3. Hukuk Dairesi 2016/17366 E. , 2017/1184 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar, murisleri ile davalının kardeş olduklarını , davalının annelerinden kalan taşınmazlardaki payını murislerine devrettiğini, bedelini aldığını, murisi ibra ettiğini, devrin sağlanmadığını, sebepsiz zenginleştiğini ileri sürerek 1500 TL nin davalının malvarlığına girdiği 10/05/1969 tarihinden dava tarihine kadar ulaştığı alım gücünün denkleştirici adalet ilkesine göre belirlenerek faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davanın zamanaşımına uğradığını ileri sürerek esastan da reddini istemiştir.
Mahkemece, davacıların alacağının gerek BK nun gerekse TBK nun sebepsiz zenginleşmeye ait hükümlerine göre zamanaşımına uğradığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davaya konu taşınmazlar, harici satışın yapıldığı tarihte tapuya kayıtlı yerlerdir. Tapulu taşınmazların satış ve devirleri T M K nun 706, Borçlar Kanununun 213, Tapu Kanununun 26, Noterlik Kanununun 60/3 ve 89.maddeleri gereğince resmi şekilde yapılmadıkça hukuki sonuç doğurmazlar. Yapılan bu tür satışlar mutlak butlanla batıl (yok hükmünde) sayılmaktadır.
07.06.1939 tarih 1936/31 Esas ve 1939/47 Karar sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararında; “Taşınmazın haricen satışına ve satışı vaadine ilişkin muameleler kanunen geçerli bulunmamış ise de, satıcının bu işte görevli memur önünde ferağın icrasını ve aksi takdirde almış olduğu bedelin geri verileceğini taahhüt etmiş ve alıcıyla aralarında kararlaştırılmış bulunan bedeli bu şartla satıcıya vereceğini üstlenmiş ise bu gibi uyuşmazlıklar Borçlar Kanununun 125. maddesine göre on yıllık zamanaşımına bağlıdır. Zamanaşımı süresinin başlangıcı, ferağdan dönme ve vazgeçme tarihidir” denilmektedir. Şu halde, satıcı geçerli bir sözleşme yapmadığı takdirde aldığı satış bedelini geri vermeye mecburdur. Bu nedenle alıcı, satıcının ferağ vermesini bekler. Ferağ verme yönündeki ümidi kesildiği takdirde, verdiği parayı isteme hakkı doğar. İşte satış parasının geri verilmesi davalarında zamanaşımının başlangıcı bu ümidin kesildiği veya satışın yapılmasının imkan dahilinden çıktığı ya da tapuda devir yapma olanağının ortadan kalktığı tarih olmaktadır.
Taraflar arasında harici de olsa bir sözleşme olduğundan dava, BK.nun 125.maddesine (6098 sayılı BK."nun 146.maddesine) göre 10 yıllık zamanaşımına tabidir. 10 yıllık zamanaşımı süresinin başlangıç tarihi, satış bedeline ilişkin paranın verildiği tarih değil, sözleşme geçersiz olsa da satıcının rıza ve ihtiyariyle taahhüdünü her zaman yerine getirebileceği göz önüne alınarak bunun ifasını beklemek durumunda bulunan alıcı için, ancak davaya konu taşınmazın tapuda ferağ ümidinin ortadan kalktığı veya ifanın imkansız hale geldiği tarihtir.
Somut olayda, davaya konu edilen taşınmazların davacıların murisinin ve davalının anneleri olan ve 1949 yılında vefat eden Müzeyyen Kutlu adına tapuya kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır. Müzeyyen Kutlu"nun veraset belgesine göre de davacılar ve davalı mirasında pay sahibidir . Davacılar sözleşmenin ifa edileceğine dair umutlarından dava tarihi itibari ile vazgeçmişlerdir .
2- Ayrıca davacıların taşınmazlardaki zilyedliği devam ediyor ise, zamanaşımının işlemeye başlaması da mümkün değildir. Zira, zamanaşımının başlayacağı tarih davacıların elinden taşınmazların çıktığı tarihtir. Mahkemece davacıların davaya konu taşınmazlardaki zilyetlik durumlarının araştırılmaması da isabetli bulunmamıştır.
Bu durumda, mahkemece; davalının zamanaşımı def"i reddedilerek, tarafların delilleri toplanarak, varılacak sonuca göre esastan bir karar verilmesi gerekirken; anılan ilkeler gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. ve 2. bentte yazılı nedenler ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davacılar yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13.02.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.