21. Hukuk Dairesi 2019/308 E. , 2020/216 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi
TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR
A)Davacı İstemi; Davacının davalı şirkette 1997 yılından iş akdinin feshedildiği 2013 yılına kadar kaynakçı olarak bilfiil çalıştığını, iş başı yaptığı tarihte aylık net 90.000,00 TL (eski para ile) alırken priminin asgari ücretten veya biraz üzerinde ödendiğini, davacının asgari ücretin 2 katı ücret aldığını, en son ücretinin 2.300,00 TL olduğunu belirterek davacının gerçek ücretinin hizmet dökümünde görünen ücretlerin takribi 2 katı olması sebebiyle iş bu ücretler üzerinden hizmetinin tespiti ile eksik yatırılan sigorta primlerinin tespiti ile hizmetinin diğer hizmetler ile birleştirilmesini istemiştir.
B)Davalıların Cevapları; Davalı Kurum vekili;Kurum ve işyerinden ilgili belgelerin celbedilmesini, müvekkili Kurumca dava açılmasına sebebiyet verilmediğinden davanın kabulü halinde aleyhe vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini beyan ederek, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; davalı şirketin davacıya ücretlerini eksiksiz olarak ödediğini, 5 yıllık dava açma süresinin dolduğunu, beyan ederek, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
C)İlk Derece Mahkemesi Kararı; İlk Derece Mahkemesince;"Dosyaya sunulan 2013/12. Ay ücretine ilişkin davacıya banka aracılığıyla yapılan kıdem tazminatı hesabında son ay ücretinin net 2.300,00 TL brüt 3.217,19 TL olduğu anlaşılmış olduğu gerekçesiyle, açılan davanın kısmen kabulüne, davacının 01/12/2013-31/12/2013 tarihleri arasında, davalı iş yerinde aylık 3.217,19TL brüt , günlük 107,23 TL brüt ücret ile çalıştığının tespitine, diğer dönemlere ilişkin talebin ise ispatlanamaması nedeniyle reddine," karar verilmiştir.
D)Bölge Adliye Mahkemesi Kararı; Bölge Adliye Mahkemesince;"davacıya banka aracılığı ile yapılan kıdem tazminat ödemesi tutarının davacının son aylık net ücretinin 2.300,00 TL, brüt 3.217,19 TL olduğunu doğruladığı, bunun dışında davacının Kuruma bildirilenden daha fazla ücret aldığını gösteren yazılı belge bulunmaması sebebiyle ilk derece mahkemesi kararının yerinde olduğu gerekçesiyle, Davacının istinaf başvurusunun esastan reddine," karar verilmiştir.
E) Temyiz Nedenleri, Davacı Vekili; tanıklarının dinlenmediği, emsal ücret araştirmaları dikkate alınmadığı, esasa etki edecek delil başlangıcı bulunmasına rağmen gerekçeli kararda bu delile dayanılmamış, eksik İncelemeyle hatalı karar verildiğini, davanın ıspatlandığını belirterek kararın resen nazara alınacak nedenlerle bozulmasını talep etmiştir.
Davalı Kurum Vekili; Yönetimce araştırma yapılmadığı,davacının huzurdaki dava ile ileri sürdüğü iddiaları müvekkil kurum kayıtlarına eş değerde belgelerle kanıtlanması gerektiği, kıdem tazminatı ödemesinin, gerçek ücret belirlemesine esas alınmasının kabulünün mümkün olmadığını, dosyadaki deliller ile davanın kanıtlanmamış olduğunu belirterek kararın bozulmasını talip etti.
F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe;
1- Temyiz kapsam ve nedenlerine göre; davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine, davalı kurum vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
2- Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının prime esas aylık kazancının belirlenmesi noktasında toplanmaktadır.
Davanın niteliği gereği çalışma olgusunun her türlü delille ispatlanabilmesine karşılık, ücretin ispatında bu denli serbestlik söz konusu değildir. Ücretin ispatında Hukuk Genel Kurulunun 20/10/2010 tarihli, 2005/21-409 E., 2005/413 K.; 19/10/2011 tarihli, 2010/10-480 E. 2010/523 K.; 19/06/2013 tarihli, 2011/10-608 E., 2011/649 K.; 19/06/2013 tarihli, 2012/10-1617 E. 2013/850 K. sayılı kararlarında da belirtildiği üzere, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun (HUMK) 288"inci maddesinde (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 200) yazılı sınırları aşan, ücret alma iddialarının yazılı delille kanıtlanması zorunluluğu bulunmaktadır.
Ücret miktarı HUMK’nın 288"inci (HMK m.200) maddesinde belirtilen sınırları aşıyorsa, tespiti gereken gerçek ücretin; hukuksal geçerliliğe haiz olarak düzenlenmiş bulunmak kaydıyla, işçinin imzasının bulunduğu aylık ücreti gösteren para makbuzları, banka kayıtları, ticari defter kayıtları, ücret bordroları gibi belgelerle ispatı mümkündür.
Yazılı delille ispat sınırının altında kalan miktar için veya bu miktar üzerinde olsa bile varlığı iddia edilen çalışmanın öncesine ve sonrasına ait yazılı delil başlangıcı sayılabilecek belgelerin bulunması hâlinde tanık dinletilmesi mümkündür (1086 sayılı HUMK m. 292 (HMK m. 202).
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, 06/05/1966 doğumlu davacının, davalı işyerinde davacının beyanına göre torna tesfiyeci olarak çalıştığı, davacıya ait 07/05/2008 ile 07/11/2014 tarihleri arası banka kayıtlarını geldiği, davalı işyerine ait Ocak 2000 ile Mayıs 2004 arası ücret bodrolarının dosyada celp edildiği, emsal ücret araştırması yapıldığı, bilirkişi incelemesi yapıldığı, banka kayıtlarında 25/02/2014 tarihinde 40,000,00TL (Emeklilikten d.) ibaresi, 30.04.2014 tarihli 14.000,00 TL (Emeklilikten doğan kıdem taz.) ibaresine yer verilmiş olduğu, İlk derece Mahkemesi tarafından banka kayıtlarında görülen toplam tutarlar üzerinden kıdem tazminatı hesabı dikkate alınarak, davacının son ay ücretinin brüt 3.217,19 TL olduğuna dair karar verildiği anlaşılmıştır.
Somut olayda; davacının ücretlerinin bankaya yattığı, bankaya yatan ücretlerle davalının sunmuş olduğu ücret bodrolarında ücretin uyumlu olduğu göz önünde bulundurulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olmuştur.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın davacının davalı işyerinde geçen çalışmalarının bildirilen ücretin üzerinde bir ücretle geçtiği yazılı delil ve belge ile ispatlanamadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Davalı kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
O halde, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, Bölge adliye Mahkemesince davalı ve davalı kurum vekillerinin istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden hüküm kurulması gerekirken, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı kaldırılmasına ve ilk derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ:Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK"nun 373/1. maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, ilk derece mahkemesi kararının BOZULMASINA, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı temyiz harcının davacı yükletilmesine,
27/01/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.