12. Ceza Dairesi 2019/4215 E. , 2021/2902 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
Dava : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
Hüküm : Davacının tazminat talebinin kısmen kabülü ile 5.833,17 TL maddi, 10.000,00 TL manevi tazminatın gözaltı tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile davalı Hazineden alınarak davacıya verilmesine
Davacının tazminat talebinin kısmen kabulüne ilişkin hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Tazminat talebinin dayanağı olan İstanbul (Kapatılan) 16. Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/29 Esas – 2014/2 Karar sayılı ceza dosyası kapsamında, davacının Silahlı Terör Örgütüne Üye Olmak, Kamu Malına Zarar Verme, Görevi Yaptırmamak İçin Direnme ve Kasten Yaralama suçlarından 01.09.2011-13.06.2012 tarihleri arasında 286 gün gözaltında ve tutuklu kaldığı, yapılan yargılama sonunda Silahlı Terör Örgütüne Üye Olmak suçundan beraatine hükmedildiği, beraat hükmünün 13.02.2014 tarihinde kesinleştiği, tutuklama tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 5271 sayılı CMK"nın 142. maddesinde öngörülen süre içinde yetkili ve görevli mahkemeye davanın açıldığı ve kanunda öngörülen yasal şartların oluştuğu,
Gerekçeli karar başlığında, ""Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat"" olan dava türünün ""yakalama veya tutuklama sonrası KYO veya beraat kararı verilmesi halinde tazminat"" olarak yazılması, mahallinde düzeltilebilir yazım hatası olarak kabul edilmiştir.
Davacının 50.000,00 TL maddi, 50.000,00 TL manevi tazminatın gözaltına alınma tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile ödenmesi talebine ilişkin söz konusu davada, yerel mahkemece 5.833,17 TL maddi, 10.000,00 TL manevi tazminatın 02.09.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine hükmedilmesi üzerine dairemizce yapılan incelemede kamu malına zarar verme, görevi yaptırmamak için direnme, kasten yaralama suçlarına dair yapılan soruşturma sonucunda atılı suçlara dair ne karar verildiği, verilen kararın kesinleşip kesinleşmediği ve soruşturma aşamasında tefrik kararı verilip verilmediği, tefrik kararı verilmiş olması halinde neticesi araştırılıp, kesinleşmiş olması halinde kesinleşme tarihi tespit edilerek, tazminat isteme koşullarının bulunup bulunmadığının değerlendirilmemesi,tazminat davasının dayanağı olan davacı ile ilgili yakalama, gözaltına alma, tutuklama ve tahliyeye ilişkin tüm müzekkere ve belgelerin Yargıtay denetimine olanak verecek şekilde aslı ya da onaylı örnekleri de dosya içine alınarak, tutuklama müzekkeresinin infaz edilip edilmediği, infaz edilmiş olması halinde, infaz tarihlerinin belirlenmesi suretiyle davacının yakalama, gözaltına alma, tutuklama ve tahliye tarihleri ile infaz edilen süre ve suç bilgisinin tereddüde mahal vermeyecek şekilde belirlenmesi gerektiği gerekçesi ile hükmün bozulması üzerine yerel mahkemece duruşma açılıp, 5.833,17 TL maddi, 10.000,00 TL manevi tazminatın 01.09.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine hükmedildiği anlaşılmakla;
Bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre davalı vekilinin davanın reddi gerektiğine, hükmedilen tazminat miktarının fahiş olduğuna ilişkin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Dairemizin 28/05/2018 tarih, 2018/1741 Esas – 2018/5980 Karar sayılı bozma ilamı öncesi verilen 24/04/2015 tarih, 2014/212 Esas – 2015/125 Karar sayılı ilk hükmün yalnızca davalı vekili tarafından temyiz edildiği dikkate alınarak, ilk hükümde davacının talebi gereğince tayin olunan tazminat miktarlarına gözaltına alınma tarihi olan 01.09.2011 tarihinden itibaren faize hükmolunması gerekirken, 02.09.2011 itibaren faize hükmedilmiş olmasının davalı yönünden kazanılmış hak oluşturduğu gözetilmeden, bu kez 01.09.2011 tarihinden itibaren faize hükmedilmesi,
Kanuna aykırı olup, davalı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konuda, aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden hükmün 2. paragrafındaki ""gözaltı tarihi olan 01.09.2011"" ibaresinin hükümden çıkarılması ve yerine ""02.09.2011 tarihinden"" ibaresinin yazılması ve hükümdeki diğer hususların aynen bırakılması suretiyle, sair yönleri usul ve Kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 22.03.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.