21. Hukuk Dairesi 2015/6669 E. , 2015/9746 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk ( İŞ) Mahkemesi
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılar vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalıların sair temyiz itirazlarının reddine
2-Dava, davacının davalıya ait işyerinde 15.1.2003-30.8.2008 tarihleri arasında geçen ve Kuruma eksik bildirilen sigortalı çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kısmen kabulü ile davacının 1.8.2004-31.12.2004 tarihleri arasında aylığı 798,20 TL"den 150 gün, 1.1.2005-30.8.2005 tarihleri arasında aylığı 1.026,00 TL"den 240 gün olmak üzere Kuruma bildirilen günler dışında toplam 390 gün daha çalıştığının tespitine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Gerçekten, davacının, işyerindeki çalışmaları işe giriş bildirgelerine, aylık ve üç aylık bordrolara dayanılarak Kuruma kısmi olarak bildirilmiş ve bildirime uygun olarak da primleri ödenmiştir. Öte yandan işe giriş bildirgesi ve bordrolar davacı çalışmalarının işyerinde kesintili geçtiğinin karinesidir. Karinenin tersinin ise eşdeğerdeki belgelerle kanıtlanması gerektiği söz götürmez. Başka bir anlatımla yazılı belgelerin varlığı halinde tanık sözlerine itibar edilemez. Dairemizin, giderek Yargıtay"ın oturmuş ve yerleşmiş görüşleri de bu doğrultudadır. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Somut olayda, davacının davalıya ait işyerinden 2004 yılı 8. ayda 20 gün, 9. ayda 20 gün, 10. ayda 15 gün, 11. ayda 10 gün, 12. ayda 10 gün, 2005 yılı 1. ayda 10 gün, 2. ayda 12 gün, 3. ayda 10 gün, 4. ayda 30 gün 5. ayda 30 gün, 6. ayda 30 gün, 7. ayda 30 gün, 8. ayda 23 gün çalışmasının
Kuruma bildirildiği, mahkemece kabul edilen çalışma döneminde 2004 yılı Ağustos, Eylül, Ekim aylarına ait ücret bordrolarının imzalı olduğu ve davacının bu aylarda Kuruma bildirilen çalışma gün sayısının aylık ücret tediye bordroları ile uyumlu olduğu, davacının çalışma gün sayısının çekince koymadan imzaladığı ücret ödeme belgelerinde yazılı süreler kadar olduğu, yazılı belgeler karşısında tanık sözlerine itibar edilemeyeceği, davacının çalışmalarının Kuruma eksiksiz bir biçimde bildirildiği ve tespiti gereken başkaca hizmeti bulunmadığı, yazılı belgelerin varlığı halinde tanık sözlerine itibar edilemeyeceğinden davacının ücret tediye bordrolarında yazılı çalışma gün sayısının doğru olduğunun kabul edilmesi yerine tanık beyanlarına göre karar verilmesi hatalı olmuştur.
Yapılacak iş; ücret bordrolarında davacının imzasını içeren bordrolara geçmiş sürelerin dışındaki sürelerle ilgili olarak istemin reddine, imzalı olmayan ve ücret bordrosu bulunmayan süreler yönünden de mevcut tanık beyanları ile ispatlandığından belirlenecek gün sayısı kadar talebin kabulüne karar vermekten ibarettir.
Kabule göre de davacının Kuruma bildirilen çalışmaları haricindeki çalışma gün sayısının hesabında yanılgıya düşülmek suretiyle Kuruma bildirilen günler dışında toplam 390 gün daha çalıştığının tespitine karar verilmesi hatalı olmuştur.
Ayrıca Mahkemece, tarafların talepleri ile bağlı kalınması gerekirken ve davacının ücretinin tespiti hususunda bir talebinin bulunmamasına rağmen davacının talebi aşılarak hükümde yazılı olduğu şekilde ücret tespitine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma sebebidir.
O halde davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan ..... ve ..."ya iadesine
04/05/2015 gününde oybirliği ile karar verildi.