4. Hukuk Dairesi 2013/9380 E. , 2014/4457 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Adana 4. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 21/12/2012
NUMARASI : 2010/313-2012/645
Davacı G.. K.. vekili Avukat S..S.. tarafından, davalılar Ş.. K.. vd. aleyhine 21/04/2010 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 21/12/2012 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı ve davalı E.. K.. vekilleri ile davalı Ş.. K.. tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-Davalı Ş.. K.."in, asıl davaya yönelik temyiz itirazları yönünden;
Asıl ve birleşen davalar, haksız eylemden kaynaklanan manevi zararların ödetilmesi istemlerine ilişkindir. Mahkemece, istemlerin kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
Davacı, eşi olan davalıyla aralarında görülmekte olan boşanma davası esnasında, davalının müşterek çocuklarının kendisinden olmadığını ileri sürdüğünü, bu nedenle manevi yönden zarar gördüğünü belirterek, manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
Davalı, şüphelendiğinden dolayı bu şekilde beyanda bulunduğunu, sonradan bu şüphesini yendiğini belirterek, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, dava konusu eylemin dışına çıkılarak davalının, davacı eşini başka bir şahısla aldatması eyleminden dolayı sorumlu olduğu benimsenerek, manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davacı taraf asıl dava dilekçesinde, eşi olan davalının müşterek çocuklarını inkar etme eylemini dava konusu etmiş, davalının başka bir şahısla kendisini aldatması eyleminden dolayı herhangi bir tazminat isteminde bulunmamıştır. Buna rağmen mahkemece istemin dışına çıkılarak aldatma eyleminden dolayı tazminata hükmedilmiştir. Halbuki, HMK m. 26. (HUMK m. 74.) uyarınca Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez.
Şu halde, mahkemece, dava konusu yapılmayan eylemden dolayı karar verilmiş olması doğru değildir. Kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
2-Davalı E.. K.."nın birleşen davaya yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Davacı taraf birleşen dava dilekçesinde, resmi nikahlı eşinin davalıyla birlikte olup kendisini aldattığını, davalının kendisiyle evli olduğunu bildiği halde eşiyle ilişkiye girmesi eyleminin kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğunu iddia ederek, manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
Kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse manevi tazminat ödetilmesini isteyebilir. Yargıç, manevi tazminatın tutarını belirlerken, saldırı oluşturan eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Tutarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel durum ve koşulların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde nesnel (objektif) olarak göstermelidir. Çünkü yasanın takdir hakkı verdiği durumlarda yargıcın, hukuk ve adalete uygun karar vereceği Medeni Yasa"nın 4. maddesinde belirtilmiştir. Takdir edilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi (fonksiyonu) olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum (tatmin) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
Tarafların kusur durumları, olayın gelişim süreci, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile yukarıda açıklanan ilkeler gözetildiğinde, davacı yararına hüküm altına alınan manevi tazminat miktarı fazladır. Daha alt düzeyde uygun bir manevi tazminata karar verilmesi gerekirken yazılı biçimde karar verilmiş olması doğru değildir. Kararın bu nedenle de bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (1) no"lu bentte gösterilen nedenle davalı Ş.. K.. yararına, (2) no"lu bentte gösterilen nedenle davalı E.. K.. yararına BOZULMASINA; bozma nedenlerine göre davacının asıl ve birleşen davalara yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve temyiz eden davalılardan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 17/03/2014 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Dava, evli olduğunu bildiği halde onunla duygusal ve cinsel ilişkiye girmek suretiyle kişilik haklarına saldırı iddiasına dayalı manevi tazminat davasıdır.
Eşler evlenmekle birbirlerine karşı cinsel anlamda sadakat yükümlülüğü altına girerler. (MK.185/III) Bu yükümlülüğün ihlali halinde diğer eş TMK 161 maddesine dayalı olarak zina nedenine dayalı boşanma davası açar ve bu davada MK 174/2 maddesinde düzenlenen manevi tazminat isteminde bulunabilir. Böyle bir boşanma davası açarak eşinden tazminat alan kişinin manevi zararı karşılanmış demektir. Boşanma davası açmayan eş, sadakat yükümlülüğüne uymayan eşi affetmiş demektir. Affeden eş manevi tazminat isteminde bulunamaz. Diğer yandan boşanma davası açmakla birlikte hangi sebeple olursa olsun eşinden bu nedenle manevi tazminat istemeyen eşin durumuda aynıdır.
Davalı eş ile ilişkide olan 3. kişinin durumuna gelince; boşanma davasıyla eşinden manevi tazminat alan davacı manevi tazminatın "tekliği ve bölünmezliği" ilkesi gereğince 3. kişiden tazminat isteyemeyeceği gibi bu tazminatı "sadakat" yükümlülüğü olan eşinden istemeyen, istemeyi ihmal eden davacı elbetteki 3. kişiye yönelemez. Diğer yandan MK 2 maddesi gereğince "herkes haklarını kullanırken iyiniyet kaidelerine uymak zorundadır." Davacının eşinden manevi tazminat almışken ya da sadakat yükümlülüğü olan eşi yerine 3. kişiye yönelmesini hukuk düzeni koruyamaz. 3. kişinin bu eylemden dolayı davalı eş ile müteselsil sorumluluğu da kabul edilemez. Zira; sadakat yükümlülüğü sadece eşe aittir.
Belirtilen nedenler itibariyle çoğunluk görüşünün 2. bendine katılmam olanaksızdır.17/03/2014
KARŞI OY YAZISI
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün birleşen dava yönünden onanması görüşünde olduğumdan sayın çoğunluğun bozma kararına katılmıyorum.17/03/2014