Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/12463
Karar No: 2016/5155
Karar Tarihi: 28.04.2016

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2015/12463 Esas 2016/5155 Karar Sayılı İlamı

14. Hukuk Dairesi         2015/12463 E.  ,  2016/5155 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

    Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 14.05.2012 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil olmazsa tazminat istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 16.12.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Dava, tapu iptali ve eski hale ihya sureti ile Hazine adına tescil, mümkün olmazsa tazminat isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, çekişme konusu taşınmazı da kapsayan imar uygulamalarının idari yargıda iptal edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne dair verilen ilk karar, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 14.02.2013 tarihli ve 2013/187 Esas, 2013/2020 Karar sayılı ilamı ile "...dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu taşınmazın ....... Belediyesince başka bir çok parselle birlikte imar düzenlemesine tabi tutulduğu, daha sonra aynı bölgede ... tarafından da imar düzenlemesi yapıldığı, dava konusu yerin yargılama sırasında yeni kurulan ...... Belediyesi sınırları içinde kalması üzerine anılan Belediyenin de davaya dâhil edildiği görülmektedir. Davacı Hazine vekili, çekişmeli taşınmazda yapılan her iki imar uygulamasının idari yargı yerinde iptal edildiğini, sicilin dayanaksız hale geldiğini ileri sürerek, imar öncesi duruma dönülmesi ve ihdasen oluşan parselin yeniden Hazine adına tescili, mümkün olmaz ise tazminat istekli eldeki davayı açmıştır. Mahkemece, ....... Belediyesi hakkında karar verilmesine yerolmadığına, diğer davalılar yönünden eski hale ihya isteğinin kabulüne karar verilmiştir. Hemen belirtilmek gerekir ki, imar şuyulandırmasının dayanağı olan idari işlemin iptal edilmesi ile sicilin dayanıksız kalacağı ve yolsuz tescil durumuna düşeceği açıktır. Dayanıksız kalan (illetten mücerret) kaydın ise iptalinin gerekeceği ve kadastral parselin geometrik ve hukuki durumunun ihyası şeklinde karar verilmesi gerekeceği tartışmasızdır. Ne var ki; mahkemece yapılan inceleme ve esas alınan teknik bilirkişi raporunun hüküm kurmaya yeterli olduğunu söyleyebilme imkanı yoktur. Şöyle ki; dava konusu yapılan taşınmaz ...... Köyü 1152 nolu parsel olduğu halde, ....... Köyü 1152 nolu parselin sicil kaydının getirtildiği, öte yandan; uygulama neticesinde alınan 09.12.2010 tarihli teknik bilirkişilerin rapor ekinde yeralan krokinin infaz kabiliyetinin bulunmadığı gibi, kök parselin çekişmeye konu imar parsellerinin ne kadarlık bölümüne isabet ettiği hususları da açıklığa kavuşturulmuş ve isabet eden bölümler kroki üzerinde de gösterilmiş değildir. Hal böyle olunca, öncelikle Kabasakal Köyü 1152 parsel sayılı taşınmazın tedavüllü tapu kaydının getirtilmesi, ondan sonra mahallinde harita mühendisi vasfına haiz 3 kişiden oluşan bilirkişi marifeti ile yeniden keşif yapılarak, dava konusu kök parselin hangi imar parsellerine isabet ettiği hususunun saptanarak bu konularda bilirkişilerden açıklayıcı, doyurucu ve infaza imkan verecek şekilde krokili rapor alınması, ondan sonra varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir. Kabule göre de; imar uygulamasının kamusal tasarruf olduğu ve dava açılmasına davalı gerçek kişilerin sebebiyet vermediği gözetildiğinde harç, yargılama giderleri ile bu giderlerden sayılan vekalet ücretinden davalı gerçek kişilerin sorumlu tutulmaması gerekirken aksi yönde hüküm kurulmuş olması da isabetsizdir..." gerekçesiyle bozulmuştur.
