3. Hukuk Dairesi 2016/5585 E. , 2017/1513 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar, 16.05.2010 günü havanın yağışlı ve fırtınalı olduğunu, davacıların ahır, samanlık, kuruluk olarak kullandıkları binada elektrik tellerinden yangın çıktığını ve yangında davacıların aynı çatı altında bulunan iki ayrı bağımsız bölüm olarak kullanılan samanlığın iki katının kullanılamaz şekilde yandığını, ayrıca binada bulunan değişik eşyaların yandığını, bu eşyaların listesinin mahkemece yapılan tespit ile belirlendiğini, yangının çıkış sebebinin ana şebekedeki kabloların rüzgarın etkisiyle birbirine değmesi sonucu çıkan kıvılcımların sıçramasından kaynaklandığını, bu nedenle 33.880,00 TL tazminatın davacı ..."na, 6.127,00 TL tazminatın davacı ..."na olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsilini talep etmişlerdir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; yangının çıkış nedeninin ...hatlarından kaynaklanmadığını, davalı kuruma atfedilebilecek kusur olmadığını, yangının davacının kendi kusurundan veya samanlığın iç tesisatından kaynaklanmış olabileceğini, davacıların kendi kusuruna dayanarak haksız menfaat elde etmesinin hukuken mümkün olmadığını, ayrıca talep edilen tazminatın fahiş olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece 14.03.2013 tarih ve 2010/435 E. 2013/1366 K. sayılı ilam ile davacı ... yönünden davanın kısmen kabulüne, davacı ... yönünden ise davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı vekili tarafından temyizi üzerine, Dairemizin 03.04.2014 tarih ve 2013/20525 E. 2014/5405 K. sayılı ilamı ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonrasında mahkemece; davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, TBK 69. maddesine (818 sayılı BK.nun 58. maddesi) dayanan bina ve yapı eseri malikinin sorumluluğuna dayalı tazminat isteminden ibarettir. Enerji nakil hatları da maddede belirtilen yapı eseri kapsamında olduğundan enerji nakil hattının sahibi bu tesisin korunmasından, bu bağlamda bakım eksikliğinden doğan zarardan kusursuz olarak sorumludur.
Ancak, TBK. m.69"de öngörülen sorumluluğun söz konusu olması için, yapı eserinin yapım bozukluğu veya bakım eksikliğinden kaynaklanan bir zararın doğması gerekir. Eş söyleyiş ile meydana gelen zarar ile yapı eserinin bozukluğu veya bakım eksikliği şekildeki eylem arasında illiyet bağı olması gerekir. Yapı eseri sahibi ancak, davacının kusuru, üçüncü kişinin kusuru ve mücbir sebebin varlığı ile bu illiyet bağının kesildiğini ispatlaması halinde sorumluluktan kurtulabilecektir.
Davalı şirketin bakım ve gözetim sorumluluğu altında bulunan enerji nakil kaynaklandığı iddia olunan yangında, davalı kurumun sorumluluğu Dairemizce tehlike sorumluluğu olarak kabul ediliyor olmakla birlikte, tazminat yükümlülüğü için yukarıda açıklandığı şekilde yangının çıkış sebebinin, somut olay açısından kesin bir şekilde belirlenmesi, meydana gelen zarar ile yapı eserinin bozukluğu veya bakım eksikliği şekildeki eylem arasında illiyet bağının ispat edilmesi gerekir.
HMK"nın 266 ve devamı maddeleri uyarınca, çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde hakim, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Bilirkişi raporunu hazırlarken, raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu Yargıtay denetimine elverişli olacak şekilde bilgi ve belgelere dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak, bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hükme dayanak yapılabilir.
Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim raporu serbestçe takdir eder.
HMK’nın 281.maddesinde; tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkemece, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için mahkemenin, gerekli görürse yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabileceği açıklanmıştır.
Bu bağlamda hâkim, bilirkişi raporunu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasında çelişki varsa, çelişki giderilmeden karar verilemez.
