21. Hukuk Dairesi 2014/14652 E. , 2015/9955 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, emekli aylığı almaya hak kazandığının tespitine, tahsis talebinin zımnen reddine dair Kurum işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
K A R A R
Dava, davacının emekli aylığına hak kazandığının tespiti ile tahsis talebinin zımnen reddine dair Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulü ile, “davacının son prim borcunu ödediği 30/03/2001 tarihini takip eden aybaşı itibariyle yaşlılık aylığı almaya hak kazandığının tespitine” karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, 01/04/1950 doğum tarihli olan davacının 15/02/1985 tarihinden itibaren bakkallık faaliyetine dayanan vergi kaydına istinaden ... sigortalılığının gerçekleştirilmiş olduğu, 15/02/1985-20/07/2000 tarihleri arasında toplam 15 yıl 5 ay 5 gün ... sigortalılığının bulunduğu, en son olarak sigortalılık prim borcu ödemesini 31/05/2001 tarihinde yapmış olup bu tarih itibariyle sigortalılık prim borcunun bulunmadığı, davacıya ait bağ-kur sicil dosyasının Kurum nezdinde mevcut olmamasından dolayı davacının tahsis talebinde bulunup bulunmadığının tespit edilemediği, yargılama esnasında Kurum"un 01/03/2013 tarihli yazı cevabı ile “davacının 5555 gün prim gün sayısının olması, 63 yaşında olması nedeniyle 4/1-b kapsamında emekliliğe hak kazandığının tespit edildiği”nin Mahkemeye bildirilmiş olduğu, alınan bilirkişi raporunun dosyaya sunulduğu anlaşılmaktadır.
1479 sayılı Kanuna 4447 sayılı Kanunla eklenen Geçici 10. maddesi hükmünde; ... sigortalılarının tam yaşlılık aylığı ve kısmî yaşlılık aylığına hak kazanmalarına ilişkin istisna ve geçiş dönemi koşulları düzenlenmiş olup, bu yönde; 4447 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce yürürlükte bulunan hükümlere göre, anılan Kanunun yürürlüğe girdiği tarihi takip eden aybaşı (01.10.1999) itibarîyle aylık bağlanmasına hak kazananlarla, aylık bağlanmasına hak kazanmalarına iki tam yıl veya daha az süre kalan sigortalıların önceki hükümlere göre tam veya kısmî yaşlılık aylığı hakları saklı tutulmuştur. Yine tam yaşlılık aylığına ilişkin geçiş dönemi özel koşulları 4447 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce sigortalı olup da 01.10.1999 tarihi itibariyle bayan sigortalı ise 20, erkek sigortalı ise 25 tam yıl prim ödeme süresinin dolmasına, 2 ila 10 tam yıl arasında, kalan sürenin fazlalığına bağlı olarak artan şekilde yaş koşulu da getirilmek suretiyle dokuz
-kademeli olarak düzenlenmiştir. Tam yaşlılık aylığına ilişkin geçiş dönemi hükümlerinin Anayasa Mahkemesince iptal edilerek, bu iptal kararının 23.05.2002 tarihinde yürürlüğe girmesi üzerine, yeni yasal düzenlemede 01.06.2002 yürürlük tarihli 4759 sayılı Kanunla yapılmıştır. Buna göre davacı tarafından son olarak sigortalılık prim borcunun ödendiği tarih olan 31/03/2001 tarihinde yürürlükte bulunan 1479 sayılı Yasa"nın 35.maddesidir.
1479 Sayılı Yasanın 35. maddesinde yaşlılık aylığından yararlanma şartları gösterilmiştir. Buna göre yaşlılık aylığından yararlanabilmek için sigortalının; yazılı talepte bulunması, talepte bulunduğu tarihte prim ve her türlü borçlarını ödemiş olması, şartı getirilmiştir. Somut olayda davacının tahsis talebi kabul edilen son sigortalılık prim borcunun ödenme tarihi olan 31/03/2001 tarihi itibariyle yaşlılık aylığı koşullarının taşıdığı gözetilerek sonuca gidilmiş ise de 1479 sayılı Kanun"un 35. maddesinden yararlanabilmek için tahsis başvurusunda bulunmak gerekmekte olup başvurusunu takip etme yükümlülüğünü yerine getirmeyen davacı, 10(on)yıla yakın bir süre geçtikten sonra yapmış olduğunu iddia ettiği başvurunun akıbetini sormuş ve 06/05/2011 tarihinde eldeki davasını açmıştır. Davacının yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti için aradan 10(on) yıl geçtikten sonra dava açması iyiniyet kurallarına aykırıdır. Bu durumda, davacının geçmişe yönelik olarak yaşlılık aylığına hak kazandırılması mümkün değildir.
Bu yönü ile davadaki yasal dayanağın MK. 2. maddesinde düzenlenen “objektif iyiniyet kuralı” olduğu, kişinin kendi kusuru bulunduğu takdirde de bu ilkeden yararlanamayacağı açıktır.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum"un bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 05/05/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.