20. Hukuk Dairesi 2016/2159 E. , 2017/7644 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında ... köyü 102 ada 19 parsel sayılı 11.278,803727,64 m2 yüzölçümündeki taşınmaza uyan aynı kuvvette iki tapu kaydı bulunması sebebiyle malik tespitinin mahkemece yapılması amacıyla malik hanesi boş olarak tespit edilmiş ve tutanaklar kadastro mahkemesine gönderilmiştir.
Davalı Hazine taşınmazın kaçak ve yitik kişilerden kaldığını, davalı gerçek kişiler ise taşınmazın mahkeme kararı sonucu oluşan tapu kayıtları kapsamında kaldığını ileri sürmüş, mahkemece çekişmeli taşınmazın Hazine adına tesciline karar verilmiş; hükmün temyizi üzerine Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 2012/3932-9606 sayılı kararıyla “Mahkemece, çekişmeli taşınmazın 4753 sayılı Kanun ile Toprak Tevzii Komisyonunca yapılan çalışmalar sonucu oluşan tapu kaydıyla Hazine adına tescil edildiği ve zilyetlikle iktisabının mümkün olmadığı gerekçesiyle Hazine adına tesciline karar verilmiş ise de; yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmak için yeterli değildir. Mahkemece, taraflar arasında görülen ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1962/22 E. - 1964/1 K. sayılı dosyasında mevcut krokiler keşifte uygulanmamış, tescil ilamının taraflar arasındaki bağlayıcılığı tartışılmamış, mahkeme kararı mevcut olmasa dahi 3402 sayılı Kadastro Kanununun 46. maddesi uyarınca inceleme ve değerlendirme yapılması gerektiği düşünülmemiştir. Hal böyle olunca, doğru sonuca ulaşabilmek için 3402 sayılı Kadastro Kanununun 46/1. maddesi, "4753 sayılı Kanun ile ek ve tadilleri uyarınca Hazine adına kaydedilen taşınmaz mallar bu Kanun hükümlerine göre doğan iktisap şartlarına istinaden zilyetleri adına tespit ve tescil olunur." hükmünü gözönünde bulundurularak 4753 sayılı Yasa uyarınca Hazine adına tapuya tescil edilen taşınmazların, öncesi itibariyle özel mülkiyete konu olabilecek yerlerden bulunması ve tescil tarihi itibariyle zilyetleri yararına bu Kanun uyarınca (3402 sayılı Kanun 14 vd. maddeleri) kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle mülk edinme koşullarının gerçekleştiğinin anlaşılması halinde zilyetleri adına tescil edilebileceği düşünülmeli, mahallinde, fen bilirkişisi, yaşlı, tarafsız ve yöreyi iyi bilen üç kişilik yerel bilirkişi kurulu huzuru ile yeniden keşif yapılarak, taraflar arasında görülen ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1962/22 Esas sayılı tescil dosyasında mevcut haritalar mahalline uygulanmalı, fen bilirkişisinden keşfi izlemeye imkan veren, kayıtların kapsamını ve uygulamasını gösteren ayrıntılı rapor ve harita düzenlenmesi istenmeli, kararın taraflar arasındaki bağlayıcılığı tartışılmalı, tescil ilamında geçen taşınmaz sınırlarının tamamının çekişmeli taşınmazı kapsamadığının anlaşılması halinde Hazine adına tapu kaydının oluştuğu tarihten geriye doğru davacı ya da maliki evvellerinin 20 yılı aşkın zilyetliğinin bulunup
bulunmadığı hususlarında yerel bilirkişiler ve tanıklardan maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, bilirkişi ve tanık beyanları komşu parsellere ait kadastro tutanakları ve tespit dayanakları olan belgelerle denetlenmelidir. Bundan sonra toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilmeli, bir beldede geçmişte kaçak ve yitik kişilerin yaşamış olmasının, o yöredeki tüm taşınmazların kaçak ve yitik kişilerden kaldığı anlamına gelmeyeceği göz önünde bulundurulmalı, Hazine tapusunun oluştuğu tarihe kadar, Kadastro Kanunu"nun 46/1, 14 ve devamı maddelerinde sözü edilen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle mülk edinme koşullarının davalı taraf lehine gerçekleşip gerçekleşmediği tartışılmalı ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmelidir.” gereğine değinilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda açılan davanın kabulüne, dava konusu ... ili, ... ilçesi, ... köyü, 102 Ada 19 Parsel sayılı taşınmazın ekli fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 519,98 m2"lik kısmı, (B) ve (G) harfi ile gösterilen 6.603,35 m2"lik kısmı, (C) harfi ile gösterilen 991,16 m2"lik kısmı ile (F) harfi ile gösterilen 39,02 m2"lik kısımlarının Maliye Hazinesi adına tapuya kayıt ve tesciline, dava konusu ... ili, ... ilçesi, ... köyü, 102 ada 19 parsel sayılı taşınmazın ekli fen bilirkişi raporunda (D) harfi ile gösterilen 2.338,12 m2"lik kısmı, (E) harfi ile gösterilen 466,58 m2"lik kısmı, (H) harfi ile gösterilen 320,59 m2"lik kısımlarının zilyeti ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından taşınmazın (D, E ve H) harfleri ile gösterilen bölümlerine yönelik olarak temyiz edilmiştir.
