Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/26834
Karar No: 2015/9852
Karar Tarihi: 05.05.2015

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2014/26834 Esas 2015/9852 Karar Sayılı İlamı

21. Hukuk Dairesi         2014/26834 E.  ,  2015/9852 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk İş Mahkemesi

    Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
    Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

    K A R A R

    1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
    2-Dava, davacının Ağustos 1993 - 28.01.2010 tarihleri arasında askerlik süresi haricinde davalı işverene ait iş yerinde geçen ve Kuruma bildirilmeyen sigortalı çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
    Mahkemece, “ücret bordrolarındaki imzalarının davacıya ait olduğunun davacı tarafından kabul edildiği, davacının imzasının bulunduğu aylara ilişkin fazla çalışmaların tespitine karar verilmesinin mümkün olmadığı, davacının ücret bordrolarında ve hesap pusulalarında imzasının bulunmadığı veya verilmeyen aylara ilişkin çalışmaların ise işe giriş bildirgelerindeki imzanın davacıya ait olması nedeniyle çalışmanın kesintili sürdüğü karinesine göre, bu dönemlere ilişkin çalışma iddiasının da sabit olmadığı, 22.11.2004 ve 28.01.2010 tarihinden önceki çalışmaların ise hak düşürücü süre nedeniyle reddedilmesi gerektiği” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de bu sonuca eksik araştırma ve inceleme ile yanlış değerlendirme ile gidilmiştir.
    Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
    Dosyadaki kayıt ve belgelerden; 24613 sicil numaralı davalı işyerinin 15.08.1977 tarihinde 506 sayılı Kanun kapsamına alındığı, bu işyerinden davacı adına 08.03.1994 tarihinden 26.01.2010 tarihine kadar çok sayıda işe giriş bildirgesinin verildiği ve buna bağlı olarak çalışmaların Kuruma bildirildiği, ihtilaflı dönemde ayrıca 06.05.1996 – 25.06.1996 tarihleri arasında başka işyerinden de çalışmaların bildirildiği, 22.11.2004 tarihli ibranamede; “davacının davalı işyerinde 13.02.2001 – 18.05.2001, 13.11.2001 – 04.01.2002; 20.04.2002 – 15.07.2002, 21.01.2003 – 23.01.2004, 24.02.2004 – 22.11.2004 tarihleri arasında çalıştığı ve 22.11.2004 tarihinde istifa ettiği, bu tarihler aralığından bildirilen gün kadar çalıştığı,
    ücretlerini aldığı, hiçbir hakkının kalmadığının” belirtildiği ve iş bu belgenin davacı tarafından imzaladığı, yine 28.01.2010 ibranamede; “davacının davalı işyerinde 15.02.2005 – 13.12.2005, 10.02.2006 – 02.10.2006, 11.01.2007 – 04.12.2007, 15.01.2008 – 13.11.2008, 11.02.2009 – 16.11.2009, 26.01.2010 – 28.01.2010 tarihleri arasında çalıştığı ve 28.01.2010 tarihinde istifa ettiği, bu tarihler aralığında bildirilen gün kadar çalıştığı, ücretlerini aldığı, hiçbir hakkının kalmadığının” belirtildiği ve iş bu belgenin de davacı tarafından imzalandığı, 29.02.2012 tarihli Grafoloji Raporunda; 2004 tarihli ibraname, istifa dilekçesi, fesih belgesi, çalışma belgesi, 15.02.005 ve 24.02.2004 tarihli iş sözleşmeleri, 08.03.2004, 22.07.1996, 14.04.2000, 21.01.2003, 24.02.2004, 11.01.2007, 11.02.2009 tarihli işe giriş bildirgeleri; 07.09.2009, 28.09.2009, 05.10.2009 tarihli davacının bir miktar ücretsiz izne ayrıldığını gösteren belgelerdeki imzaların davacının eli ürünü olduğunun belirtildiği görülmüştür.
    Somut olayda; 22.11.2004 ve 28.01.2010 tarihli ibranamelerde, davacının 13.02.2001 tarihinden sonraki çalışmalarının bildirilenlerden ibaret olduğu belirtilerek ibranamelerin düzenlendiği ve bu belgelerin davacı tarafından imzalandığı, imzaların davacıya ait olduğuna dair uyuşmazlığın giderilerek imzaların davacıya ait olduğunun sabit olduğu göz önünde tutulduğunda 13.02.2001 tarihinden sonraki dönem yönünden davanın reddine ilişkin Mahkeme kararı yerindedir. Ancak 13.02.2001 tarihinden önceki döneme ilişkin çalışmalar yönünden ibraname düzenlenmediği, bu döneme ilişkin çalışmalar yönünden işe giriş bildirgelerinin verildiği ve buna bağlı olarak bir kısım çalışmaların bildirildiği tüm dosya kapsamından sabittir.
