
Esas No: 2016/5173
Karar No: 2017/356
Karar Tarihi: 26.01.2017
Hükümlü veya tutuklunun kaçması suçu - Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2016/5173 Esas 2017/356 Karar Sayılı İlamı
16. Ceza Dairesi 2016/5173 E. , 2017/356 K.
"İçtihat Metni"
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 07.06.2016 tarih ve 2016/227690 sayılı tebliğnamesi ve ekindeki Adalet Bakanlığının 17.05.2016 tarihli Kanun Yararına Bozma konulu yazılarında; Hükümlü veya tutuklunun kaçması suçundan şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda Çanakkale Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 05.01.2016 tarihli ve 2015/11394 soruşturma, 2016/2 esas, 2016/2 sayılı iddianamenin şüphelinin savunmasının alınmadığı ve infaz hakimliği kararının beklenmediği gerekçesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 170 ve 174. maddesi gereğince iadesine dair Çanakkale 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 21.01.2016 tarihli ve 2016/6 sayılı kararına yönelik itirazın reddine ilişkin Çanakkale 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 08.02.2016 tarihli ve 2016/134 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Çanakkale 4. Asliye Ceza Mahkemesince, şüphelinin savunmasının alınmadığı ve infaz hakimliğinin kararının kesinleşmesi beklenilmeden kamu davası açıldığından bahisle iddianamenin iadesine karar verilmiş ise de, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 170/3. maddesinde iddianamede nelerin gösterileceği, aynı Kanunun 174/1. maddesinde iddianamenin hangi hallerde iadesine karar verileceğinin belirtildiği, aynı Kanunun 170/2. maddesinde yer alan “Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler.” hükmü uyarınca Cumhuriyet savcısının dava açmasının zorunlu olduğu ve suçun hukuki nitelendirilmesinin de Cumhuriyet savcısına ait olduğu, bu durumda mahkemece, iddianamede gösterilen olaylarla ilgili olarak ibraz edilen deliller ve yargılama sırasında ibraz edilebilecek deliller birlikte değerlendirilerek yargılama sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği, somut olayda şüpheli hakkında kapalı ceza infaz kurumuna gönderilmesi kararı verilmesini müteakip 5275 sayılı Kanun"un 105/A-8 maddesi gereğince 2 gün içerisinde en yakın Cumhuriyet Başsavcılığına teslim olmadığından bahisle soruşturma yapıldığı, bu kapsamda hakkında Çanakkale İlamat ve İnfaz Bürosunca 16.12.2015 tarihinde yakalama kararı çıkartıldığı, halen firarda olduğu, iddianamenin iadesi sebepleri arasında sanığın savunmasının alınmamış olmasının sayılmadığı, keza iadeye konu edilen Çanakkale İnfaz Hakimliğinin 09.12.2015 tarihli ve 2015/1433 esas, 2015/1429 sayılı kapalı ceza infaz kurumuna gönderme kararının Çanakkale 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 08.02.2016 tarihli ve 2016/134 değişik iş sayılı kararı ile ret edilerek kesinleştiği cihetle, itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden CMK"nın 309 maddesi uyarınca Kanun Yararına Bozulması talep olunmuştur.
