ödeme yapıldığını, bu nedenle davacının yıllık ücretli izin alacağının bulunmadığını savunmaktadır.
Davalının sunduğu sistem çıktısına göre, davacının izamlı yıllık ücretli izin formlarında belirtilen süreler dışında 11.06.2006-18.06.2006 ve 16.07.2006-23.07.2006 tarihleri arasında 12 gün; 2009 yılında 35 gün; 2013 yılında 9 gün; 2014 yılında 6 gün yıllık ücretli izin statüsünde izin kullandığı; bu günlerin toplamının 52 gün olduğu, bu sürenin dışındaki diğer günlerin ise vefat, evlilik gibi sebepler ile verilen izinler olduğu görülmektedir.
Davalının banka sisteminde personelin kendine ait şifresi olduğu ve bu şifre ile yıllık ücretli izin girişi yapılarak izne çıkıldığı savunması karşısında ve hakimin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 31. maddesinde düzenlenen davayı aydınlatma ödevi çerçevesinde; mahkemece, davacı asilin davalı bankanın sunduğu kayıtlara göre tespit edilen 52 gün yıllık ücretli izin kullanıp kullanmadığı konusunda ayrıntılı beyanı alınmalı bundan sonra sonucuna ve tüm dosya kapsamına göre hesaplamadan düşülmesi gereken bir süre olup olmadığı belirlenmelidir.Bu husus gözetilmeden karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-Taraflar arasında davacının fazla süreli çalışma ve fazla çalışma süresi bir başka uyuşmazlık konusudur.
Dosya incelendiğinde, tanık beyanlarına göre hesaplanan 10.06.2010-31.03.2011 tarihleri arasındaki dönem için, davacının 8.00-20.00 arası günde 12 saat 1.5 saat ara dinlenme süresi kullanarak haftada 52.5 saat çalıştığı buna göre haftada 5 saat fazla süreli çalışma, 7.5 saat fazla çalışma yapıldığının kabul edildiği görülmektedir.
Davalı, tanıkla ispatlanan dönemde mesainin saat 8.00’ de başladığının kabulünün hatalı olduğunu, davacı tanığı ...’in güvenlik görevlisi olduğunu ve beyanında geçen sürelerin kendi mesai saatine ilişkin olduğunu savunmaktadır. Bu tanığın dışındaki davacı tanıklarından biri banka çalışanı olmayıp davacının akrabasıdır. Diğer davacı tanığının ise aynı mahiyette açılmış davası olduğu bir başka deyişle işverenle aralarında husumet bulunduğu görülmektedir. Dolayısıyla beyanı hükme esas alınabilecek tek tanık olan ...’in yeniden dinlenerek, beyanında bildirdiği çalışma saatlerinin davacı açısından da geçerli olup olmadığı, bankaların açıldığı ve müşteri kabul ettiği saatten ne kadar süre önce davacının işyerinde olduğu, bankaların kapandığı saatten ne kadar süre sonra davacının işyerinden ayrıldığı sorulmalı sonucuna ve tüm dosya kapsamına göre 10.06.2010-31.03.2011 tarihleri arasında davacının çalışma saatleri belirlenmelidir.
Sonuç: Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 25.06.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.