22. Hukuk Dairesi 2018/8060 E. , 2018/15357 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... 8. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : İŞE İADE
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... 3. İŞ MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, müvekkilinin 20/09/2006 tarihinde davalı işyerinde güvenlik görevlisi olarak çalışmaya başladığını, 28/11/2016 tarihinde şirket bünyesindeki bütün güvenlik personellerinin bulunduğu toplantıda güvenlik personellerinin hepsine çıkış verileceğinin söylendiğini, genel itibari ile 01/12/2016 tarihinde iş akitlerinin feshedileceğinin beyan edildiğini, davalı işverenini 04/12/2016 tarihinde müvekkilinin iş akdini feshettiğni, müvekkilinin işe geldiğinde ise giriş kısmından dahi içeriye alınmadığını, müvekkilinin iş akdinin hiçbir gerekçe gösterilmeden savunmasının dahi alınmadan feshedildiğini beyan ederek iş akdi haksız olarak sonlandırılan müvekkilinin işe iadesine, boşta geçen süreye ilişkin ücret alacağının ve diğer haklarının faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yasal süresi içinde işe başlatılmaması halinde en az 4 aylık ücreti tutarında işe başlatmama tazminatının faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davacinin iş akdinin iş kanunun madde 18 kapsamında işletmesel karar doğrultusunda geçerli nedenle feshedildiğini, müvekkili şirketle ilgili bir terör örgütü soruşturması bulunması sebebiyle şirket bünyesinde yürütülmekte olan güvenlik hizmetlerinin daha kurumsal, profesyonel ve uzman bir şekilde yürütülmesi amacıyla güvenlik hizmetinin özel güvenlik şirketi tarafından yürütülmesine karar verlidğini, işletmesel karar doğrultusunda iş yerinde yeni çalışma yöntemlerinin uygulanmaya başladığını, işletmesel karar gereğince güvenlik hizmetlerinin daha etkin profesyonel ve verimli olması gerekçesiyle sosyal hizmetler birimine bağlı olarak çalışan davacının iş akdinin görev pozisyonuna ihtiyaç olmaması, istihdam fazlalığı meydana gelmesi ve işletme bütününde işinin güvenlik personeli olması, güvenlik ekseninde uygun ve boş bir kadro bulunmaması nedeniyle geçerli nedenle feshedildiğini beyan ederek haksız ve yersiz olarak açılan davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır.
Mahkeme Kararının Özeti:
İlk Derece Mahkemesi tarafından, davacının davalı işyerinde 20/09/2006 tarihinden 04/12/2016 tarihine kadar güvenlik görevlisi olarak çalıştığı, 674 sayılı olağanüstü KHK sonucunda davalı şirketin yönetimi ile görevli kayyum atandığı, kayyumluk görevinin Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu"na devredildiği, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından yönetim kurulu oluşturulduğu, alınan işletmesel karar uyarınca güvenlik hizmetinin dışarıdan alınmaya başlandığı, güvenlik görevlisi olarak çalışan işçilerin iş sözleşmelerinin ise bu sebeple feshedildiği, davacının iş akdinin de bu kapsamda feshedildiği, davacının özellikleri itibariyle çalıştırılabileceği boş bir kadro bulunmadığı, kaldı ki; davalı işverence kendilerine fabrika içerisinde işçi olarak çalışmaları yönünde yapılan teklifin kendilerince kabul edilmediği, yine ihale yapılan şirkette güvenlik görevlisi olarak çalışabilecekleri yönünde yapılan teklifin de davacı tarafından kabul görmediği ve feshe son çare olarak başvurulduğu anlaşılmakla davalı iş verenin iş akdinin feshinin haklı nedene dayandığı sonucuna varılmakla davanın reddine karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu:
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:
Bölge Adliye Mahkemesince, davacının 20.09.2006-04.12.2016 tarihleri arasında davalıya ait işyerinde Güvenlik Görevlisi olarak çalıştığı, iş sözleşmesinin 674 sayılı KHK uyarınca davalı şirket yönetimine kayyum atanması, kayyumluk görevinin TMSF"na devredildiği, TMSF tarafından yönetim kurulu oluşturulduğu, alınan işletmesel karar uyarınca güvenlik hizmetinin dışarıdan alınmaya başlandığı, güvenlik görevlisi olarak çalışan davacının iş sözleşmesinin teklif edilen görevi de kabul etmemesi üzerine İş Kanununun 18. Maddesi uyarınca feshedildiği, davacının iş sözleşmesinin feshine gerekçe olarak gösterilen hususlarla ilgili olarak Yönetim Kurulunun 11.11.2016 tarihli kararı ile güvenlik şirketlerinden hizmet satın almak suretiyle bu hizmetlerin yürütülmesine karar verildiği ve davacının iş sözleşmesinin de bu kapsamda geçerli nedenle feshedildiği anlaşılmış, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, vakıa mahkemesi hakiminin objektif, dosyadaki verilerle çelişmeyen tespitlerine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve resen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu; ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varılarak, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu:
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık iş sözleşmesinin feshinin geçerli sebebe dayanıp dayanmadığı konusu olup kanuni dayanak 4857 sayılı İş Kanunu’nun 18. ve devamı maddeleridir.