    Mahkemece bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonunda "775 sayılı Gecekondu yasası 3/1 md uyarınca Hazine adına olan ve Belediye sınırları içinde yer alan taşınmazların Belediye adına tescilinin gerektiği, 3/5/1985 tarihli 3194 sayılı imar kanunun 11. maddesi gereği, "Hazırlanan imar planı sınırları içinde bulunan yollar, meydanlar, meralar" planın onaylanmasıyla vasıflarını kendiliğinden kaybedeceğinden ve dava konusu taşınmaz mevkii itibariyle Belediye sınırları ve imar planı çalışmaları kapsamında kaldığından, davacı Hazine ile mülkiyet bağı kalmayacağından, davacı Hazinenin bu davayı açma hakkı bulunmamakla, davacının davasının reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varıldığı" gerekçesiyle "davacının davasının sübut bulmadığından reddine" karar verilmiştir.
    Hükmü, davacı Hazine vekili temyiz etmiştir.
    Hemen belirtilmelidir ki, bozmaya uyulmuş olmakla lehine bozma kararı verilen taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşacağından bozma gereklerinin aynen yerine getirilmesi zorunludur. Yargı mercilerince verilen kararlar yöntemine uygun şekilde kesin hüküm niteliğini kazandığında uygulanabilir durumu gelirler.
    Diğer taraftan, tapu sicilinin tutulması prensiplerinden biri tescil, diğeri sicilin aleniliği (güvenilirliği) bir diğeri Hazinenin kusursuz sorumluluğu, sonuncusu ise geçerli bir hukuki sebebin bulunması yani kaydın illetten mücerret olmamasıdır. İmar şuyulandırmasının dayanağı olan idari işlemin iptal edilmesi ile sicilin dayanıksız kalacağı ve yolsuz tescil durumuna düşeceği açıktır. Böyle bir durumda da dayanıksız kalan kaydın iptali ile kadastral parselin geometrik ve hukuki durumunun ihyasına karar verilmesi gerekeceği tartışmasızdır.
    Somut olaya gelince; mahkemece, bozma ilamına uyulmasına rağmen bozma gerekleri tamamen yerine getirilmemiştir. Bozma kararına uyulmuş olmakla, orada belirtilen hususların yerine getirilmesi ve o doğrultuda işlem yapılması zorunlu hale gelmesine ve anılan bu husus, usuli kazanılmış hakkın bir sonucu olmasına rağmen mahkemece mahallinde keşif yapılmamış, sadece çekişmeli taşınmazın tedavüllü tapu kayıtları ile ihdasen tesciline ilişkin tescil bildirimi getirtilmiştir. Anılan tedavüllü tapu kayıtları ve ihdasen tescile ilişkin beyannameden de, dava konusu taşınmazın ihdas yoluyla Hazine adına tescil edilmesi öngörüldüğü halde ..... Belediyesi adına kaydedildiği ve yapılan imar uygulaması sonucunda da Hazine adına oluşturulan 5344 ada 1 sayılı imar parseline gittiği görülmektedir. O halde, bu şekilde .... Belediyesi adına oluşan sicil kaydının TMK"nın 1025. maddesi hükmü uyarınca yolsuz tescil niteliğinde olduğu ve iptali gerektiği açıktır. Öte yandan, dava konusu taşınmazın hangi imar uygulamalarına tabi tutulduğu ve bu uygulamaların idari yargı yerinde iptal edilip edilmediği araştırılarak, iptal edilmiş olmaları halinde, imar parsellerinin sicil kayıtlarının yolsuz tescil durumuna düşecekleri ve böyle bir durumda da kök parselin ihyasına hükmedilmesi gerektiği de kuşkusuzdur. Esasen Hazine de, bu hususları ileri sürerek yolsuz tescil nedeniyle eldeki davayı açmış ve imar uygulamasından önceki mülkiyet durumuna dönülerek 1152 sayılı ihdas parselinin ihyasını istemiştir.
    Öyleyse, dava konusu taşınmazın, tescil beyannamesine göre Hazine adına ihdas edilmesi ve dağıtım cetvellerinde de Hazine parseli olarak imar uygulamasına tabi tutulması karşısında Hazine ile mülkiyet ilişkisinin bulunmadığı söylenemez.
    Hal böyle olunca, mahkemece bozma ilamı doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılması, mahallinde harita mühendisi sıfatını haiz 3 kişilik bilirkişi heyetiyle yeniden keşif yapılarak, dava konusu ....... köyü 1152 sayılı kök parselin hangi imar uygulamalarına tabi tutulduğu ile çap sınırları içerisinde hangi imar parsellerinin oluşturulduğunun tespit edilmesi, bu konularda bilirkişilerden açıklayıcı, doyurucu ve infaza elverişli biçimde krokili rapor alınması, ondan sonra toplanan ve toplanacak olan deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle ve yanılgılı gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 28.04.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.









    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi