20. Hukuk Dairesi 2016/1584 E. , 2017/7169 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında ... köyü 500 ada 50 ve 495 ada 2 parsel sayılı sırasıyla 8139,86 m² ve 2029,85 m² yüzölçümündeki taşınmazlar, ham toprak vasfıyla Hazine adına tesbit edilmiştir.
Davacı ..., taşınmazların kadastro tesbitlerinin iptali ile kendi adına tapuya kayıt ve tescili istemi ile dava açılmış, mahkemece, davanın kısmen kabulüne, 500 ada 50 parsel sayılı taşınmazın kadastro tesbitinin iptali ile davacı adına; 495 ada 2 parsel sayılı taşınmazın kadastro tesbitinin iptali ile 02/05/2011 tarihli bilirkişi raporunda sınırları gösterilen 932,93 m²"lik kısmının davacı adına; geriye kalan kısmın Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, davalı Hazine tarafından temyiz edilmesi üzerine hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 23/11/2011 tarih ve 2011/11956 E. - 13234 K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “...Mahkemece, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmazlar ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 3.3.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; keşifte, hâkim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli, yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı ve oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir.
3402 sayılı Kanunun 14/1. maddesinde yazılı 40 ve 100 dönüm kısıtlama araştırmasının aynı maddenin 3/7/2005 gün ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 2. fıkrası hükümlerine göre yapılacağı düşünülerek, adına tescil kararı verilecek kişi ya da kişiler ile diğer mirasçılar ve onların miras bırakanları yönünden aynı çalışma alanı içerisinde belgesizden zilyetliğe dayalı olarak tesbit ve tescil edilen taşınmaz olup olmadığı, varsa cinsi, parsel numaraları ve miktarı, tapu ve ilgili kadastro müdürlüklerinden ve yine, aynı kişiler tarafından açılan tescil davası olup olmadığı hukuk mahkemesi yazı işleri müdürlüklerinden ayrı ayrı sorularak,
gerektiğinde tesbit tutanak örnekleri ve tapu kayıtları ya da tescil dava dosyaları getirtilip incelenmeli, dava konusu taşınmazın sulu ya da kuru tarım arazisi olup olmadığı konusunda (5403 sayılı Kanunun 3/j maddesi ile Taşınmaz Malların Sınırlandırma Tesbit ve Kontrol İşleri Hakkındaki Yönetmeliğin değişik 10. maddesinin ikinci fıkrası hükümlerine göre, sulu tarım arazisi: tarım yapılan bitkilerin büyüme devresinde ihtiyaç duyduğu suyun, su kaynağından alınarak yeterli miktarda ve kontrollü bir şekilde karşılandığı araziler olarak açıklandığından) ziraat mühendisinden kanunun amacına uygun rapor alınmalı, bundan sonra toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırı...” olduğu gereğine değinilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra, davalı ... köyü tüzel kişiliğine karşı açılan davanın husumet yokluğu nedeni ile reddine, davalı Hazineye karşı açılan davanın kabulüne, 500 ada 50 parsel ile 495 ada 2 parsel sayılı taşınmazların kadastro tesbitinin iptali ile tarla vasfıyla davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş, hükmün temyizi üzerine Dairemizin 2014/1880 E. – 4273 K. sayılı kararıyla “...1) Davalı Hazine vekilinin 500 ada 50 parsel sayılı taşınmaza ilişkin temyiz itirazları yönünden; incelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi kurulu tarafından eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve adına tescil kararı verilen kişi yararına 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu anlaşıldığına göre, davalı Hazine vekilinin 500 ada 50 parsel sayılı taşınmaza ilişkin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile hükmün bu bölüme ilişkin kısmının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
2) Davalı Hazine vekilinin 495 ada 2 parsel sayılı taşınmaza ilişkin temyiz itirazlarına gelince; Mahkemenin bozma kararından önce verdiği davanın kısmen kabulü ile çekişmeli 495 ada 2 parsel sayılı taşınmazın 932,93 m²"lik kısmının davacı adına, geriye kalan kısmının Hazine adına tapuya tesciline dair 20/05/2011 tarihli karar, davalı Hazine tarafından temyiz edilmiş olup, davalı Hazine lehine taşınmazın 932,93 m²"lik kısmı dışındaki bölüme yönelik usûlî kazanılmış hak oluşmuştur. Bozmaya uyularak yapılan uygulama sonunda çekişmeli taşınmazın 02/05/2011 tarihli bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen 932,93 m²"lik kısmı davacı adına, geri kalan bölümünün tesbit gibi Hazine adına tesciline karar verilmesi gerekirken, usûlî kazanılmış hak ilkesi ihlal olunarak, yazılı şekilde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır...” denilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama soncunda davaya konu ... ili, ... ilçesi, ... köyü 495 ada 2 parsel sayılı taşınmaza açılan davanın kısmen kabulüne, davaya konu ... ili, ... ilçesi, ... köyü 495 ada 2 parsel sayılı taşınmazdan 02.05.2011 tarihli fen bilirkişisi raporuna ekli haritada (B) harfi ile gösterilen 932,93 m²"lik alanın ifrazı ile aynı adanın son parsel numarası verilerek davacı 38476174246 T.C. Nolu ... adına tapuya kayıt ve tesciline, parselin geriye kalan kısmının aynı ada ve parsel adı altında tespit gibi hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde orman kadastrosu 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanunla değişik 4. maddesi hükmüne göre yapılmış, çekişmeli parseller orman alanı dışında bırakılmıştır
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince harç alınmasına yer olmadığına 02/10/2017 gününde oy birliği ile karar verildi.