3. Hukuk Dairesi 2016/16713 E. , 2017/1682 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki vasiyetnamenin iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı,...Mah, Cilt: 77, hane 1646 da nüfusa kayıtlı ... ve ... kızı, 01.07.1919 doğumlu, ..."in 01.09.2009 tarihinde mirasçı bırakmaksızın vefat ettiğini, adı geçen mütevaffanın hiçbir yasal mirasçısı bulunmadığı için tüm mirasının devlete geçtiğini, davalı tarafından açılan vasiyetnamenin tenfizi davası ile birlikte, müteveffanın ölümünden bir süre önce davalı lehine vasiyetname düzenlediğinin öğrenildiğini, ancak vasiyetnamenin geçersiz olduğunu, öyle ki işlem tarihinde murisin fiil ehliyetinin bulunmadığını ve yine resmi vasiyetnamenin düzenlenmesine tanık olarak katılan kişinin, vasiyet alacaklısı olan davalının muvazaalı olarak boşandığı eski eşi olduğunu, bu durumun gerek Türk Medeni Kanunu gerekse Noterlik Kanunu düzenlemelerine aykırılık teşkil ettiğini belirterek, dava konusu Eyüp 1.Noterliği"nin 07.09.2007 tarih ve 27414 yevmiye numaralı vasiyetnamesinin esas ve şekil yönünden iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, müteveffa ..."in vasiyetnamenin düzenlendiği tarihte hukuki işlem ehliyetine sahip olduğunu, ayrıca vasiyetnamenin düzenlenmesinde tanık olarak yer alan kişinin gerçek anlamda boşandığı eşi olduğunu, boşanmanın muvazaalı olarak yapıldığı iddiasının doğru olmadığını ileri sürerek, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, Adli Tıp Genel Kurulunun 15.01.2015 tarihli raporunda vasiyetnamenin tanzim tarihi itibariyle vasiyetçinin fiil ehliyetine haiz olduğu tespit edilmiş olmakla vasiyetnamenin hukuken geçerli olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafça temyiz edilmiştir.
1- ) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı tarafın sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
Bir mahkeme kararının gerekçesi, davaya konu maddi olguların mahkemece ne şekilde nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyar, kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki bağlantıyı gösterir.
Tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız bulunduklarını anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay"ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntıları ile ortaya koyan, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek bir açıklık taşıyan gerekçe bölümünün bulunması zorunludur. Bütün mahkemelerin, her türlü karalarının gerekçeli olarak yazılması gerektiğini öngören Anayasanın 141/3.maddesi ile ona koşut bir düzenleme içeren HUMK 388.maddesi (6100 sayılı HMK 297.maddesi) işte bu amacı gerçekleştirmeye yöneliktir.
Somut olayda davacı, vasiyetçinin işlem tarihinde fiil ehliyetine sahip olmadığı iddiasının yanında, vasiyetnamenin şekil olarak da usul ve yasaya aykırı düzenlendiğini iddia ederek vasiyetnamenin iptalini talep etmiş ise de, kararın gerekçesinde şekle ilişkin iptal sebepleri yönünden herhangi değerlendirme yapılmadığı anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca mahkemece, davacının dava dilekçesinde iptal sebebi olarak belirttiği, vasiyetnamenin yasal şekil şartlarını taşımadığı iddiası yönünden de inceleme yapılarak, sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davacı yararına HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalı tarafa iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20.02.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.