19. Hukuk Dairesi 2015/2384 E. , 2015/8899 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, davalı ile münhasıran müvekkili şirketin markası olan madeni yağları satmak amacıyla 01/12/1997 tarihli 10 yıl süreli bir madeni yağ bayilik sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin süre sonunda bittiğini, ancak davalının sözleşme süresince yılda 40 ton asgari alım taahhüdüne uymadığı gibi, müvekkili şirketin markası dışında madeni yağlarını satarak münhasırlık şartını da ihlal etmiş olduğunu, bu nedenlerle davalıya 11.09.2008 tarihinde ihtarname keşide ederek, müvekkil şirketin sözleşmenin 7/C maddesi uyarınca 50.000-USD cezai şart alacağının, sözleşmenin 2/E maddesi uyarınca eksik kalan 155 ton ürün karşılığı 261.461-USD kar kaybı alacağının ve ayrıca müvekkiline ait olup iade edilmeyen 42.039-USD değerindeki ariyet malın iadesinin talep edildiğini, ancak davalının ödemediğini beyanla, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, ariyet demirbaşların müvekkili şirkete iadesine, iadesinin mümkün olmaması halinde şimdilik bedelinin 5.000-USD" sinin, cezai şart alacaklarının şimdilik 5.000-USD" sinin ve kar kaybı alacaklarının şimdilik 5.000-USD" sinin ihtar tarihinden itibaren yabancı paraya işletilecek en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasındaki sözleşmenin bitiminden sonra yeni bir anlaşma yapılmadığını, müvekkil şirketin başka bir firma ile anlaşması üzerine davacının 2 yıl sonra işbu davayı açtığını, kar mahrumiyeti talebi bakımından; müvekkilinin son yıl dışında hiçbir yılda 40 ton taahhüdünü yerine getiremediğini ve herhangi bir uyarıya da maruz kalmadığını, bu yönde zımni bir kabul oluştuğunu, ayrıca sözleşmenin hiçbir kısmında mahrum kalınan kar talebine dair bir hüküm olmadığını, sadece fesih durumunda zararın karşılanacağının düzenlendiğini, ortada bir fesih olmadığını, cezai şart için de yine sözleşmede açıkça fesih durumunda istenebileceğinin düzenlendiğini, gönderdikleri cevabi ihtarda ekipmanların istenildiği zaman teslim alınabileceğini bildirdiklerini, bunun üzerine davacının 30/10/2008 tarihinde ekipmanların bir kısmının teslim alındığını, bir kısmının ise teslim alınmaktan imtina edildiğini, buna rağmen teslim edilenlerin listeden düşülmemiş olduğunu, ayrıca amortismanlarınn da dikkate alınması gerektiğini, kalanları teslime amade olduklarını beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, uyuşmazlığa konu sözleşmenin içerdiği cezai şartlar sebebiyle davacının 2005/4 sayılı tebliği ile öngörülen muafiyetten yararlanamayacağının açık olduğu, bu tebliğin geçici 1. maddesinde grup muafiyetinden yararlanma koşullarını taşımayan anlaşmaların bu tebliğ ile tanınan muafiyetten yararlanabilmesi için tebliğin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde tebliğ ile öngörülen koşulları sağlayacak şekilde değiştirilmesi gerekir..." hükmüne yer verildiği, davacının bir yıl içerisinde sözleşme koşullarını anılan tebliğde öngörülen koşulları sağlayacak şekilde değiştirmemiş olduğu, bu durumda davacının ancak sözleşmenin yürürlükte kaldığı dönem itibariyle kar mahrumiyeti ve demirbaş bedelini isteyebileceği, davacının, bayilik ilişkisinin kurulduğu tarihten sonraki yıllarda davalının
../..
taahhüt ettiği miktarda ürün almamasına rağmen bayilik ilişkisini sürdürmesinin davalı taahhüdünün ve cezai şarta ilişkin hükümlerin uygulanmasından zımnen vazgeçtiği anlamına gelmediği, davalı bayiinin sözleşme süresi bitimine kadar taahhüdünü yerine getirebileceği, bu anlamda, bilirkişi heyetinin son raporuyla belirlenen 33.390,10-USD kar mahrumiyeti esas alınarak talep aşılamayacağından şimdilik 5.000-USD üzerinden davacı yanın kar mahrumiyeti isteminin yerinde görüldüğü, demirbaş bedeli yönünden yargılama aşamasında iade edilen demirbaşlar yönünden talebin konusuz kalmış olup, iade edilmeyen demirbaş bedeli olan 9.284,40-USD yönünden davacı isteminin yerinde görüldüğü, cezai şart istemi yönünden ise; sözleşmenin 01/12/2007 tarihinde süresi sona erip kendiliğinden sona ermiş olduğu ve feshedilmediği, davalının sözleşmeyi ihlal etmediği ve ayrıca rekabet yasağına aykırı hale gelen hükümlere dayalı olarak cezai şart talebinde bulunulamayacağı gerekçeleriyle, davanın kısmen kabulü ile, kar mahrumiyeti yönünden fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla talep gibi 5.000-USD"nin 19.09.2008 temerrüt tarihinden itibaren 3095 sayılı Yasanın 4/a bendi gereğince işleyecek yasal faizi ile birlikte, yine demirbaş bedeli alacağı yönünden, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 5.000-USD"nin 19.09.2008 temerrüt tarihinden itibaren yasal faiziyle davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, davacının cezai şart istemi yerinde görülmediğinden reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Davalı vekilinin temyiz itirazlarına gelince; taraflar arasında yapılmış olan sözleşme 10 yıl süre ile yürürlükte kalmış ve kendiliğinden süre bitimi nedeniyle sona ermiştir. Davacı taraf, davalının sözleşmenin son yılı haricinde edimini yerine getirmemiş bulunmasına rağmen davalıya mal vermeye devam etmiş ve önceki döneme ilişkin olarak talep edebileceği kar kaybı tutarı yönünden ihtirazi kayıt koymamıştır. Davacının asgari alım taahhüdüne dayalı olarak kar kaybı talebinde bulunabilmesi için dönem sonlarında yeni mal verirken daha önceki yıllara ilişkin tazminat hakkını saklı tutması, ya da yeni mal vermeyerek sözleşmeyi bu gerekçe ile feshetmesi gerekmektedir. Bunun yerine herhangi bir ihtaratta bulunmaksızın, malın teslimi, sözleşmenin mevcut şartlarla devamı noktasında karşı tarafta haklı bir güven oluşturduğundan, son yıl asgari alım taahhüdünü de yerine getirmiş olan davalıdan sözleşmenin bitiminden sonra geriye dönük olarak geçmiş yıllar için kar mahrumiyeti isteyemez.
3- Öte yandan, ariyet konusu malların birkısmının davadan önce, bir kısmının davadan sonra teslim edildiği ve birkısmının ise hiç teslim edilmediği dosya içeriği ile sabit olup, bu durumda bilirkişiden ek rapor alınarak, davadan sonra teslim edilen mallara tekabül eden miktarla ilgili dava konusuz kalmakla karar verilmesine yer olmadığına, halen davalı nezdinde olup, davacıya teslim edilmeyen mallarla ilgili aynen ya da bedelinin tahsiline, davadan önce teslim edilen mallarla ilgili olarak ise, dava açmakta hukuki yarar yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerekirken, bu hususlar gözetilmeksizin tamamı yönünden tek alacak kalemi belirlenerek tahsil hükmü kurulması da usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA peşin harcın istek halinde iadesine, 16.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.