4857 sayılı Kanun’un 18. maddesine göre otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır.
İşletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan sebepler; sürüm ve satış imkanlarının azalması, talep ve sipariş azalması, enerji sıkıntısı, ülkede yaşanan ekonomik kriz, piyasada genel durgunluk, dış pazar kaybı, hammadde sıkıntısı gibi işin sürdürülmesini imkansız hale getiren işyeri dışından kaynaklanan sebeplerle yeni çalışma yöntemlerinin uygulanması, işyerinin daraltılması, yeni teknolojinin uygulanması, işyerinin bazı bölümlerinin kapatılması ve bazı iş türlerinin kaldırılması gibi işyeri içi sebeplerdir.
İşletmenin, işyerinin ve işin gereklerinden kaynaklanan sebeplerle sözleşmeyi feshetmek isteyen işverenin fesihten önce fazla çalışmaları kaldırmak, işçinin rızası ile çalışma süresini kısaltmak ve bunun için mümkün olduğu ölçüde esnek çalışma şekillerini geliştirmek, işi zamana yaymak, işçileri başka işlerde çalıştırmak, işçiyi yeniden eğiterek sorunu aşmak gibi varsa fesihten kaçınma imkanlarını kullanması, kısaca feshe son çare olarak bakması gerekir.
4857 sayılı Kanun’un 20. maddesinin ikinci fıkrasına göre feshin geçerli sebebe dayandığını ispat yükümlülüğü işverene aittir. İşçi, feshin başka bir sebebe dayandığını iddia ettiği takdirde, bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşveren ispat yükünü yerine getirirken, öncelikle feshin biçimsel şartlarına uyduğunu, daha sonra, içerik yönünden fesih sebeplerinin geçerli (veya haklı) olduğunu ispatlayacaktır. Feshin işletme, işyeri ve işin gerekleri sebepleri ile yapıldığı ileri sürüldüğünde, öncelikle bu konuda işverenin işletmesel kararı aranmalı, bağlı işveren kararında iş görme ediminde ifayı engelleyen, bir başka anlatımla istihdamı engelleyen durum araştırılmalı, işletmesel karar ile istihdam fazlalığının meydana gelip gelmediği, işverenin bu kararı tutarlı şekilde uygulayıp uygulamadığı (tutarlılık denetimi), işverenin fesihte keyfi davranıp davranmadığı (keyfilik denetimi) ve işletmesel karar sonucu feshin kaçınılmaz olup olmadığı (ölçülülük denetimi-feshin son çare olması ilkesi) açıklığa kavuşturulmalıdır.
Somut olayda, davacının 20.09.2006 – 04.12.2016 tarihleri arasında davalı işyerinde güvenlik görevlisi olarak çalıştığı, davalı işverenlikçe “... ..şirketimize fetö soruşturması nedeniyle ... 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yönetim yetkilerini kullanmak üzere kayyum atanmıştır. İlgili olağanüstü KHK gereğince kayyumluk yetkileri TMSF"ye verilmiştir. Bu çerçevede hali hazırda şirketimiz ile alakalı bir terör örgütü soruşturması bulunması nedeniyle güvenlik hizmetlerinin daha profosyonel ve uzman bir şekilde yürütülmesi hasıl olmuştur. Bu sebeple güvenlik hizmetlerinin özel güvenlik şirketi tarafından yürütülmesine karar verilmiştir. Bu karar gereğince sosyal hizmetler birimine bağlı olarak çalışan güvenlik çalışanlarının bütününde işleri güvenlik personeli olduğu için güvenlik ekseninde boş ve uygun bir kadro bulunmaması nedeniyle güvenlik çalışanlarının iş akitlerinin geçerli nedenle feshedilmesine karar verilmiştir....” gerekçesi ile feshedildiği anlaşılmaktadır. Ancak, Mahkemece fesih gerekçesinde belirtildiği gibi güvenlik hizmetlerinin ihale ile özel güvenlik şirketi eliyle yürütülüp yürütülmediğine dair bir araştırma yapılmamıştır.
Mahkemece gerekli araştırma yapılarak, fesih bildirimi çerçevesinde davalı şirket tarafından alınan işletmesel kararın tutarlı şekilde uygulanıp uygulanmadığı ve feshin son çare olması ilkesinin gözetilip gözetilmediği, bu bağlamda fesihten sonra işyerine davacı ile aynı nitelikte işçi alınıp alınmadığının belirlenmesi, özellikle fesih tarihinde davacıya başka bir görevlendirmenin yapılabilir olup olmadığı ve aynı tarihte davacının görevlendirilebileceği boş kadronun bulunup bulunmadığı yönlerinden uzman bilirkişi raporu alınması ve sonucuna göre tüm dosya içeriği ile birlikte değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekir.
SONUÇ: Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgililere iadesine, 20/06/2018 gününde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.