3. Hukuk Dairesi 2016/11286 E. , 2017/1689 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki nafaka davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalı oğlunun ekonomik desteğine ihtiyaç duyduğunu, hiçbir geliri bulunmadığını, geçimini çevreden yapılan yardımlar ile sağladığını ve belirterek; aylık 700,00 TL yardım nafakasının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davacı babası ile dava dışı annesinin, kendisinin doğumundan hemen sonra boşandıklarını ve davacı babasını hiç tanımadığını, babalık görevlerini yerine getirmeyen davacının nafaka talep etmesinin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu, ayrıca davalının nafaka talep edebileceği başka çocukları ve kardeşleri de bulunduğunu belirterek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davalının TMK"nın 364/1 maddesi uyarınca nafakayla yükümlü olması sebebiyle tarafların ekonomik ve sosyal durumları ile günün ekonomik koşulları dikkate alınarak davanın kısmen kabulü ile aylık 450,00 TL yardım nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davacı tarafça temyiz edilmiştir.
Dava; yardım nafakası istemine ilişkindir.
Temyize konu uyuşmazlık; davacı babanın, davalı oğlundan yardım nafakası talep etme hakkının bulunup bulunmadığı ve mahkemece hükmedilen nafaka miktarının hakkaniyete uygun olup olmadığı hususlarında toplanmaktadır.
Yardım nafakası, aile bireylerini yoksulluk ve düşkünlükten kurtarmaya ilişkin bir nevi sosyal yardımlaşma olup, ahlak kuralları ile geleneklerin zorunlu kıldığı bir ödevdir.
Yardım nafakası isteyenin kusuru ile yardıma muhtaç duruma düşmüş olması, yükümlüyü borcundan kurtarmadığı gibi, aile bağlarının herhangi bir nedenle zayıflamış olması da yükümlülüğü ortadan kaldıran bir neden olarak düzenlenmemiştir.
Kanun koyucu, yardım nafakasını kişinin ve toplumun vicdanına bırakmamış, kanuni bir ödev olarak düzenlemiş olup, TMK"nın 364/1 maddesinde; herkesin yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan alt ve üst soyuna nafaka vermekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır. Aynı Kanun"un 365. maddesinin 2. fıkrasında ise davanın; davacının geçinmesi için gerekli ve karşı tarafın mali gücüne uygun bir yardım isteminden ibaret olduğu düzenlenmiştir.
Yoksulluk kavramı yasada tanımlanmamıştır. Ancak Hukuk Genel Kurulu"nun 07.06.1998 gün, 1998/656; 688 sayılı ilamında yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların yoksul kabul edilmesi gerektiği vurgulanmıştır.
Buna göre yardım nafakasına karar verilebilmesi için nafaka isteyenin yardım edilmemesi halinde zarurete düşeceğinin anlaşılması gerekmektedir. Zarurete düşme terimi çok sıkıntılı bir durumu ve ekonomik şartları ifade eder.
Hükmedilecek yardım nafakasının miktarı yalnızca sözkonusu sıkıntılı durumu önlemeye matuftur. Yardım nafakası yoluyla nafaka isteyenin geçiminin ve her türlü gereksinmelerinin sağlanması gerekmez.Nafaka ödemekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi asıldır. Bunun için belirlenecek nafakanın; davacının geçinmesi için gerekli, nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı olacak şekilde TMK"nın 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek takdir edilmesi gerekir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden; 1953 doğumlu davacının, kısmi felç geçirdiği ve çalışmadığı, herhangi bir yerden gelirinin bulunmadığı, etraftan yapılan yardımlar ile geçimini sağladığı, üç oğlunun olduğu, malulen emekli olmak için SGK"ya başvurduğu ancak talebinin reddedildiği, kendi beyanına göre, ailesinden miras yolu ile kalan bir evde yaşadığı ve bu taşınmazın kamulaştırma aşamasında olduğu, davalının ise gemi inşaat mühendisi olduğu, aylık 7.000 TL gelirinin bulunduğu, evli ve iki çocuk babası olduğu anlaşılmaktadır.
Tüm bu bilgiler ışığında somut olay irdelendiğinde; kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun olan davacının, alt soyu olan davalıdan yardım nafakası isteme hakkı bulunmaktadır. Ancak mahkemece, davacının diğer oğlu olan dava dışı ..."ın, hakkında yapılan sosyal ekonomik durum araştırmasında, PVC doğrama işi ile uğraştığı ve aylık 2.000 TL geliri bulunduğu saptanmış olmasına karşın, gerekçeli kararda dava dışı ..."ın 10.01.2015 tarihinde kısmi felç geçirdiği ve gelirinin bulunmadığı şeklinde bir tesbite yer verildiği ve nafaka miktarının takdirinde değerlendirmenin buna göre yapıldığı, ayrıca davalı tarafça iddia edilmiş olmasına karşın davacının miras yolu ile edindiği taşınmaz mal bulunup bulunmadığı hususunun da araştırılmadığı anlaşılmaktadır.
O halde mahkemece, mirasçılıkta da aynı sırada yer alan dava dışı diğer evlatların da nafakaya katılma yükümlülüğü gözetildiğinde, davacının dava dışı diğer oğlu ..."ın da gelir durumu da göz önüne alınarak, ayrıca davacının miras yolu ile edindiği taşınmaz mal bulunup bulunmadığı hususu da araştırılıp değerlendirildikten sonra, hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş; bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davalı yararına HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalı tarafa iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 20.02.2017 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
K A R Ş I O Y
Davacı baba; hiçbir gelirinin bulunmadığını, çocukları arasında tek maaşı olan oğlu (davalı) Mete"nin ekonomik desteğine ve yardımına ihtiyacı olduğunu ileri sürerek; aylık 700 TL yardım nafakasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile, aylık 450 TL yardım nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Yargılama sırasında, davacının nafaka yükümlülüğü bulunan diğer çocuklarının da sosyal ve ekonomik durumu araştırılmış; mahkemece, aynı sırada yer alan dava dışı çocukların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek, davalının sorumlu olacağı nafaka miktarının aylık 450 TL olarak takdiri ile hüküm kurulmuştur. Gerek, davacıya yönelik zabıta araştırmasında, gerekse davacının duruşmadaki beyanında, davacının kısmi felç geçirdiği ifade edilmiştir. Ne var ki, mahkeme gerekçesinde, bu kısmi felç durumu izah edilirken, davacının dava dışı çocuğu ..."ın felç geçirdiği şeklinde ifade edilmiştir. Bu husus, maddi hataya müstenit olup, nafaka takdirinde diğer çocukların durumlarının gözetilmediği anlamını doğurmaz.
Açıkladığım nedenlerle, davalının ekonomik durumu da (aylık 7000 TL) gözetildiğinde; hükmedilen aylık 450 TL nafakanın hakkaniyete uygun olduğu; dolayısıyla hükmün ONANMASI görüşünde olduğumdan, Sayın Çoğunluğun BOZMA gerekçelerine katılmamaktayım.