Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :
Mahkemece hükümüne uyulan Dairemizin 10.12.2009 tarih ve 2009/16228 esas-2009/24684 karar sayılı bozma ilamında “mahkemece belediyeden taşınmazlara ait imar planları da getirtilerek hukukçu ve teknik bilirkişilerden oluşturulacak bilirkişi kurulu ile taşınmazların başında ayrı ayrı keşif yapılarak, her bir taşınmazın kamu hizmetinde fiilen kullanılıp kullanılmadığının, bilirkişi kurulundan alınacak raporla tesbit edilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği” ifade edilmiştir. Bozma ilamına uyan mahkemece yapılan keşif sonucunda verilen 10.12.2010 tarihli bilirkişi kurulu raporunda, söz konusu taşınmazlardan 45, 48 ve 52 parseller üzerinde zeytin ağacı bulunduğu, diğer tüm parsellerde maki bitki örtüsü mevcut olduğu, taşınmazların imar planlarının incelenmesinde kent parkı ve rekreasyon alanı olarak planlı oldukları, dosya kapsamından ve mahallinde yapılan keşiften dava konusu taşınmazların kamu yararına kullanıldıklar belirtilmiş olup, mahkemece bu rapor hükme esas alınarak hacze konu taşınmazların fiilen kamu hizmetinde kullanıldıkları gerekçesiyle hacizlerin kaldırılmasına karar verilmiştir.
5393 Sayılı Belediye Kanunu"nun 15/son maddesinde; "Belediyenin kamu hizmetinde fiilen kullanılan malları ile, belediye tarafından tahsil edilen vergi, resim, harç gelirleri haczedilemez" düzenlemesine yer verilmiştir. Bu maddeye göre belediyenin haczedilmezlik şikayetinin kabul edilebilmesi için mahcuzların kamu hizmetinde fiilen kullanılması zorunludur. Asıl olan alacaklının alacağına kavuşmasını sağlamak olduğundan, kural olarak borçluların tüm mallarının haczi mümkündür. Bir malın haczedilememesi için yasal bir düzenlemenin bulunması zorunludur. Haczedilmezlik istisnai bir durum olduğundan, bu yöndeki düzenlemelerin de dar yorumlanması gerekir. Buna göre 5393 Sayılı Belediye Kanunu"nun 15/son maddesinin de dar yorumlanması gerekip, madde de açıkça haczedilmezlik için "fiilen kamu hizmetinde kullanılma" koşulunun kabul edilmesi karşısında, belediyeye ait bir malın haczedilmezliği ancak fiili durumunun tespiti ile belirlenmelidir. İmar planı vb. bir idari işlem ya da kararla taşınmazın kamu hizmetinin yürütülmesini sağlayacak bir amaç için tahsis edilmesi onun fiilen kamu hizmetinde kullanıldığı sonucunu doğurmayacağından, haczin kaldırılması için yeterli olmaz. Bunun için hakim bizzat taşınmazın başında bilirkişi eşliğinde keşif yaparak haczedilen taşınmazın fiili kullanım durumunu belirlemeli ve bu şekilde sonuca gitmelidir.
Haczedilmezlik şikayetine konu olan taşınmazların tapuda borçlu belediye adına arsa vasfıyla kayıtlı oldukları, Urla Belediye Başkanlığı İmar Ve Şehircilik Müdürlüğü"nün 09.12.2010 tarihli yazısına göre taşınmazların 1/1000 ölçekli uygulama imar planında kent parkı ve rekreasyon alanı olarak planlı olduğu görülmektedir.
Somut olayda, mahkemece mahallinde yapılan keşif sonucunda düzenlenen bilirkişi kurulu raporuna göre, şikayete konu taşınmazlardan 45, 48 ve 52 parseller üzerinde zeminde zeytin ağacı bulunduğu, diğer tüm parsellerde maki bitki örtüsü mevcut olduğunun belirlendiği görülmektedir. Taşınmazların 1/1000 ölçekli uygulama imar planında kent parkı ve rekreasyon alanı olarak planlı
olmaları da fiilen kamu hizmetinde kullanıldıklarının kabulünü gerektirmez. Söz konusu taşınmazların fiilen kamu hizmetinde kullanılmadığı keşfen de anlaşılmasına göre mahkemece şikayetin reddi yerine kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 21.06.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.