1. Hukuk Dairesi 2016/9844 E. , 2017/5471 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar bir kısım taraf vekillerince yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 17.10.2017 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat ... geldi, davetiye tebliğine rağmen diğer temyiz eden davalılar ... v.d. vekili Avukat, davalı ..., dahili davacı ... gelmediler, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakan babası ..."ın kız çocuklarından mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak maliki olduğu 1, 2, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 60, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 67 ve 68 parsel sayılı taşınmazlarını tek oğlu olan davalı ... ve onun da erkek çocukları olan diğer davalılara temlik etmek amacıyla, bir kısım taşınmazlarını doğrudan ..., bir kısmını ise emanetçilere satış göstererek temlik ettiğini, daha sonra bu taşınmazların ... oğulları olan davalılar ... ve ... muvazaalı şekilde devredildiğini ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adına tesciline, birleştirilen davasında ise ecrimisile karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, ... adına kayıtlı tüm taşınmazların 3. şahıslardan satın alma yoluyla edinildiğini, miras bırakan ... intikal etmiş taşınmaz bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Davanın reddine ilişkin olarak verilen ilk karar, Dairece; karar düzeltme isteği üzerine; "miras bırakan tarafından emanetçi kullanılmak suretiyle davalılara yapılan temliklerin danışıklı olduğunun sabit olduğu, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği" gerekçesiyle bozulmuş, bozmaya karşı mahkemenin direnme kararı vermesi üzerine Hukuk Genel Kurulunca;"13 ve 14 no"lu parseller dışındaki terekeye dahil taşınmazlar yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği" gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabul, kısmen reddine ilişkin verilen ikinci karar bu kez Dairece; “mirasbırakandan intikal etmeyen ve 3. kişilerden edinilen payların da kabul kapsamına alınmak suretiyle yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı” gerekçesiyle bozulmuş, bozmaya karşı mahkemenin yeniden direnme kararı vermesi üzerine Hukuk Genel Kurulunca; “Daire bozma kararında belirtilen ve muristen gelip gelmediği araştırılmayan taşınmazlar hakkında yazılı şekilde karar verilmesinde isabet bulunmadığı” gerekçesiyle bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiştir.
Bilindiği üzere; Yargıtay"ca verilen bozma kararına uyulması sonunda, mahkeme o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğündedir. Usuli kazanılmış hak olarak tanımlanan bu durum, mahkemeye hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında ki esaslar çerçevesinde işlem yapma zorunluluğu getirir. (09.05.1960 T, 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, HGK 29.05.2002 T, 7- 444/463 E.K sayılı kararı).
Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 04.02.1959 gün ve13/5 sayılı ve 09.05.1960 T, 21/9 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararlarında; usuli kazanılmış hak, mahkemenin veya tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri yararına, diğerinin ise aleyhine doğmuş ve mahkemece uyulması zorunlu bir hak olarak tanımlanmıştır.
Bozma kararına uyulmakla taraflar yararına usuli kazanılmış hak oluşur ve bozma kararında belirtildiği şekilde işlem yapılması bu sebeple zorunludur.
Ne var ki mahkemece, yukarıda içeriği açıklanan Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 25.09.2013 tarihli bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş olmasına rağmen, bozma ilamında açıklandığı şekilde hükme yeterli bir araştırma ve inceleme yapılmadan davanın tümden reddine karar verilmesi isabetsizdir.
Hâl böyle olunca; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 25.09.2013 tarihli bozma ilamında açıklanan ilkeler doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılması, bozma gerekleri yerine getirilerek dava konusu 1, 2, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 15, 16, 17, 18, 19, 44, 45, 46, 47, 48, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 60, 61, 62, 63, 64, 65 ve 66 parsel sayılı taşınmazlarda davalılara ait hisselerin öncesinin kimlere ait olduğu, kimler arasında devir gördüğünün açıklığa kavuşturulması, davalılara ait hisseler içinde öncesi murise ait olup, doğrudan muristen davalılara veya muris ile üçüncü kişiler arasında muvazaalı olduğu kabul edilen devir işlemleri sonrasında üçüncü kişilerden davalılara intikal eden hisseler ile öncesi murise ait olmayıp, davalıların doğrudan üçüncü kişilerden devraldıkları hisselerin ayrıştırılıp üçüncü kişilerden devraldıkları hisselerin iptale tabi olmadığı göz önünde tutularak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken hükmüne uyulan bozma ilamında belirtilen hususlar gözardı edilerek eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
Taraf vekillerinin temyiz itirazları açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulü ile, hükmün(6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 02.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden taraflardan davacı vekili için 1.480.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin diğer temyiz edenlerden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 17.10.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.