Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/8661
Karar No: 2017/5477
Karar Tarihi: 17.10.2017

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2016/8661 Esas 2017/5477 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2016/8661 E.  ,  2017/5477 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece tapu malikleri ..., ..., ..., ..., ..., ... hakkındaki davanın esastan, tapuda malik olmayan davalılar ..., ... ..., ... (...), ... hakkındaki davanın ise husumetten reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 29.12.2015 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalı ... vekili Avukat ..., feri müdahil ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalı ... vekili Avukat, davalı ... vekili Avukat, davalı ..., davalı ..., davalı ..., davalı ..., davalı ..., davalı ..., davalı ... ..., davalı ..., davalı ..., davalı ... gelmediler, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

    -KARAR-

    Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa bedel isteğine ilişkindir.
    Davacı, haklarında “çete” suçlaması ile yargılaması devam eden dava dışı vekilinin okuma yazma bilmemesinden faydalanarak tehdit ve zorlama ile kendisinden geniş yetkili vekaletname aldığını ve kayden maliki olduğu 1454 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki 1, 2, 4, 7 ve 9, 9147 ada 19 parsel sayılı taşınmazdaki 4, 6 ve 8, 1285 ada 4 parsel sayılı taşınmazdaki 15 nolu bağımsız bölümler ile 109 ada 18 parsel sayılı taşınmazı satış suretiyle davalılara temlik ettiğini, satış işlemlerinden haberdar olmadığını, vekaletnamede yasal koşulların bulunmadığını, okuma yazma bilmediğini, tanıklara vekaletnamenin okunmadığını, geçersiz vekaletnameye dayalı yapılan tüm işlemlerin geçersiz olduğunu ileri sürerek, geçersiz vekaletname ile yapılan satış işlemlerinin iptali ile taşınmazların adına tesciline, olmadığı takdirde bedele karar verilmesini istemiştir.
    Davalılar ..., ..., ..., ... ve ...; dava konusu taşınmazları bedeli karşılığında temellük ettiklerini, iyiniyetli olduklarını belirterek davanın reddini savunmuşlar, diğer davalılar davaya cevap vermemişlerdir.
    Fer"i müdahil ...; davaya konu vekaletnamenin 1512 sayılı Noterlik Kanunu"nun 87. Maddesine göre düzenlendiğini belirtmiştir.
    Mahkemece, devir işlemlerinin bir kısmının davacı tarafından bizzat, bir kısmını ise noterden verilen vekaletname ile yapıldığı, noter muamelesinin resmi şekilde yapılan muameleden olduğundan aksinin de aynı nitelikte belge ile ispatlanması gerektiği gerekçesiyle tapu malikleri ..., ..., ..., ..., ..., ... hakkındaki davanın esastan, tapuda malik olmayan davalılar ..., ... ..., ... (...), ... hakkındaki davanın ise husumetten reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacı ...’in ... 11. Noterliğinin 18.08.2006 tarih ve ... yevmiye numaralı düzenleme şeklinde vekaletnamesi ile dava dışı ...’yi vekil tayin ettiği anlaşılmaktadır.
    Getirtilen kayıt ve belgelerden;
    1-)Dava konusu 1454 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki 1, 2, 4, 7 ve 9 nolu bağımsız bölümlerdeki 2/8 payını davacının 15.08.2006 tarihinde bizzat dava dışı kızları ... ve ...’a, 9147 ada 19 parsel sayılı taşınmazdaki 4 nolu bağımsız bölümü 08.02.2007 tarihinde bizzat satış suretiyle davalı ...’ya devrettiği,
    2-)Dava konusu 9147 ada 19 parsel sayılı taşınmazdaki 6 nolu bağımsız bölümün dava dışı vekil ... tarafından 06.10.2006 tarihinde dava dışı ...’a, ... tarafından 30.11.2006 tarihinde dava dışı ....’e, ... tarafından 13.02.2008 tarihinde davalı ...’e, ... tarafından 13.10.2010 tarihinde davalı ... ...’ya, 8 nolu bağımsız bölümün vekil ... tarafından 19.12.2007 tarihinde davalı ... ...’e temlik edildiği,
    3-)1285 ada 4 parsel sayılı taşınmazda bulunan 15 nolu bağımsız bölümdeki 1/2 payın 18.09.2006 tarihinde, mirasbırakan ...’den davacıya intikal eden miras payının ise 19.09.2006 tarihinde vekil ... tarafından dava dışı Hakan Nazikoğlu’na, Hakan tarafından 01.11.2006 tarihinde dava dışı ...’e, ... tarafından 28.12.2006 tarihinde tekrar ...’na, ... tarafından 24.10.2007 tarihinde davalı ... ...’ye, ... tarafından da yargılama sırasında 19.02.2014 tarihinde dava dışı Deniz ...’ye satış suretiyle devredildiği,
