12. Ceza Dairesi 2019/10742 E. , 2019/11703 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Gizliliğin ihlali
Hüküm : TCK"nın 285/2, 285/4, 62/1, 53/1-a-b-c-d-e maddeleri gereğince mahkumiyet
Gizliliğin ihlali suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanığın gizliliğin ihlali eylemini kamu görevinin sağladığı kolaylıktan yararlanarak işlediğinin kabul edilmesi ve sanığa hapis cezası hükmedilmesi karşısında, sanık hakkında TCK"nın 53/5. madde ve fıkrası gereğince cezasının infazından sonra başlamak üzere hükmolunan cezanın yarısından bir katına kadar kamu görevlerinden yasaklanmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, aleyhe temyiz olmadığından, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun Dairemizce de benimsenen 20.09.2011 tarihli ve 2011/5-104 esas, 2011/183 karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere kazanılmış hak olarak kabul edilerek, bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Erciş Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından akaryakıt istasyonu sahibi olan ... isimli şahıs hakkında 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’na aykırılık suçundan başlatılan 2014/813 sayılı soruşturma kapsamında, adı geçene ait istasyonda 23.09.2013 tarihli denetimde, marker seviyesi geçersiz akaryakıt tespit edilip, numune alma ve mühürleme işlemi yapılarak, söz konusu akaryakıtın istasyon sahibine yediemin sıfatıyla teslim edilmesinden yaklaşık 6 ay sonra numunelerin usulüne uygun alınmadığına dair itirazda bulunulması nedeniyle 20.03.2014 günü tekrar numune alınarak incelendiğinde akaryakıtın marker seviyesinin geçerli olduğunun tespit edilmesi üzerine, marker seviyesi geçersiz akaryakıtın tahliye edilip, yerine marker seviyesi geçerli olanın doldurulup doldurulmadığının belirlenmesi amacıyla Cumhuriyet Başsavcılığınca akaryakıt istasyonunda keşif ve inceleme yapılması kararı verilerek, daha önce inceleme ve mühürleme yapan memurların keşif günü olan 22.05.2014 tarihinde adliyede hazır olmalarının 20.05.2014 tarihinde telefonla aranarak Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Van Bilim, Sanayi ve Teknoloji İl Müdürlüğünden istendiği, adı geçen müdürlükte ölçü ayar memuru olan tanıklar ... ve ... ile sanık ...’nin keşif için görevlendirildiği, 22.05.2014 tarihinde tanıklar ..., ..., sanık ... ve kolluk görevlileri ile birlikte adliyeden hareketle keşif mahalline gelindiğinde, herhangi bir bilgi verilmediği halde akaryakıt istasyonunda çalışanlar ile iş yeri yetkilisinin iş yerindeki pompaların yanında hazır bir şekilde beklemelerinden dolayı yapılacak keşiften haberdar oldukları kanaati oluşarak ve keşif süresince sanık ...’nin hareketlerinden şüphelenerek, Cumhuriyet savcısı tarafından sanık ... hakkında CMK’nın 161/5. madde ve fıkrasının; “Kanun tarafından kendilerine verilen veya kanun dairesinde kendilerinden istenen adliye ile ilgili görev veya işlerde kötüye kullanma veya ihmalleri görülen kamu görevlileri ile Cumhuriyet savcılarının sözlü veya yazılı istem ve emirlerini yapmakta kötüye kullanma veya ihmalleri görülen kolluk âmir ve memurları hakkında Cumhuriyet savcılarınca doğrudan doğruya soruşturma yapılır...” hükmü gereğince gizliliğin ihlali suçundan doğrudan soruşturmaya başlanıldığı, sanık ...’nin, keşif esnasında tanık olarak alınan beyanında iş yeri yetkilisi olan ... ve onun babası olan ... isimli şahısları tanımadığını, son birkaç gün içinde bu şahıslarla gerek telefonda gerek yüz yüze görüşmediğini, bu şahısların telefon numaralarının kendisinde kayıtlı olmadığını beyan etmesine rağmen cep telefonu incelendiğinde keşiften bir gün önce iş yeri yetkilisinin babası olan ... isimli şahısla görüştüğü tespit edildiği gibi, 22.05.2014 tarihinde kolluk görevlilerince şüpheli sıfatıyla alınan; “...Dün öğleden sonra tanımadığım ve rehberimde kayıtlı