11. Hukuk Dairesi 2016/4880 E. , 2017/3679 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 09/02/2016 tarih ve 2014/480-2016/53 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 13/06/2017 günü hazır bulunan asıl davada davacı-birleşen davada davalı vekili Av. ... ile asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı ve dava dışı kız kardeşi ile birlikte ... Bankası"nda ortak hesap açtırdıklarını, ancak davalının ortak hesabı tamamen boşaltarak 902.006,68 TL"yi kendi hesabına geçirdiğini, bu paranın 1/3"ünün müvekkiline ait olduğunu ileri sürerek, 300.668,89 TL"nin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Birleşen davada davacı vekili, müvekkilinin eşi vefat ettikten sonra müvekkili ve eşi adına olan hesaplardaki tüm paranın tek bir hesapta toplandığını, toplam 2.121.506,92 TL paranın müvekkili davalı ve dava dışı kızı arasında eşit olarak paylaşıldığını, ancak müvekkilinin yaşlı olması, seyahat etmekte zorlanması ve finansal piyasaları takip etmekte yetersiz olması oğlu olan davalıya güveninden ötürü kendi payına düşen 1/3 oranındaki parayı kişisel hesabı değil de davalının da dahil olduğu ortak hesapta tuttuğunu, müvekkilinin oğlu olan davalı ile ilişkilerinin bozulması üzerine ortak hesapta tutulan parasının davalının üzerinde tasarruf edebilme ihtimaline binaen kendi kişisel hesabına aktardığını ileri sürerek, müşterek hesapta bulunan ancak daha sonra müvekkil tarafından kendi şahsi hesabına aktarılan tüm paranın kendine ait olduğunun ve bu paranın davalı tarafça talep edilen 1/3"ünün davalıya ait olmadığının tespiti ile muarazanın giderilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacı ... ile davalı ... ve dava dışı ..."nin ... Bankası A.Ş. ... Şubesi"nde 05/07/2012 tarihinde ortak hesap açtırdıkları, davalının 12/02/2014 tarihinde hesaptaki vade işlemini iptal edip toplam 902.006,68 TL"yi kendisine ait hesaba aktardığı, müşterek hesaptaki payların aksi iddia edilip kanıtlanmadıkça birbirine eşit olduğu, hesap sahiplerinden her birinin tek başına para çekme yetkisi söz konusu olsa dahi ortak hesaptan kendi payından fazla para çeken kişinin diğer hak sahibine karşı sorumlu olacağı, davaya konu hesabın müşterek olduğu ve davacının davalıdan 300.668,89 TL alacaklı olduğu, birleşen dava yönünden ise, hesaptaki paranın tamamının birleşen davanın davacısına ait olduğu iddiasının yazılı bir delille ispatlanamadığı gerekçesiyle, asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Birleşen dava, müşterek hesaptaki paranın tamamının davacıya ait olduğunun tespiti ile muarazanın giderilmesi istemine ilişkindir.
6100 sayılı HMK"nın 106. maddesinde düzenlenen, tespit davası; bir hakkın veya bir hukuki ilişkinin var olup olmadığının yahut bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesi için açılan bir dava türüdür. Tespit davası eda davasının öncüsü durumunda olup, aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca, eda davası açılması mümkün olan hallerde davacının tespit davası açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararının bulunması şarttır. Hukuki yararın varlığının kabulü için ise, talepte bulunanın hakkının tehlike altında bulunması ve verilecek bu tespit kararının bu tehlikeyi bertaraf edici nitelikte bulunması gereklidir.
Somut olayda, mahkemece işin esasına girilerek hesaptaki paranın tamamının birleşen davanın davacısına ait olduğu iddiasının yazılı bir delille ispatlanamadığı gerekçesiyle birleşen davanın reddine karar verilmiş ise de; asıl davada eda davası açılmış ve birleşen dava davacısı birleşen davadaki taleplerini asıl davada savunma olarak getirmiş olup, davacının tespit davası açmakta hukuki yararının bulunmadığı, ancak davanın reddine ilişkin hükmün, sonucu itibariyle doğru olduğu anlaşılmıştır. Ayrıca birleşen davada davacı ortak hesapta bulunan paranın tamamının kendisine ait olduğunu ileri sürmüş olup, ortak hesapta hak sahibi olan Ayşe Nurten Çetin’in davalı olarak gösterilmeyerek eksik hasımla dava açılması da doğru olmamıştır.
Bu durum karşısında, birleşen dava davacısının tespit davası açılmakta güncel hukuki yararın bulunmadığı gözetilerek, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 114/1-h maddesi atfıyla 115/2. maddesi uyarınca, hukuki yarar yokluğuna ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle birleşen davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, mahkemece yazılı gerekçeyle sonuca gidilmesi doğru olmamış, birleşen davaya ilişkin kararın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 438/son maddesi uyarınca değişik gerekçe ile onanması yoluna gidilmiştir.
2-Asıl davaya ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; asıl dava, davalı tarafça müşterek hesaptan çekilen paranın davacının payına düşen kısmın tahsili istemine ilişkindir. Davalı savunmasında, eşi vefat ettikten sonra kendisi ve eşi adına olan hesaplardaki tüm paranın tek bir hesapta toplandığını, toplam 2.121.506,92 TL"nin ...bank ... Şubesi"nin ... Bankası ... Mah. Şubesi"ne aktarılması ile birlikte paranın 3"e bölünerek 1/3 davacı adına, 1/3 kızı ... hesabına, 1/3 ise dava konusu ortak hesaba yatırıldığını ve dava konusu hesaptaki paranın tümünün kendisine ait olup davacının herhangi bir hakka sahip olmadığını belirtmiştir. Mahkemece müşterek hesaptaki payların aksi iddia edilip kanıtlanmadıkça birbirine eşit olduğu, hesap sahiplerinden her birinin tek başına para çekme yetkisi söz konusu olsa dahi ortak hesaptan kendi payından fazla para çeken kişinin diğer hak sahibine karşı sorumlu olacağı, hesaptaki paranın tamamının davalıya ait olduğu iddiasının yazılı bir delille ispatlanamadığı gerekçesiyle, asıl davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davalı savunmasında geçen hesap hareketleri incelenmeksizin sadece davaya konu ortak hesap incelenmiştir. Bu durumda mahkemece öncelikle davalının savunmasında geçen hesaplara ait detaylı dökümler ilgili bankalardan istenmek suretiyle bilirkişiden ek rapor alınarak söz konusu ortak hesaba paranın ne şekilde, kim tarafından ve hangi hesaplardan aktarıldığı tespit edilerek oluşacak sonuç çerçevesinde karar vermek gerekirken yazılı şekilde eksik incelemeye dayalı karar verilmesi doğru olmamış, asıl davaya ilişkin kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan sebeplerle asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekilinin birleşen davaya yönelik tüm temyiz itirazlarının reddiyle birleşen davada sonucu itibariyle doğru olan hükmün açıklanan değişik gerekçeyle ONANMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekilinin asıl davaya yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile asıl davada verilen kararın davalı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.480,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 13.06.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.