    4-)109 ada 18 parselin tamamı mirasbırakan ... adına kayıtlı iken davacıya intikal eden miras payının vekil ... tarafından 19.09.2006 tarihinde davalı ...’e satış suretiyle devredildiği kayden sabittir.
    Hemen belirtilmelidir ki, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 33. maddesi uyarınca olayları bildirmek taraflara, hukuki nitelendirmeyi yapmak ve ona uygun yasal düzenlemeyi tayin ve tespit ederek uygulamak mahkemeye aittir.
    Dava dilekçesi ve iddianın ileri sürülüş biçiminden; davanın vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil, olmadığı takdirde bedel isteğine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere; dava açıldıktan sonrada sınırlayıcı bir neden bulunmadığı takdirde dava konusu malın veya hakkın üçüncü kişilere devredilebilmesi tasarruf serbestisi kuralının bir gereği, hak sahibi veya malik olmanın da doğal bir sonucudur. Usul Hukukumuzda da ayrık durumlar dışında dava konusu mal veya hakkın davanın devamı sırasında devredilebileceği kabul edilmiş, 6100 Sayılı HMK’nun 125. maddesinde dava konusunun taraflarca üçüncü kişiye devir ve temliki halinde yapılacak usulü işlemler düzenlenmiştir. 6100 Sayılı HMK’nun 125/1. maddesi; dava açıldıktan sonra davalı, dava konusunu (müddeabihi) bir başkasına temlik ettiği takdirde; davacı taraf seçim hakkını kullanarak, dilerse temlik eden ile olan davasından vazgeçerek davaya devralan kişiye karşı devam edebileceği, dilerse davasına temlik eden kişi hakkında tazminat davası olarak devam edebileceği hükmünü içermektedir.
    Bu usul kuralının kendiliğinden (re"sen) gözetilmesi gerektiği de açıktır.
    Hemen belirtmek gerekir ki, bizzat davacı tarafından satışa konu edilen dava konusu 1454 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki 1, 2, 4, 7 ve 9, 9147 ada 19 parsel sayılı taşınmazdaki 4 nolu bağımsız bölümler yönünden davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ayrıca dava konusu diğer taşınmazların devrine dayanak vekaletnamenin geçerli olduğu anlaşılmakla davacının bu yönlere ilişkin temyiz itirazı yerinde değildir. Reddine.
    Davacının öteki temyiz itirazlarına gelince;
    Borçlar Kanununun temsil ve vekalet aktini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar.
    6098 s. Türk Borçlar Kanununda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanununun 390.) maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.
    Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.
    Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK"nin 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK"de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK"de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.
    Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
    Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK"nin 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
    Somut olayda; yukarıda açıklanan ilke ve olgulara uygun araştırma ve inceleme yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur.
    Hâl böyle olunca; öncelikle 1285 ada 4 parsel sayılı taşınmazdaki 15 nolu bağımsız bölümünün yargılama sırasında 3. kişiye temliki gözetilerek HMK."nun 125. maddesinin olayda uygulanması, sonucuna göre işlem yapılması, ondan sonra yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda tarafların delillerinin toplanması, vekil tarafından devredilen 6, 8 ve 15 nolu bağımsız bölümler ile 18 parsel sayılı taşınmazla ilgili ilk ele yapılan temliklerin vekalet görevinin kötüye kullanılması suretiyle gerçekleştirildiğinin saptanması halinde sonraki davalı maliklerin iyiniyetli olup olmadıklarının araştırılması, iyiniyetli olduklarının tespiti halinde davacının bedel de istediği gözetilerek sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekirken, noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
    Davacı vekilinin, temyiz itirazları değinilen yönler itibariyle yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 21.12.2015 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 1.350.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenlerden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 17.10.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi