4. Hukuk Dairesi 2013/7995 E. , 2014/4241 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... vd aleyhine 08/03/2010 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 18/02/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili ve davalılar vekili tarafından istenilmekle dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, adam öldürmeye teşebbüs ve kasten yaralama eylemlerine dayalı manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
Dosya kapsamından, tazminat davası sona ermeden, davalılardan ..."ün tazminat davası sona ermeden adam öldürmeye teşebbüs suçundan 5 yıl 10 ay hapis cezasının 20.11.2012 tarihinde onanarak kesinleştiği ve hapis cezasının süresi dikkate alındığında, davalının yasal kısıtlılık altına girdiği anlaşılmaktadır. 6098 sayılı TBK’nın 43 ve 513 (818 sayılı BK’nın 35 ve 397) maddeleri hükümlerine göre sözleşmeden veya işin niteliğinden aksi anlaşılmadıkça sözleşme, vekilin veya vekâlet verenin ölümü, ehliyetini kaybetmesi ya da iflası ile kendiliğinden sona ermiş olur. Böylece Avukat ..."nun ceza kararının kesinleşmesinden itibaren davalı yasal kısıtlıyı temsil yetkisi kalmamıştır. Bu nedenle davalı yasal kısıtlıya Türk Medeni Kanunu’nun 407. Maddesi uyarınca bir vasi tayin edilip edilmediği araştırılmalıdır. Şayet bu işlem yapılmamışsa öncelikle bu husus tamamlattırılmalı ve sonra kararı temyiz eden avukatın vasiden alacağı vekâletnameyi ibraz etmesi istenilmelidir. Vekâletname verilmezse, mahkeme ilamı vasiye “kanuni süre içinde vasinin mahkeme hükmünü ayrıca temyiz edebileceği, bu süre içinde temyiz hakkını kullanmadığı takdirde yetkisiz vekil tarafından yapılmış olan temyize icazet vermiş (kabul etmiş) sayılacağı; temyizi kabul etmiyorsa bunu açıkça bildirmesi gerektiği” kaydını içerir biçimde tebligat çıkarılmalı ve sonucuna göre işlem yapılmalıdır.
SONUÇ: Dosyanın yukarıda gösterilen nedenle GERİ ÇEVRİLMESİNE 12/03/2014 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
TMK’nun 404, 405, 406, 407 ve 408. maddelerinde düzenlenen vesayeti gerektiren hallerin davanın herhangi bir tarafı için yargılamanın devamı sırasında ortaya çıkması halinde, kısıtlılık altına girecek olan tarafın dava ehliyet, varsa vekilinin kısıtlıyı temsil etme yetkisi ortadan kalkar.
Dava ehliyeti ve taraf teşkili, kamu düzeni ile ilgili olup, önemli usul kurallarından olduğundan mahkeme hakimi tarafından taraf teşkili sağlanana kadar yargılamaya ara verilerek re’sen bu konudaki usuli işlemler bekletici mesele kabul edilerek, kısıtlılık altına alınacak tarafa (kişiye) vasi tayin ettirilmesi bakımından ya davanın taraflarına mehil vererek, ya da vesayet makamı olan Sulh Hukuk Mahkemesine re’sen ihbarda bulunarak kısıtlılık altına alınacak kişiye vasi tayin ettirilmesini, vasiye husumet izni alınması gereken hallerde bu izninde vesayet makamından alınmasını ve bu suretle tayin edilecek vasi veya onun vekalet vereceği vekili huzuru ile taraf teşkilini sağladıktan sonra yargılamaya devam ederek nihai kararın verilmesini sağlaması gerekir.
Yukarıda açıklanan ve bekletici mesele yapılması gereken usuli işlemler yapılmadan yargılamaya devam edilmesi ve esasa ilişkin karar verilmesi halinde kısıtlılık nedeniyle dava ehliyeti kalmayan kişi ve bunun varsa vekili huzuru ile yargılama yapılması taraf teşkili yönündeki eksikliktir. Bunların yapacağı yargılama işlemleri geçersizdir. Ve yok hükmündedir. Bu durum, kısıtlı olan taraf yönünden iddia ve savunma hakkının ortadan kaldırılması sonucunu doğurur ki böyle bir sonuç bozma nedenidir.
Bu durumda olan bir dosyadaki kısıtlılık hali ile ilgili yukarıda açıklanan usuli eksiklikler giderilmeden karar verilmesi ve kararın temyiz edilmesi üzerine dosyanın bu eksikliklerin giderilmesi için geri çevrilmesi yolu ile giderilmesi, yasalara ve benim düşünceme göre doğru değildir. Zira,
Öncelikle yargılama sırasında kısıtlılık hali ortaya çıkmakla, o andan itibaren dosyada taraf teşkili kalmayacağından ve bunun sonucu olarak kısıtlılık altına giren tarafın iddia ve savunma hakkı kısıtlanacağından ve bu durumda bozma nedeni olduğundan,
Ayrıca, vesayet makamı Sulh Hukuk Mahkemesi olup, vasi tayini ayrı bir yargılamayı ve yargılama sürecini gerektirdiğinden ve geri çevrilmiş dosyada, dosya ele alınmadan bu süreci takip etmek ve eksiklikler giderildikten sonra dosyayı Yargıtay’a göndermek kalem mevzuatı açısından güvenilir olmadığı gibi, bir an için bunların zamanında yerine getirildiği kabul edilse dahi bu çevirme ile sağlanan gelişmeler yargılama sırasındaki taraf teşkili eksikliğini hiçbir zaman gidermeyeceğinden, iddia ve savunmanın kısıtlandığının re’sen veya ileri sürülmesi halinde kararın bozulması zorunlu olacağından ve bunun sonucu olarak da geri çevirme işlemlerinin zaman kaybından başka dosyaya bir katkısı olmayacağından dosyanın geri çevrilmesi yolu ile kısıtlılık hali ile ilgili işlem ve uygulama yapılması doğru değildir.
Bu nedenlerle kararın bozulması düşüncesinde olduğumdan sayın çoğunluğun geri çevirme karar ve uygulamalarına katılmıyorum. 12/03/2014