I-OLAY:
Çanakkale Açık Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü olarak bulunmakta olan şüpheli ..."un Çanakkale İnfaz Hakimliğinin 2015/983 karar sayılı 21.08.2015 tarihli ilamı ile koşullu salıverilme tarihine kadar denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak salıverilmesine karar verildiği, bu karar doğrultusunda hükümlünün tahliye edildiği, denetimli serbestlik tedbirine başlanılan şüpheli ..."un 14.09.2015 tarihli bireysel rehberlik yükümlülüğüne gitmeyerek denetimli serbestlik tedbirini 1. kez ihlal ettiği, ihlal üzerine şüphelinin ihtar edildiği, şüphelinin buna rağmen Kasım ayı vaka sorumlusu ile yapması gereken görüşmesine gitmeyerek 2. kez ihlalde bulunduğu, Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün ihbarı üzerine Çanakkale İnfaz Hakimliğinin 2015/1433 esas sayılı 09.12.2015 tarihli kararı ile şüpheli ..."un Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna gönderilmesine karar verildiği, bu kararın hükümlüye 11.12.2015 tarihinde tebliğ edildiği, şüphelinin 2 gün içinde en yakın Cumhuriyet Başsavcılığına teslim olmaması üzerine hakkında Çanakkale Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma sonucunda hakkında hükümlü ve tutuklunun kaçması (TCK"nın 292/1. maddesi) suçundan 05.01.2016 tarih 2015/11394 Sor. 2016/2 esas sayılı hakkında iddianame düzenlendiği, Çanakkale 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 21.01.2016 tarih ve 2016/6 iddianame değerlendirme no ile "Şüphelinin savunması alınmadan ve infaz hakimliği kararına itiraz süreci araştırılmadan dava açıldığı görülmekle CMK"nın 170 ve 174 maddeleri gereğince iddianamenin iadesine karar verildiği, bu karara Cumhuriyet savcısı tarafından yapılan itirazın Çanakkale 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 08.02.2016 tarih ve 2016/134 D. İş"le reddedilerek kararın kesinleştiği anlaşılmıştır.
II-KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNE İLİŞKİN UYUŞMAZLIĞIN KAPSAMI:
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 170/3. maddesinde iddianamede hangi hususların gösterileceği, aynı Kanunun 174/1. maddesinde ise iddianamenin hangi hallerde iadesine karar verileceğinin belirtildiği, bu kapsamda şüphelinin ifadesinin alınmaması nedeniyle iddianamenin iadesine karar verilip verilemeyeceği hususuna ilişkindir.
III-HUKUKSAL DEĞERLENDİRME:
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun “Kamu davasını açma görevi” başlıklı 170. maddesinde;
Madde 170 - (1) Kamu davasını açma görevi, Cumhuriyet savcısı tarafından yerine getirilir.
(2) Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler.
(3) Görevli ve yetkili mahkemeye hitaben düzenlenen iddianamede;
a) Şüphelinin kimliği,
b) Müdafii,
c) Maktul, mağdur veya suçtan zarar görenin kimliği,
d) Mağdurun veya suçtan zarar görenin vekili veya kanunî temsilcisi,
e) Açıklanmasında sakınca bulunmaması halinde ihbarda bulunan kişinin kimliği,
f) Şikâyette bulunan kişinin kimliği,
g) Şikâyetin yapıldığı tarih,
h) Yüklenen suç ve uygulanması gereken kanun Maddeleri,
i) Yüklenen suçun işlendiği yer, tarih ve zaman dilimi,
j) Suçun delilleri,
k) Şüphelinin tutuklu olup olmadığı; tutuklanmış ise, gözaltına alma ve tutuklama tarihleri ile bunların süreleri,
Gösterilir.
(4) İddianamede, yüklenen suçu oluşturan olaylar, mevcut delillerle ilişkilendirilerek açıklanır.
(5) İddianamenin sonuç kısmında, şüphelinin sadece aleyhine olan hususlar değil, lehine olan hususlar da ileri sürülür.
(6) İddianamenin sonuç kısmında, işlenen suç dolayısıyla ilgili kanunda öngörülen ceza ve güvenlik tedbirlerinden hangilerine hükmedilmesinin istendiği; suçun tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, ilgili tüzel kişi hakkında uygulanabilecek olan güvenlik tedbiri açıkça belirtilir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun “İddianamenin iadesi” başlıklı 174. maddesinde;
"Mahkeme tarafından, iddianamenin ve soruşturma evrakının verildiği tarihten itibaren on beş gün içinde soruşturma evresine ilişkin bütün belgeler incelendikten sonra, eksik veya hatalı noktalar belirtilmek suretiyle;
a) 170"nci maddeye aykırı olarak düzenlenen,
b) Suçun sübûtuna etki edeceği mutlak sayılan mevcut bir delil toplanmadan düzenlenen,
c) Önödemeye veya uzlaşmaya tâbi olduğu soruşturma dosyasından açıkça anlaşılan işlerde önödeme veya uzlaşma usulü uygulanmaksızın düzenlenen,
İddianamenin Cumhuriyet Başsavcılığına iadesine karar verilir.