Dava kadastro tespitine itiraza ilişkindir
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde genel arazi ve orman kadastrosu çalışmaları 5304 sayılı Kanuna göre birlikte gerçekleştirilmiştir.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazların bir kısmının 4753 sayılı Kanun uyarınca yapılan çalışmalar sonucunda oluşturulan tevzi haritasındaki tevzi parsellerine denk geldiği, belirtilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmişse de; yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmak için yeterli bulunmamaktadır. Hükme dayanak yapılan fen bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın bir kısmının tevzii paftasındaki 329, 549, 667 ve 547 numaralı parsellere bir kısmının tevzi tapusu bulunmayan ancak paftada yer alan 548, 337, 329 ve 666 numaralı parsellere, bir kısmının 424 nolu mera parseline denk geldiği ancak mera parselinin sınırının net şekilde belli olmadığı ve mera parselinin kapalı bir alanı oluşturmadığı belirtildiği halde, tevzii parsellerin belirtmelik tutanakları ilgili kurumlardan araştırılarak getirtilip dosyasına konulmamış, tapu kaydının iktisap sebebinin doğru olup olmadığı yönünde hayatta olmaları halinde belirtmelik bilirkişilerinin tanık sıfatıyla dinlenmeleri gerekeceği üzerinde durulmamış, mahkemece hükme esas alınan ek rapora ekli kroki uygulamayı izlemeye elverişli nitelikte bulunmadığı gibi mera haritası, toprak tevzi haritası ve kadastro paftasında sabit sınırlardan başlanılıp, ölçeği eşitlenerek yöntemince çakıştırılmak suretiyle taşınmazın hangi bölümünün kesin olarak tevzi haritalarının kapsamında kaldığı, hangi bölümünün mera haritası kapsamında kaldığı aynı harita üzerinde net bir şekilde gösterilmemiş, taşınmazların öncesinin zilyetlikle iktisap edilecek yerlerden olması halinde mera olarak sınırlandırma tarihine ve tapu kaydının oluştuğu tarihe kadar 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde öngörülen diğer koşulların da gerçekleşip gerçekleşmediği üzerinde durulmamış, keşif sırasında dinlenilen bilirkişi ve tanıkların davalı tarafın taşınmazlar üzerindeki zilyetliğine ilişkin beyanları 3402 sayılı Kanunun 46/1 ve 14. maddesi kapsamında değerlendirilmemiş, dava konusu taşınmazların tamamı memleket haritası ve hava fotoğrafı üzerindeki gösterilmek sureti ile taşınmazlara zilyet olan kişilerin kullanımın olup olmadığı, varsa süresine ilişkin mahalli bilirkişi ve tanık beyanları denetlenmemiştir.
