10. Hukuk Dairesi 2017/6627 E. , 2018/2972 K.
"İçtihat Metni"......
Dava, ödeme emri iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, uyulan bozma ilamı sonrası davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerekçelere göre sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava dosyası incelendiğinde, dava dışı anonim şirketin 2011/9-2012/8 dönemleri ve arasına ilişkin prim ve işsizlik sigortası prim borcu nedeniyle şirkette belirtilen dönemde üst düzey yönetici olan davacıya ödeme emri gönderildiği, şirket hakkında 19.12.2011 tarihinde iflasın bir yıl süre ile ertelenmesine karar verildiği, 04.10.2012 tarihinde bu kararın kaldırılması ile şirketin iflasına karar verildiği, mahkemece, ilgili Ticaret Mahkemesince verilen ve kesinleşen kararda iflas erteleme talebinin reddine dair karar verilip daha önce konulan tedbirlerin kaldırılmasına dair hüküm kurulması nedeniyle, haklı sebebin ortadan kalktığından bahisle davanın reddine karar verildiği anlaşılmış ise de, söz konusu hüküm eksik incelemeye dayalıdır.
5510 sayılı Kanunun 88. maddesi "Kurumun sigorta primleri ve diğer alacakları haklı bir sebep olmaksızın bu Kanunda belirtilen sürelerde ödenmez ise kamu idarelerinin tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri, tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin şirket yönetim kurulu üyeleri de dahil olmak üzere üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri ile kanuni temsilcileri Kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur." hükmüne düzenlenmiş ise de bu sorumluluk, “haklı sebep olmaksızın” ödememe hali ile sınırlandırılmıştır.
Haklı nedenlerin neler olduğu konusunda kanunda bir açıklık bulunmamaktadır. Hangi hallerin haklı sebep teşkil ettiği, her bir davadaki özel koşullar ile hukuki ve maddi olayların özelliklerine göre mahkemece belirlenecektir. Bu belirleme yapılırken; diğer Kanunlardaki düzenlemelerden yararlanılmalı ve bilhassa ......ilkeleri göz önünde tutulmalıdır.
İflasın ertelenmesi, İcra ve İflas Kanunun 179’uncu maddesinde düzenlenmiş olup, “borca batık durumda olan (aktifi pasifini karşılamayan) bir sermaye şirketi veya kooperatif hakkında, Ticaret Mahkemesi’nce iflas kararı verilmeyerek önerilen iyileştirme projesi çerçevesinde borca batık durumdan kurtulmalarını sağlayan ve iflaslarını önleyen bir kurum”dur. Anılan Kanunun 179/b,I maddesi uyarınca, erteleme kararı üzerine borçlu aleyhine 6183 sayılı Kanuna göre yapılan takipler de dâhil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz ve evvelce başlamış takipler de durur. Bu sonuç kanundan doğduğundan, mahkemenin kararında ayrıca belirtmesine gerek olmadan ve ilan edilmese dahi gerçekleşir.
Bu bağlamda; İcra ve İflas Kanunu’nun 179’uncu maddesi uyarınca iflasının ertelenmesine karar verilen ve malvarlığının korunması için gerekli tedbirler alınan şirketten, anılan Kanun’un 179/b maddesindeki “Erteleme kararı üzerine borçlu aleyhine 6183 sayılı Kanuna göre yapılan takipler de dâhil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz...” düzenlemesi uyarınca primler tahsil edilemeyecektir. Söz konusu tahsil imkânsızlığı, temsile yetkili olan davacın kusurundan değil, doğrudan Kanundan doğduğundan, davacı yönünden 5510 sayılı Kanun’un 88’inci maddesinde yer alan “haklı sebep” kavramı kapsamında kabul edilecektir. Ancak, iflasın ertelenmesi hükmünden öncesine ilişkin prim borçları yönünden, borcun ait olduğu ayı takip eden ay sonu itibariyle tahakkuk ve tediye sorumluluğu gerçekleştiğinden, sonradan şirket yönünden verilen iflasın ertelenmesi kararı üst düzey yöneticinin müteselsil sorumluluğunu etkilemeyecek ve haklı neden oluşturmayacaktır.
Diğer taraftan iflasın açılması hususu İcra İflas Kanunu 193. Maddede düzenlenmiş olup, buna göre, iflasın açılması ile duracak takipler;
1)İlamlı (m.32) ve ilamsız (m.58 ve devamı) haciz yolu ile takipler.
2)Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip (m.167 ve devamı).
3)Genel iflas (m.155 ve devamı) ve kambiyo senetlerine mahsus iflas (m.167,171 v.d.) yoluyla takip.
4)Teminat gösterilmesine ilişkin takipler.
5)Amme alacaklarının tahsili için 6183 sayılı Kanun"a göre tahsil dairelerince yapılan takiplerdir..... O halde tahsil imkansızlığı, iflas ertelemeye göre daha ağır sonuçlar doğuran iflasın açılması durumunda da davacı hakkında “haklı sebep” kavramı kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.
Belirtilen açıklamalar ışığında somut olaya dönüldüğünde, ödeme emri dönemleri, iflas erteleme dönemi ve sonrasında dava dışı şirketin iflasına karar verilmesi hususları göz önüne alındığında, davacının 2011/9,10 ve 11. dönemler yönünden sorumlu olduğuna karar verilerek bu dönem yönünden red, geri kalan kısım yönünden ise haklı sebep unsuru gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesi yerine, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 03.04.2018 gününde oybirliği ile karar verildi.
....