Somut olayda, dava konusu olay nedeniyle düzenlenen yangın raporunda yangının çıkış nedeni olarak elektrik kontağı gösterilmiş, rüzgardan dolayı ana şebekedeki kabloların birbirine değmesi ile çıkan kıvılcımların sıçramasından dolayı yangın çıktığı belirtilmiş, mahkemece bozma ilamı öncesinde hükme esas alınan 20.03.2012 tarihli bilirkişi heyeti raporunda, ""...oluşan elektrik arızasının sebebi olarak elektrik kurumunca tellerin yenilenmemesi, hatların çoğunda ek yapılmış olması, yenileriyle değiştirilmesi ve rüzgardan dolayı nötr hattının kopmasına neden olmasıdır. Bu kopan hattın diğer hatlara çarpması neticesinde çıkan kıvımcımlar samanlığa ulaşmış ve yangına neden olmuştur."" kanaatinde olduklarını belirtilmişlerdir.
Bozma ilamı sonrasında 10.10.2014 tarihinde yapılan keşif sonrasında bilirkişi heyetinden alınan 24.10.2014 ve 08.12.2014 tarihli rapor ve ek raporda; ""...Samanlığın yanmasının elektrik tellerinin kuvvetli rüzgarda birbirlerine vurarak çıkan kıvılcımların yerdeki otları tutuşturduğu ve buradan samanlığı tutuşturduğu kuvvetle muhtemeldir. Bu durumda, ... elektrik tesislerini kuvvetli akım yönetmeliğine göre gerekli emniyet mesafeleri sağlanarak yapması nedeniyle kusurlu değil ancak olaydan sorumludur. Samanlık sahipleri ise olaydan sorumlu değil ancak yola sıfır tesis yapmalarından dolayı kusurludur."" kanaatinde olduklarını belirtmişlerdir.
Sözkonusu raporlara yapılan itirazlar üzerine mahkemece bu kez 10.04.2015 tarihinde farklı bir bilirkişi heyeti ile yapılan keşif sonrasında sunulan 09.10.2015 tarihli bilirkişi raporunda; ""...Yangına sebep olduğu belirtilen elektrik kablolarının binada çıkan yangın sonucu mu yandığı, yoksa kısa devre oluşturarak mı yangına sebep olduğu keşif bulgularından tespit edilemeyeceği, dosyada elektrik iletkenlerinden numunenin bulunmaması olayın tam olarak hangi nedenden meydana geldiği konusunda karar verilmesini imkansız kıldığı"" kanaatinde olduklarını belirtmişlerdir.
Bu durumda; mahkemece alınan 24.10.2014 ve 08.12.2014 tarihli bilirkişi heyet raporu ve ek raporu ile 09.10.2015 tarihli bilirkişi heyeti raporu arasında dava konusu yangının çıkış nedeni noktasında çelişki bulunmakta olup, mahkemece raporlar arasındaki çelişki giderilmemiştir.
Hal böyle olunca, mahkemece; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilerek, dava dosyasının önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak konusunda uzman üç kişilik mühendis bilirkişi kuruluna verilerek, tarafların iddia ve savunmaları ile dosyada mevcut tutanaklar( yangın raporu vs.) hep birlikte ele alınarak, dava konusu yangının çıkış nedeninin kesin bir şekilde belirlenmesi noktasında, dosyadaki raporlar arasındaki çelişkileri giderecek ve tarafların itirazlarını da karşılayacak şekilde, hüküm kurmaya ve Yargıtay denetime elverişli bir rapor alınmalı, alınacak raporda çekme mesafesine uymayarak ruhsat alamayacakları bir yere bina inşa etmeleri şeklindeki eylemlerinin davacılar yönünden müterafik kusur teşkil edip etmeyeceği de belirlenerek, hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, birbirleriyle çelişen raporlar arasındaki çelişki giderilmeden, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ; Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16.02.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.