3. Hukuk Dairesi 2017/306 E. , 2017/780 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH ... MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki asıl davada itirazın iptali-tahliye, karşı davada tazminat, menfi tesbit, istirdat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl ve karşı davanın reddine yönelik olarak verilen hüküm taraflarca temyiz edilmiştir. Hükmün, duruşmalı olarak incelenmesi davacı-karşı davalı vekili tarafından istenilmekle; daha önceden belirlenen, 31/01/2017 tarihli duruşma günü için yapılan tebligat üzerine; temyiz eden davacı-karşı davalı vekili Av.... geldi. Temyiz eden davalı-karşı davacı vekili... ... geldiler. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat ....00"e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Asıl davada, davacı-karşı davalı vekili, taraflar arasında düzenlenen 26/03/2007 başlangıç tarihli, ... yıl süreli sözleşme ile davalının, müvekkilinin kiracısı olduğunu, son yıla ait kira bedelinin ....966,44 TL olduğunu, kira bedellerinin ay sonunda ödendiğini, kira alacağının tahsili için davalı hakkında takip başlattıklarını, davalının kira borcunu ödemeyerek temerrüde düştüğünü belirterek itirazın iptali ile 27.659,24 TL miktar üzerinden takibin devamına, % ... tazminata ve temerrüt nedeniyle tahliyeye karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı-karşı davacı vekili, davanın reddini savunmuş, karşı dava dilekçesinde ise, davacının kiralananın suyunu kesmesi ile kiralananın ayıplı hale geldiğini, bu nedenle .../08/2012- 06/.../2012 tarihleri arası ödenmesi gereken kira bedelinden TBK"nun 305. ve 307. maddeleri gereğince indirim yapılmasını, kaplıca suyunun kesilmesi nedeniyle müvekkil şirketin ticari faaliyeti tamamen durduğunu için bu süre içerisindeki ödenmesi gereken kira bedellerinin tamamen kaldırılması, ödenen kira bedellerinin ise iadesine, davacının müvekkilinin ticari faaliyetine son veren eylemi nedeniyle şimdilik ....000 TL tazminatın tahsiline ve kira alacağının tahsili için yapılan takipler nedeniyle müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile ....000 TL olarak talep ettikleri tazminat miktarını 57.287,55 TL olarak artırmıştır.
Davacı-karşı davalı vekili, karşı davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, asıl ve karşı davanın reddine karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
...-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, tarafların aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
...- Davacı-karşı davalının, asıl davaya yönelik temyiz itirazlarına gelince,
Taraflar arasında 26/03/2007 başlangıç tarihli kira sözleşmesi konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Kira sözleşmesinde aylık kira bedelinin ....041,67 TL+KDV olduğu, ilk ay kira bedelinin peşin, diğer ayların ise 26/05/2007, 26/06/2007, 26/07/2007, 26/08/2007, 26/09/2007, 26/.../2007, 26/.../2007, 26/.../2007, 26/01/2008, 26/02/2008, 26/03/2008 tarihlerinde ödeneceği kararlaştırılmıştır. Taraflar arasında, kira bedellerinin peşin mi, ay sonunda mı ödeneceği hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır. Sözleşmede, ilk ay kira bedelinin peşin ödeneceği, devam eden kira bedellerinin bir sonraki ayın 26"sında ödeneceği belirtilmektedir. Davalı kiracı tarafından banka hesabına yapılan ödemelerde, sadece 2012 yılı Eylül, Ekim, Kasım ve Aralık ayları için yapılan ödemelere açıklama yazılmış, diğer ödemelerde herhangi bir açıklama bulunmadığı için yapılan ödemelerin hangi ayın kira bedeli olduğu hususunda taraflar arasında ihtilaf doğmaktadır. Bu nedenle sözleşme hükümleri değerlendirilip, yapılan ödemeler için tarafların beyanı alınarak, gerekirse sözleşmenin başlangıç tarihinden itibaren tüm ödemeler incelenip tereddüte yer vermeyecek şekilde davacı kiraya verenin kira alacağı bulunup bulunmadığı belirlenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
...- Davalı-karşı davacının, karşı davaya yönelik temyiz itirazlarına gelince,
Bir mahkeme hükmünde, tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla, bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin birer birer, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde hükümde gösterilmesi gereklidir. Bu kısım, hükmün gerekçe bölümüdür. Gerekçe, hakimin (mahkemenin) tespit etmiş olduğu maddi vakıalar ile hüküm fıkrası arasında bir köprü görevi yapar. Gerekçe bölümünde hükmün dayandığı hukuki esaslar açıklanır. Hakim, tarafların kendisine sundukları maddi vakıaların hukuki niteliğini (... sebepleri) kendiliğinden (re’sen) araştırıp bularak hükmünü dayandırdığı ... kurallarını ve bunun nedenlerini gerekçede açıklar.