(2) Suçun hukukî nitelendirilmesi sebebiyle iddianame iade edilemez.
(3) En geç birinci fıkrada belirtilen süre sonunda iade edilmeyen iddianame kabul edilmiş sayılır.
(5) İade kararına karşı Cumhuriyet savcısı itiraz edebilir.” hükümleri yer almaktadır.
Çanakkale 1. Asliye Ceza Mahkemesince CMK’nın 174. maddesi uyarınca verilen iddianamenin iadesi kararının gerekçesi, savunması alınmayan şüpheli hakkında eksik soruşturma yapılmasına ilişkindir. Cumhuriyet Başsavcılığınca bu karara itiraz edilmesi üzerine, itirazı inceleyen Çanakkale 1. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından aynı gerekçelerle itirazın reddine karar verildiği görülmektedir.
5271 sayılı CMK"da düzenlenen iddianamenin iadesi kurumu, uzun süren yargılama süreçlerinin önüne geçilebilmesi ve davaların “tek oturum” da bitirilebilmesini temin amacıyla getirilen düzenlemelerden biridir. Bunun gerçekleştirilebilmesi için de soruşturma safhasında tüm delillerin toplanmış olması gerekmektedir.
5271 sayılı CMK’nın 2/e maddesinde “kanuna göre yetkili merciilerce suç şüphesinin öğrenilmesinden iddianamenin kabulüne kadar geçen evre” olarak tanımlanan soruşturma safhasında asıl görevli ve yetkili makam Cumhuriyet savcısıdır.
Soruşturma evresinin asıl yetkilisi olan Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez ceza yargılamasının temel amacı olan maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için soruşturmaya başlayacaktır.
Soruşturma safhasında ceza muhakemesinin amacı olan maddi gerçeğe ulaşılabilmesi için tüm süjelerin sürece dahil edilmesi gerekmektedir. Her sanığın derdini anlatabilmesini, ne istediğini söyleyebilmesini, hiç veya gereği gibi dinlenilmeden mahkûm edilememesini, öne sürülen iddiaları ve aleyhine olan delilleri çürütebilmesini ve bu sayede muhakemenin gidişine etki edebilmesini ifade eden ilkeye “meram anlatma ilkesi” denmektedir. Çağdaş Ceza Muhakemesi Hukukunda sanık, hiç bir hakkı olmayan bir soruşturma konusu, objesi değil, belli hakları ve yükümlülükleri bulunan ve muhakemenin gidişine etki edebilen bir muhakeme süjesidir.
CMK’nın 170/5. fıkrasında “İddianamenin sonuç kısmında, şüphelinin sadece aleyhine olan hususlar değil, lehine olan hususlar da ileri sürülür.” hükmüne yer verilmiştir. Emredici nitelikte bulunan bu kuralın yerine getirilmesi çoğu zaman şüphelinin savunmasının alınmasıyla işlerlik kazanacaktır.
Öte yandan Anayasamızın 90/4. maddesi uyarınca iç hukukumuzun bir parçası olan, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve bu sözleşmenin yorumunu yapan bağlayıcı nitelikteki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin adil yargılanma hakkına ilişkin kararları uyarınca da etkili, yeterli ve adil bir soruşturmanın yürütülebilmesi için, şüphelinin suçlamalardan haberdar edilip, savunma hakkının tanınması hususları temel prensipler olduğu ancak şüphelinin firarda olması, hakkında yakalama kararı bulunduğu ve makul süre aranıp bulunamadığı hususları birlikte değerlendirildiğinde; kaçak ve gaiplik halleri ve benzeri istisnai durumlarda şüpheli yada sanığın ifadesi alınmadan da dava açılabileceği kabul edilmelidir. Zira;
Yargıtay içtihatlarında belirtildiği üzere, şüphelinin savunmasının alınmasını zorunlu kılan açık bir hükme CMK’nın 170 ve 174. maddelerinde yer verilmemiştir.
