11. Hukuk Dairesi 2016/3688 E. , 2017/3289 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 6. Asliye Ticaret Mahkemesi"nce verilen 15/04/2014 gün ve 2012/83 - 2014/64 sayılı kararı bozan Daire’nin 27/10/2015 gün ve 2015/3450 - 2015/11139 sayılı kararı aleyhinde davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
Davacı vekili, 1994 yılında limited şirket olarak kurulan müvekkili şirketin 2005 yılında nevi değiştirilerek anonim şirket haline geldiğini, müvekkili şirketin züccaciye ürünü haline getirdiği cam mamüllerin ham maddesini oluşturan kavanoz ve şişeleri 2000 yılların başlarına kadar davalıdan temin ettiğini, davalı ile aynı gruba dahil olan ... Şirketi"nin 1997 yılında şişe ve kavanoz üretimine başladığını, 1998 yılı sonrasında ise davalının da müvekkili şirket tarafından üretilen cam ev eşyası niteliğindeki plastik aksesuarlı sofra, mutfak eşyası üretimine ve ticaretine başladığını, bu gelişmeler sonucunda müvekkilinin ham madde sağladığı tedarikçisi olan ... grubuna dahil ... Şirketleri"nin bir yandan müvekkili şirkete ham madde sağlayan, diğer yandan da müvekkilinin piyasaya arzettiği cam, ev eşyası ürünlerini üreterek piyasaya arzetmek suretiyle müvekkili ile rekabet eden şirketler konumuna geldiklerini, şişe cam grubunun iç piyasada tekel olması nedeniyle müvekkilinin dış piyasada yeni tedarikçi arayışına girdiğini ancak ithalata devam etmesi halinde mal sevkiyatını durduracaklarını bildirmeleri üzerine ithalata son verdiğini, ... Şirketleri"nin dahil oldukları grubun menfaatlerini gözeterek danışıklı hareket ettiklerini, ürün kısıtlaması yoluna giderek müvekkili şirketi pazardan çekilmeye zorladıklarını, müvekkilinin ... grubu şirketlerin izlemiş olduğu bu politika sürecinde defalarca ham madde talebinde bulunmasına rağmen bilhassa davalı şirketin bu talepleri karşılamadığını, müvekkilinin bu nedenle bazı standart ürünlerin üretimini tamamen durdurduğunu, 2004 yılına gelindiğinde davalı şirketin ..."ın ham madde taleplerini kısıtladığı veya tamamen yoksun bıraktığı malları, doğrudan veya dolaylı yollarla ... Şirketi"ne sattığını ve bu şekilde ... tarafından düşük fiyatlar ile piyasaya arzedilmesi olanağı sağladığını, davalının tek başına ve aynı gruba dahil ... Şirketi ile beraber sürdürdüğü bu uyumlu eylemleri sonucunda müvekkilinin mağdur olduğunu, grup içi ve dışı rekabeti bozan anlaşmaları, hakim durumlarını kötüye kullanmaları ve uyumlu eylemleri neticesinde müvekkili şirketin ucuz ham madde teminine engel olunduğunu, iç pazarda ... grubu ile rekabet edemez duruma düştüğünü, 1998-2001 yılları arasındaki büyüme hızının davalının engelleyici davranışları sonucu düştüğünü, 2001 yılındaki satışlarında geriye düşmeye başladığını, rekabet gücünün kırıldığını, pazar dışına kaydığını ve tasfiye sürecine girdiğini, 22.11.2005 tarihinde Rekabet Kurulu nezdinde ... Şirketleri aleyhine şikayette bulunduğunu, aynı konuda Rekabet Kurulu tarafından resen bir soruşturma başlatıldığını, rekabet kurulunun ceza tertibine gerek bulunmadığına ilişkin 05.06.2007 tarihli 2007-47/506-181 sayılı kararının müvekkili tarafından iptali amacıyla Danıştay 13. Daire Başkanlığı"nın 2007/13574 Esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, 24.04.2008 tarihinde yürütmeyi durdurma kararı verildiğini ve 07.02.2011 tarihli karar ile Rekabet Kurulu kararının iptal edildiğini, kararın kısa süre önce kesinleştiğini, anılan iptal kararı ile davalının hukuka aykırı davrandığının, kusurlu olduğunun, bu nedenle müvekkili şirketin zararına neden olduğunun açıkça ortaya konduğunu, Rekabet Kurulunun da iptal davasına konu olan kararından dönerek 26.08.2009 tarih 2009/39/949-236 sayılı kararı ile, davalı aleyhine idari para cezasına hükmettiğini, 4054 sayılı Kanunu"nun 57 ve 58. maddeleri uyarınca tazminat isteme haklarının bulunduğunu, haksız eylemin başladığı 2001 yılından sonra müvekkilinin zararının 4.984.755,00 TL olarak belirlendiğini ileri sürerek şimdilik 3.000.000,00 TL"lık kısmının 4054 sayılı Kanun"un 58. maddesi uyarınca 3 katının ve 5.000,00 TL tutarındaki manevi tazminatın haksız filin gerçekleştiği tarihten itibaren yürütülecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini, ıslahla 4.984.755,00 TL’nin tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, zamanaşımı definde bulunmuş, esasa ilişkin olarak davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davanın zamanaşımı nedeni ile reddine dair verilen kararın davacı vekilince temyizi üzerine karar Dairemizce bozulmuştur.
Davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili, bu kez karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekilinin HUMK 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirini ihtiva etmeyen karar düzeltme isteğinin reddi gerekir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekilinin karar düzeltme isteğinin HUMK 442. maddesi gereğince REDDİNE, aşağıda yazılı bakiye 4,60 TL karar düzeltme harcının ve 3506 sayılı Yasa ile değiştirilen HUMK 442/3. maddesi hükmü uyarınca takdiren 275,00 TL para cezasının karar düzeltilmesini isteyen taraflardan ayrı ayrı alınarak Hazine"ye gelir kaydedilmesine, 01/06/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.