Hakim, gerekçe sayesinde verdiği hükmün doğru olup olmadığını, yani kendini denetler. Üst mahkemede, bir hükmün hukuka uygun olup olmadığını ancak gerekçe sayesinde denetleyebilir. Taraflar da ancak gerekçe sayesinde haklı olup olmadıklarını daha iyi anlayabilirler. Bir hüküm, ne kadar haklı olursa olsun, gerekçesiz ise tarafları doyurmaz (..., .../ ..., .../ ..., ...; Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı 6100 sayılı HMK’na Göre Yeniden Yazılmış, ... Baskı, ... 2011, s.472). Anayasa’nın 141. maddesi gereğince bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olması gereklidir. Gerekçenin önemi Anayasal olarak hükme bağlanmakla gösterilmiş olup gerekçe ve hüküm birbirine sıkı sıkıya bağlıdır.
Yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan
hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir. Zira tarafların o dava yönünden, ... düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve ...’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.
Nitekim, 07.06.1976 gün ve .../...-... sayılı ... İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde yeralan “Gerekçenin ilgili bilgi ve belgelerin isabetle takdir edildiğini gösterir biçimde geçerli ve yasal olması aranmalıdır. Gerekçenin bu niteliği yasa koyucunun amacına uygun olduğu gibi, kararı aydınlatmak, keyfiliği önlemek ve tarafları tatmin etmek niteliği de tartışma götürmez bir gerçektir.” şeklindeki açıklama ile de aynı ilkeye, vurgu yapılmıştır.
Bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiğini öngören Anayasanın 141/.... maddesi ve ona koşut bir düzenleme içeren 6100 Sayılı ...nun 297. (Mülga HUMK.nun 388.) maddesi, işte bu amacı gerçekleştirmeye yöneliktir. Yine ...nun 27. maddesinin (HUMK.nun 73.m) .... bendi “c” bölümünde de hukuki dinlenilme hakkının “Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini” de içerdiği açıklanarak bu husus vurgulanmıştır.
Öte yandan, mahkeme kararlarının taraflar, bazen de ilgili olabilecekleri başka hukuki ihtilaflar yönünden etkili ve bağlayıcı kabul edilebilmeleri, başka bir dava yönünden kesin hüküm, kesin veya güçlü delil oluşturup oluşturamayacağı gibi hukuksal değerlendirmeler de bu kararların yukarıda açıklanan nitelikte bir gerekçeyi içermesiyle mümkündür.
Somut olayda ise, yerel mahkeme kararının gerekçesinde, hükmedilen sonuca nasıl varıldığı konusunda herhangi bir açıklama yapılmamıştır.
Bu bakımdan; yasanın aradığı anlamda gerekçeli bir hüküm mevcut olmaması ve ortada denetlenebilecek gerekçeli bir karar bulunmaması nedeniyle, mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygun görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Bozma nedenine göre, diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacı-karşı davalının ve davalı-karşı davacının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlere asıl dava, üçüncü bentte açıklanan nedenlerle karşı dava yönünden hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre karşı davaya yönelik sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ... duruşmasında vekille temsil edilen taraflar için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen ....480 TL"şer vekalet ücretinin yekdiğerinden alınıp yekdiğerine verilmesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde ... atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren ... günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 31.01
.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.