21. Hukuk Dairesi 2015/7021 E. , 2015/10561 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, ölüm aylığının iptaline ilişkin Kurum işleminin iptaliyle, kesilen aylıkların yeniden bağlanmasına, Kuruma borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
K A R A R
Dava; davacının aldığı ölüm aylığını, 5510 sayılı Kanunun 56/2 fıkrası uyarınca iptal eden kurum işleminin iptaline, davacının borçlu olmadığının tespitine ve ödenmeyen aylıkların faizi ile tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davanın, yasal dayanağı 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 56"ncı maddesinin ikinci fıkrasıdır. Fıkrada “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96"ncı madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiştir.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 59/2. maddesinde “Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarının görevleri sırasında tespit ettikleri Kurum alacağını doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemler, yemin hariç her türlü delile dayandırılabilir. Bunlar tarafından düzenlenen tutanaklar aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir.” hükmü yer almaktadır.
Davacının boşanmasının muvazaalı olup olmamasının da ölüm aylığı bağlanmasında ve kesilmesinde bir önemi yoktur. Kanunun ölüm aylığı bağlanması ve kesilmemesi için aradığı şart davacı ile boşandığı fiilen eşinin birlikte yaşamamasıdır. Birlikte yaşama varsa aylık bağlanmaz, bağlanan aylık da birlikte yaşamanın gerçekleştiği tarihten itibaren kesilir ve birlikte yaşamadan itibaren yersiz ödenen aylıklar geri istenir.
Somut olayda; Mahkemece, 13.02.2013 tarih2010/727 E. - 2013/43 K. sayılı Karar ile davanın kabulüne karar verildiği, kararın davalı vekili tarafından süresinde temyizi üzerine Dairemiz tarafından, 26.12.2013 tarih, 2013/9064 E. - 2013/25037 K. sayılı ilam ile; "eksik inceleme ile karar verildiği belirtilerek yapılacak iş gösterilmek suretiyle hükmün bozulduğu, kontrol memurlarının tuttuğu tutanağın dayanağının davacının açıkça husumet iddiasında bulunmadığı davacı ile aynı apartmanda oturan komşusu ... ile apartman görevlisi......’ın beyanları olduğu, ...’nın hem ceza yargılaması hem de iş bu davadaki beyanlarında da, davacı ile eski eşinin boşandığını bilmediğini, evlendiklerinden
beri aynı evde kaldıklarını, eşinin evinin altında işyerinin olduğunu beyan ettiği göz önüne alındığında; davacı ve eski eşinin, boşanma sonrasında da birlikte yaşamaya devam ettikleri sabit olup, 5510 sayılı yasanın 59/2. maddesi gereğince Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları tarafından düzenlenen tutanak içeriğinin de aksi ispat edilemediğinden, davanın reddi gerekirken mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi; usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Buna göre; davacı ile boşandığı eşinin tespit tarihi olan 27.01.2010 tarihinde birlikte yaşadıkların sabit olması karşısında, davacının ölüm aylığını 5510 sayılı Kanunun 56/2 fıkrası uyarınca iptal eden kurum işleminin iptali, davacının borçlu olmadığının tespiti ve ödenmeyen aylıkların faizi ile tahsiline karar verilmesi isabetsiz olmuştur.
Yapılacak iş; Kurum işleminin yerinde olduğunu kabul ederek, davanın reddine karar vermekten ibarettir.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, sair yönler incelenmeksizin 12/05/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.