olmayan bir numara beni aradı ve arayan şahıs kendisini ... olarak tanıttı. Şahıs bana sahibi oldukları petrol istasyonundaki akaryakıtla ilgili 22.05.2014 günü mahkeme olacağını belirtip, bu mahkemeye gelip gelmeyeceğimizi sordu. Ben de kendisine mahkemeden haberim olmadığını, müdürüm ile görüşeceğimi söyledim ve telefonu kapattım... Akabinde ben ... isimli şahsın telefonunu, telefonuma, işimiz ile alakalı yıllık beyannameler ve damga sökme tutanakları sebebi ile kaydettim. Daha öncesinde bu şahsın telefonu bende mevcut değildi...” biçimindeki ifadesinin de tanık olarak alınan ilk beyanıyla çeliştiği; ayrıca, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Telekomünikasyon İletişim Başkanlığından istenen HTS kayıtlarının incelenmesinde, sanık ...’nin, 14.04.2014 tarihininde ... isimli şahısla, 16.04.2014, 16.05.2014 ve 21.05.2014 tarihlerinde de ... isimli şahısla görüştüğünün tespit edildiği, dolayısıyla tanıklar ... ve ...’nin anlatımlarına göre, Cumhuriyet Başsavcılığınca 22.05.2014 tarihinde keşif yapılacağını keşif gününden bir gün önce saat 14.00 sularında öğrenen sanık ...’nin, 21.05.2014 günü saat 15:13"te telefonla 185 saniye görüştüğü keşif yapılacak olan iş yeri yetkilisinin babasına, keşif kararını önceden bildirip, ilgilileri bilgilendirerek, görevinin sağladığı kolaylıktan yararlanıp, soruşturma evresinde alınan ve soruşturmanın tarafı olan kişilere karşı gizli tutulması gereken kararların ve bunların gereği olarak yapılan işlemlerin gizliliğini ihlal etmek suretiyle TCK"nın 285/2-4. madde ve fıkralarında düzenlenen gizliliğin ihlali suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda;
CMK’nın 83/1. madde ve fıkrasında; “Keşif, hâkim veya mahkeme veya naip hâkim ya da istinabe olunan hâkim veya mahkeme ile gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısı tarafından yapılır.”; aynı Kanun’un 84/1. madde ve fıkrasında; “Keşif yapılması sırasında şüpheli, sanık, mağdur ve bunların müdafii ve vekili hazır bulunabilirler.” ile 84/4. madde ve fıkrasında; “Bu işlerde hazır bulunmaya hakkı olanlar, işin geri bırakılmasına neden olmamak koşuluyla, işlerin yapılması gününden önce haberdar edilirler.” şeklinde yer alan düzenlemeler dikkate alındığında, Cumhuriyet savcısı tarafından yapılacak olan keşif, haklarında şüpheli sıfatıyla adli soruşturma yürütülen kişilere karşı gizli tutulması gereken bir bilgi olarak kabul edilemeyeceği gibi, söz konusu keşfin soruşturmanın tarafı olan kişilere karşı gizli tutulduğuna dair alınmış bir karar ve sanığa bu yönde yapılmış bir bildirim de bulunmaması karşısında, sanığa yüklenen gizliliğin ihlali suçunun yasal unsurlarının oluşmadığı ve sanık hakkında CMK’nın 223/2-a madde, fıkra ve bendi gereğince beraat kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden, gizli yürütülen soruşturma kapsamında alınan keşif kararının delillerin yok edilmesini önlemek amacıyla ilgililere haber verilmeksizin yapılmasına karar verildiği halde sanık tarafından ilgililere bilgi verildiğine ve sanığın gizli yapılması planlanan keşif kararıyla ilgili bilgiye yürüttüğü kamu görevi sayesinde ulaştığına ilişkin dosyada mevcut delil durumuna uygun düşmeyen yetersiz gerekçelerle sanık hakkında TCK"nın 285/2-4. madde ve fıkralarında düzenlenen gizliliğin ihlali suçundan yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması,
2- Kabul ve uygulamaya göre de:
T.C. Anayasa Mahkemesinin, TCK"nın 53. maddesine ilişkin olan 2014/140 esas, 2015/85 karar sayılı iptal kararının 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanmış olması nedeniyle iptal kararı doğrultusunda TCK"nın 53. maddesindeki hak yoksunluklarının yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenlerle 5320 sayılı Kanun"un 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 11.12.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.