21. Hukuk Dairesi 2014/20808 E. , 2015/10604 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacılar murisinin, iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; bozmaya uyarak ilamda yazılı nedenlerle, 382.107,15TL maddi ve manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi davalılardan .... Vekilince duruşmasız, ..... vekilince de duruşmalı olarak istenilmesi üzerine, dosya incelenerek, işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 12/05/2015 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalılardan ..... vekili Avukat ...., .... vekili Avukat ... ile karşı taraf vekili Avukat ... geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan Avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı gün Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü ve aşağıda karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2- Dava 20.04.2011 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu ölen sigortalının hak sahiplerinin maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece Dairemizin maddi tazminatın hak sahiplerine bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değerinin rücu edilebilir bölümünün indirilmesi yoluyla maddi tazminatın belirlenmesi gerektiğine ilişkin bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda maddi tazminatın ve bozma öncesi gibi manevi tazminatın kısmen kabulüne karar verilmiş ve bu karar süresinde davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece uyulmasına karar verilen bozma sonrası yapılan yargılamada, yeni verilere göre hak sahiplerinin zararları hesaplatılarak, hesaplanan bu zarardan Kurumca hak sahiplerinin her birine bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değerinin indirilmesi suretiyle maddi tazminatın belirlenmesi yoluna gidilmiş olup, yapılan bu uygulama ile davalı yararına oluşan usuli kazanılmış hakkın ihlal edildiği görülmektedir.
Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına Mahkemece uyulmasına karar verildiğinde, Mahkeme için uyulan kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince de, sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde ikinci bir bozma kararı verilememektedir. (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E. 2006/521 sayılı kararı)
Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK).
Kazanılmış haklar Hukuk Devleti kavramının temelini oluşturan en önemli unsurlardandır. Kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açan yorumlar Anayasanın 2.maddesinde açıklanan “Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir” hükmüne aykırılık oluşturacağı gibi toplumsal kararlılığı, hukuksal güvenceyi ortadan kaldırır, belirsizlik ortamına neden olur ve kabul edilemez.
Somut olayda, davalıların temyiz talepleri üzerine Dairemizce verilen kararda, Kurumca bağlanan gelirlerin indirimi dışında maddi tazminatın belirlenemsine ilişkin olarak bozma nedeni yoktur. Diğer bir deyişle maddi tazminatın belirlenmesine esas alınan diğer doneler bozma dışında kalmıştır. Kaldı ki davacı vekili dahi 12.12.2013 tarihli dilekçe ile bozma öncesi hesap raporu ile hak sahiplerinin her biri bakımından hesaplanan zarardan ilk ilk peşin sermaye değerinin indirilmesi yoluyla davacıların her biri bakımından hüküm altına alınmasını istediği maddi tazminat talebini belirtmiş olup, bu beyanın davacıları bağlayacağı ortadadır. Hal böyle olunca ilk peşin sermaye değerinin rücu edilebilir bölümünün bozmadan önce alınan hesap raporunda hesaplanan zarardan indirilerek sonucuna göre ve taleple bağlı biçimde bir karar verilmek gerekirken, yeni verilere göre hesaplanan zarardan ilk peşin sermaye değerinin indirimi suretiyle maddi tazminata karar verilmesi davalılar yararına oluşan usuli kazanılmış hakkın ihlali niteliğinde olup bozma nedenidir.
Yapılacak iş 21.02.2013 tarihli hesap bilirkişi raporu ile hesaplanan zarardan, şimdiki gibi ilk peşin sermaye değeri indirilmek, sonucuna göre ve taleple bağlı biçimde maddi tazminat istemi hakkında bir karar verilmekten ibarettir.
Mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuksal olgular ve özellikle davalı yararına oluşan usuli kazanılmış hak dikkate alınmadan yazılı şekilde hüküm kurması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, davalılar yararına takdir edilen 1.100.00TL. duruşma Avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalılara iadesine, 12.05.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.