2. Hukuk Dairesi 2014/16627 E. , 2015/6843 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı-davacı kadın tarafından, erkeğin davasının kabulü, nafakaların ve tazminatların miktarı ve reddedilen yoksulluk nafakası yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı-davacı kadının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2-Davacı- davalı erkek 03.07.2013 tarihinde TMK 164. maddesinde düzenlenen terk hukuki nedenine dayalı, davalı-davacı kadın ise 22.07.2013 tarihinde TMK 166/1. maddesinde düzenlenen şiddetli geçimsizlik nedenine dayalı dava açmışlardır. Mahkeme tarafından, davacı-davalı erkek eşin birlik görevlerini yerine getirmediği, eşine hakaret ve küfür ettiği, şiddet uyguladığı, eşini ve ortak çocukları evden kovduğu belirtilip, davacı- davalı erkek eşin, usulüne uygun terk ihtarı tebliğ ettirdiği, yasal süre içerisinde davalı-davacı kadının eve dönmediği, her ne kadar kadın haklı sebebe dayalı olarak evi terk etmiş ise de, makul süre geçtikten sonra eşin ihtarı üzerine haklı nedene dayanarak eve dönmediğini ispatlayamadığı gerekçe gösterilerek tarafların davalarının kabulüne karar verilmiştir. TMK 164. maddesinde “... diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır” hükmü bulunmaktadır. Sadece eşi evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla kendisini terk eden veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmeyen değil, eşi tarafından terke zorlanan veya ortak konuta dönmesi engellenen eş de terk edilen eş kavramına girmektedir. O halde terke zorlayan veya eve dönmeyi engelleyen eşin terk nedeniyle boşanma davası açma hakkı bulunmamaktadır. (HGK.4.11.2009, E.2009/2-402K.2009/484) Somut olay değerlendirildiğinde, mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, davacı-davalı erkek, eşine hakaret ve küfür edip, şiddet uygulayıp, eşini ve ortak çocukları evden kovmuştur. Yukarıda belirtilen Türk Medeni Kanununun 164. maddesi hükmü dikkate alındığında davacı-davalı erkek eşin gerçekte iddia ettiği gibi terk edilen değil, terk eden eş olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda davacı-davalı erkeğin terk hukuki nedenine dayalı dava açma hakkı bulunmadığından, davasının reddine karar verilecek yerde kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.
Ne var ki, davalı-davacı kadının kabul edilen boşanma davasında verilen boşanma kararı temyizin şümulü dışında bırakılmak suretiyle kesinleşmiş; kocanın davasının boşanma bakımından konusu kalmamıştır. Bu nedenle davacı-davalı erkeğin Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesine dayalı boşanma davasında "karar verilmesine yer olmadığına" karar verilmesi gerekmekle birlikte; davanın açılmasındaki haklılık durumuna göre, bu dava nedeniyle davacı-davalı yararına yargılama gideri ve vekalet ücreti takdiri gerekip gerekmediğinin de karara bağlanması gerekir. Bu nedenlerle erkeğin davası yönünden açıklanan şekilde işlem yapılmak üzere hükmün bozulması gerekmiştir.
3-Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, davalı-davacı kadın yararına hükmolunan maddi tazminat azdır. Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanununun 50. ve devamı maddeleri hükmü nazara alınarak, daha uygun miktarda maddi tazminat (TMK.md.174/1) takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda 2 ve 3. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 07.04.2015 (Salı)