3. Hukuk Dairesi 2016/11773 E. , 2017/1131 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tedbir nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı ile 2011 yılında evlendiklerini, iki müşterek çocukları olduğunu, davalının şiddet uyguladığını, evden kovulduğunu, babasının evinde kaldığını, davalının ihtiyaçlarını karşılamadığını belirterek, davacı için 800,00 TL ve iki müşterek çocuk için 500,00"er TL tedbir nafakasına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; davacının iddialarının gerçek olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; tarafların ekonomik ve sosyal durumu, günün ekonomik şartları, bir kimsenin insanda yaşayabilmesi için gerekli olan asgari yaşam standartları ve davalının çekmiş olduğu tüketici kredisinin taksit tutarı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere davacı için aylık 200,00 TL ve müşterek çocuklar için aylık 100,00"er TL tedbir nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
TMK’nun 195. maddesi uyarınca, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi halinde eşler ayrı ayrı veya birlikte hâkimin müdahalesini isteyebilirler. Hâkim, gerektiği takdirde eşlerden birinin istemi üzerine Kanunda öngörülen önlemleri alır. Aynı yasanın 197.maddesine göre de; eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir.
Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hâkim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır.
Tedbir nafakasında eşlerin birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katkıda bulunmaları gerekir (TMK Md. 186/son). Davacı eşin ekonomik durumunun davalı (kocadan) daha iyi olması veya davacının çalışması davalı (kocayı) tedbir nafakası yükümlülüğünden kurtarmaz. Ortak giderlere (elektrik, su, telefon, kira, yakıt parası vs.) katılma yükümlülüğünü tamamen ortadan kaldırmaz. Bu durum sadece nafaka miktarının takdirinde etkili olabilir. Davacı kadının gelirinin bulunması ona tedbir nafakası bağlanmasını engelleyici bir hal değildir. Böylece "hakkaniyet" ilkesine uygun bir nafaka tespit edilebilir (TMK. Md. 4).
Hakim, eşlerin birlikte yaşarken sürdürdükleri hayat seviyesini ayrı yaşamaları halinde de korumaları gerektiğini gözetmelidir.
Somut olayda, tarafların yapılan sosyal ve ekonomik durum araştırmasında; davalının polis memuru olduğu, 2.850 TL maaş aldığı, lojmanda kaldığı, 50.000 TL bedelli 36 vadeli banka kredisi ödediği, son taksidinin 17.01.2017 tarihi olduğu; davacının ev hanımı olduğu, aylık geliri olmadığı, iki çocuğuna baktığı, babasına ait evde kaldığı, müşterek çocukların ise 2012 ve 2014 doğumlu oldukları anlaşılmıştır.
Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına ve özellikle davalının gelirine göre, davacı ve çocuklar için takdir edilen tedbir nafakaları miktarı hak ve nesafete uygun olmayacak şekilde düşüktür. Davalı tarafından banka kredisi çekilmiş olması davacı ve çocukların bakımının kısıtlanacağı anlamına gelmeyeceği açıktır. Tedbir nafakasının miktarının tayin edilmesinde davalının geliri ve tarafların birlikte yaşadıkları sırada davalının alıştırdığı geçim şartlarının dikkate alınması gerekir.
Mahkemece; davacı tarafın geçimi ve bakımı için gerekli, davalının geliri ile orantılı olacak şekilde, TMK"nun 4.maddesindeki hakkaniyet ilkeside dikkate alınarak, davacı eş ve çocuklar yönünden daha uygun nafakaya hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün davacı yararına HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 09.02.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.