O halde, doğru sonuca varabilmek için öncelikle, toprak tevzii çalışmaları sırasında oluşturulan 329, 549, 667, 547, 548, 337, 329, 424 ve 666 parseller hakkında Hazine adına tapu kaydı oluşturulup oluşturulmadığı sorulmalı, varsa tapu kayıtlarının tesisine esas belirtmelik tutanakları araştırılmalı, bulunması halinde 1962 yılında yapılan toprak tevzi çalışmaları sırasında bu taşınmazlar yönünden herhangi bir kayıt ya da belgenin uygulanıp uygulanmadığı belirlenmeli, varsa tesis ve tedavülleri ile birlikte getirtilmelidir. Ayrıca davalı tarafın dayandığı
... Asliye Hukuk Mahkemesinin 25.02.1964 tarih, 1962/22 Esas ve 1964/1 Karar sayılı dava dosyası getirtilmeli, tarafların dayandıkları tapu kayıtlarının revizyon görüp görmediği sorulmalı, görmüş ise uygulandığı taşınmazların kadastro tespit tutanakları getirtilerek dosya tamamlanmalı, dosya bu şekilde keşfe hazır hale getirildikten sonra, taşınmazların bir kısmının komisyon haritasına göre mera parseli içerisinde kaldığı iddia edildiğine göre menfaati bulunmayan komşu köylerden seçilecek üç kişilik yerel bilirkişi kurulu, zirai bilirkişi, fen bilirkişisi, hayatta iseler belirtmelik tutanağında imzaları bulunan bilirkişiler, taraf tanıkları ve kadastro tespit bilirkişilerinin huzuru ile yeniden keşif yapılmalıdır. Yapılacak keşif sırasında tescil ilamında davalı Hazinenin taraf olması nedeniyle, tescil ilamı taraflar arasında kesin hüküm teşkil edip Hazineyi bağlayacağından öncelikle tescil krokisi bilirkişi ve tanıklar eliyle uygulanarak çekişmeli taşınmazı kapsayıp kapsamadığı kesin olarak belirlenmeli, çekişmeli taşınmazın tescil ilamı ile oluşan harita kapsamında kalmadığının belirlenmesi halinde varsa tevzi çalışmaları sırasında uygulanan kayıt ve belgelerin çekişmeli taşınmazları kapsayıp kapsamadığı, çekişmeli taşınmazların öncesinin ne olduğu, kime ait bulunduğu, kimden kime nasıl intikal ettiği, kim ya da kimler tarafından hangi tarihten itibaren ve ne şekilde kullanıldığı, öncesinin mera, yayla gibi özel mülkiyete konu olamayacak ya da kaçak ve yitik kişilerden kalıp kanunlar uyarınca Hazineye intikal eden yerlerden olup olmadığı bilirkişi ve tanık beyanları komşu parsellere ait kadastro tutanakları ve tespit dayanakları olan belgelerle denetlenmeli, zirai bilirkişiden çekişmeli taşınmazların bitişiğinde 102 ada 3 numaralı orman parseli ile taşınmazlar arasında doğal ya da yapay ayırıcı sınır bulunup bulunmadığı hususlarını da içeren taşınmazların değişik yönlerden gösteren fotoğraflarınında eklenmek suretiyle ayrıntılı, denetlemeye elverişli rapor istenmeli, fen bilirkişisine tapu kaydı, belirtmelik tutanağı, varsa mera tahsis haritası ve dava dosyası kapsamını belirtir keşfi izlemeye elverişli harita düzenlettirilmeli, orman bilirkişisinden en eski ve kadastro tespitinden 15-20 yıl öncesine ait memleket haritası ve hava fotoğrafı üzerinde çekişmeli taşınmazların konumunu çevre parsellerle birlikte gösterecekleri, hava fotoğrafları üzerinde stereoskopik inceleme yapılmak sureti ile taşınmazların kullanım sınırı olup olmadığı varsa kullanımın ne şekilde olduğu hangi tarihte başladığı ile ilgili ayrıntılı bilgi veren rapor düzenlemeleri istenmeli, bundan sonra toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte tartışılıp değerlendirilerek, çekişmeli taşınmazların mera haritası kapsamında kalması halinde Toprak Tevzi Komisyonu tarafından yapılan mera sınırlandırma tarihine, tevzi tapusu kapsamında kalan bölüm olması halinde tapu kaydının oluştuğu tarihe kadar, Kadastro Kanununun 46/1, 14 ve devamı maddelerinde sözü edilen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle mülk edinme koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği, tevzi tapusu kapsamında kalmayan bölüm olması halinde tespit tarihine kadar Kadastro Kanununun 14 ve devamı maddelerinde sözü edilen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle mülk edinme koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği, belirlenmeli ve sonucuna göre bir karar verilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün taşınmazın (D, E ve H) harfleri ile gösterilen bölümlerine yönelik olarak BOZULMASINA 11/10/2017 gününde oy birliği ile karar verildi.