Yargıtay 6. Ceza Dairesi 20.01.2009 tarih ve 2008/1819 E. 2009/189 karar sayılı ilamında 5271 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanununun 170 maddesinde "İddianamede bulunan hususların neler olacağının gösterildiği, aynı Kanunun 174/1. maddesinde ise iddianamenin hangi hallerde iadesine karar verileceğinin belirtildiği, 5271 sayılı Kanunun 170/2 maddesinde yer alan "Soruşturma evresi sonucunda toplanan deliller suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa Cumhuriyet savcısı bir iddianame düzenler " hükmü uyarınca Cumhuriyet savcısının kamu davası açmasının zorunlu olduğu ve suçun hukuki nitelendirilmesinin de Cumhuriyet savcısına ait olduğu açıkça belirtilmiştir.
Yine Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 15.11.2008 tarih ve 2008/11263 esas, 2008/1999 karar sayılı ilamında "...iddianame iade nedenleri yönünde yasa koyucu sayma yöntemini benimseyerek iade işlemlerini sınırlandırma iradesini açıkça ortaya koyduğu iade nedenleri arasında sayılmayan sebeplerden dolayı iddianame iade edilemez." Bu nedenle mahkeme kararının 5271 sayılı Yasanın 170 ve 174/1-b maddesine aykırılık nedeniyle bozulmasına karar verildiği tespit edilmiştir.
Yargıtay yerleşik kararlarında "Şüphelinin ifadesinin alınmaması iddianamenin iadesine neden olmaz" (Yargıtay 1.C.D. 14.04.2010, 1899/2382, 04.02.2008, 1493/597, 09.02.2007, 985/287 ... Yargıtay 3.C.D. 27.06.2007, 2007/8659-5291, 31.01.2007, 2007/602-619, Yargıtay 4.C.D. 14.10.2009, 20701/1639, 12.11.2008, 13853/20316.......) Yargıtay belirtilen kararlarında istikrarlı uygulamalarına devam etmiştir.
İncelenen dosya kapsamına göre;
Sanık ... hakkında Çanakkale Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma sonucunda; Hükümlü ve Tutuklunun Kaçması (TCK"nın 292/1. maddesi) suçundan 05.01.2016 tarih 2015/11394 Sor. 2016/2 esas sayılı hakkında iddianame düzenlendiği, Çanakkale 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 21.01.2016 tarih ve 2016/6 iddianame değerlendirme no ile "Şüphelinin savunması alınmadan ve infaz hakimliği kararına itiraz süreci araştırılmadan dava açıldığı iddiasıyla iddianamenin iadesine karar verilmesine ilişkin karara Cumhuriyet savcısı tarafından yapılan itirazın Çanakkale 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 08.02.2016 tarih ve 2016/134 D. İş kararıyla itirazın reddedilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Zira CMK 174. maddesinde; "...iddianame iade nedenleri yönünde yasa koyucu sayma yöntemini benimseyerek iade işlemlerini sınırlandırma iradesini açıkça ortaya koyduğu iade nedenleri arasında sayılmayan sebeplerden dolayı iddianame iade edilemez." Yargıtay"ın yerleşik kararlarında "Şüphelinin ifadesinin alınmaması iddianamenin iadesine neden olmaz" yönündeki düşüncesi ve infaz hakimliği kararına itiraz süreci tamamlandığı göz önüne alındığında Çanakkale 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 08.02.2016 tarih ve 2016/134 D. İş kararı ile itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesinde hukuka uygunluk görülmemiş ve anılan kararın Kanun Yararına Bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
IV-SONUÇ VE KARAR:
Kanun yararına bozma talebine dayanılarak düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği, incelenen dosya kapsamına göre yerinde görüldüğünden, Çanakkale 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 08.02.2016 tarih ve 2016/134 D. İş kararının Ceza Muhakemesi Kanunun 309/3 maddesi uyarınca BOZULMASINA, diğer işlemlerin yapılabilmesi için dosyanın CMK 309/4-a maddesi gereğince dosyanın mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 26.01.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.