    Uyuşmazlık; 13.02.2001 tarihinden önceki çalışmalar yönünden, davada hak düşürücü sürenin gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplanmaktadır.
    Sigortalılar ile bunların işverenleri hakkında sigorta hak ve yükümlerinin sigortalının işe alındığı tarihten başlayacağına ilişkin norm, sigortalının kayıt altına alınabilmesi ile sonuç doğurur.
    Bildirimsiz geçen çalışmaların tespitine ilişkin dava koşulları 506 sayılı ... Kanununun 79/10. maddesinde tanımlanmıştır. Bunlar; 506 sayılı Kanun kapsamında sigortalı sayılma, yönetmelikte tespit edilen belgelerinin Kuruma verilmemiş ya da çalışmaların Kurumca saptanamamış olması ile anılan davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmış olması şeklinde sıralanabilir.
    Sigortalı, bildirimsiz kalan çalışmalarının tespitini hak düşürücü sürenin işlemeye başladığı, hizmetin geçtiği yılın sonundan itibaren beş yıl (20.6.1987 tarihinde on yıla çıkarılmıştı. Ancak 1.6.1994 tarihinde tekrar beş yıla indirildi.) içerisinde isteyebilir. Hak düşürücü süre, bildirimsiz kalan çalışmalar yönünden öngörülmüştür.
    İşverenin, sigortalılara ilişkin hangi belgeleri Kuruma vermesi gerektiği Kanunun 79/1. maddesinde açıkça ifade edildiği üzere yönetmeliğe bırakılmıştır. Atıf yapılan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinde, işverence Kuruma verilecek belgeler; işe giriş bildirgesi, aylık sigorta primleri bildirgesi, dönem bordrosu vd. şeklinde sıralanmıştır. Bu belgelerden birisinin dahi Kuruma verilmiş olması veya Kurumca, fiilen ya da kayden sigortalı çalışma olgusunun tespiti halinde hak düşürücü süreden söz edilemeyecektir.
    Kesintili çalışmanın varlığı halinde ise, kesintinin öncesi ve sonrasında oluşacak her çalışma devresi için dava koşullarının varlığı yukarıda belirtilen olgular dikkate alınarak belirlenecektir.
    Dava konusu olayda; davalı işveren tarafından 24613 sicil numaralı işyerinden davacı adına 08.03.1994 tarihinden itibaren çok sayıda işe giriş bildirgelerinin verildiği ve aynı işyerinden 08.03.1994 tarihinden itibaren çalışmalarının kesintili olarak bildirildiği ve Kurum kayıtlarına geçtiği; sigorta belgelerinden görülmektedir. Kuruma bildirilmeyen, süreler yönünden verilen işe giriş bildirgeleri ile bildirilen çalışmaların hak düşürücü süreyi keseceğinden, hak düşürücü sürenin varlığından söz edilemez. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 26.02.2003 gün ve 2003/21-44-98; 23.06.2004 gün ve 2004/21-369-371 ve 27.02.2008 gün ve 2008/21-163-207, 18.06.2008 gün ve 2008/21-429-437, 14.11.2012 gün ve 2012/21-735-795 sayılı Kararlarında da bu hususlara değinilmiştir.
    Mahkemece bu maddi ve hukuki olgulara aykırı biçimde, ibraname kapsamına girmeyen 13.02.2001 tarihine kadar olan çalışmalar yönünden işin esasına girilmek yerine, eksik inceleme ve araştırma ile hak düşürücü sürenin geçtiği kabul edilerek yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    Mahkemece yapılacak iş, 13.02.2001 tarihinden önceki çalışmalar yönünden ibraname olmadığı ve bildirilen çalışmaların bulunması karşısında hak düşümü süresinin geçtiğinden bahsedilemeyeceğini göz önünde bulundurarak; bu dönem yönünden davacının bildirilmeyen çalışmalarının olup olmadığını araştırmak, bu kapsamda; yapılan iş, davalı işyerinin bulunduğu bölge, mevsimsel şartlar, davacının istifçi olarak çalıştığı gibi hususları göz önünde bulundurmak, işyeri kayıtlarını incelemek, davalı işyerinin dönem bordrolarını inceleyerek her yıl düzenli olarak çalışmanın bildirilmediği dönemlerin olup olmadığını tespit etmek, ilgili odadan görüş alarak ve aynı işi yapan diğer yerlerden araştırma yaparak, davalı işyerinde mevsimlik çalışma olup olmadığını belirlemek, gerekirse yeniden tanık dinlemek ve gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde ortaya koyduktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
    Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 05/05/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.










    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi