20. Hukuk Dairesi 2016/3106 E. , 2017/7693 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar Orman Yönetimi ve Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili 10/12/2012 tarihli dava dilekçesinde özetle, dilekçede sınırlarını bildirdiği ... ilçesi, ... köyünde bulunan yaklaşık 30 dekar miktarındaki taşınmazın müvekkilinin 20 yıldan fazla süreyle malik sıfatıyla zilyet ve tasarrufunda bulunduğunu tapulama çalışmalarında tespit harici bırakıldığını ileri sürerek taşınmazın müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece davanın kabulüne, dava konusu ... ilçesi, ... mahallesi sınırlarında kalan kadastro bilirkişilerinin 16/12/2014 tarihli krokisinde (C) harfi ile gösterilen 33027.48 m2"lik kısmın davacı ..., ... adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalılar Orman Yönetimi ve Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkindir.
Mahkemece verilen karar usûl ve kanuna aykırı olduğu gibi yapılan araştırma, inceleme ve uygulama da hükme yeterli değildir. Şöyle ki; 4721 sayılı Medenî Kanunun 713/3. maddesi uyarınca, tescil davaları Hazineye ve ilgili kamu tüzel kişilerine veya varsa tapuda malik gözüken kişinin mirasçılarına karşı açılmalıdır. 30.03.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6360 sayılı Kanunun 1/2. maddesi ile ... Büyükşehir Belediyesinin sınırları il mülkî sınırları olarak genişletilmiş; bu sınırlar içinde kalan köy ve beldelerin tüzel kişilikleri sona ererek bağlı bulundukları ilçe belediyelerine mahalle olarak katılmışlardır. Bu nedenle, taşınmazın bulunduğu ... köyünün tüzel kişiliği sona ermiş olup, 6360 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinin onüçüncü fıkrası uyarınca, yerine, bağlı bulunduğu ... İlçe Belediye Başkanlığı geçmiştir. Bu durumda; 5216 sayılı Kanun hükümleri ve 6360 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinin onüçüncü fıkrası gereğince, ... Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve ... Belediye Başkanlığının huzuruyla davanın görülmesinde yasal zorunluluk bulunduğu halde, ... Belediye Başkanlığı ve ... Büyükşehir Belediye Başkanlığı davaya dahil edilmeden davanın esası hakkında hüküm kurulmuştur. Taraf sıfatı 6100 sayılı Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanununun 114/1-d maddesi uyarınca dava şartı olup istek olmaksızın re"sen gözetilmelidir.
Bunlardan ayrı mahkemece yapılan orman araştırması ve zilyetlik araştırması da yeterli değildir. Dosya kapsamından yörede arazi kadastrosunun ne zaman yapıldığı, tahdit çalışması bulup bulunmadığı anlaşılamamaktadır. Orman bilirkişi çekişmeli taşınmazın kesinleşen tahdidin dışında kaldığını belirtmişse de tahdit tutnakları ve haritaları olmadığından rapor denetlenememektedir. Ayrıca çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde imar uygulaması yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise imar planı içinde kalıp kalmadığı, imar planının kesinleşme tarihi, idarece ecrimisil tutanağı düzenlenip düzenlenmediği, kamuya tahsis edilip edilmediği de yeterli şekilde araştırılmamıştır. Keza 40/100 dönüm norm kısıtı araştırması yapılmamıştır.
Keza, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 17. maddesi gereğince orman sayılmayan, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen ve il, ilçe ve kasabaların imar planları kapsamında kalmayan araziden masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilip tarıma elverişli hale getirilen (ev ve benzeri tesisler yapmak, dışarıdan toprak getirilerek tarıma elverişli hale getirmek imar ihya olarak kabul edilemez) ve imar ihyanın tamamlandığı tarihten tesbit tutanağının düzenlendiği güne kadar 20 yıl süreyle zilyet edildiği ileri sürülerek tapuya tescili istenen taşınmazların, Kadastro Kanununun 14. maddesinde yazılı diğer koşulların yanında niteliğinin, imar ihya edildiğinin ve üzerinde sürdürülen zilyetliğin, başlangıç ve süresinin, kullanılıp kullanılmadığının ve tasarruf sınırlarının ne olduğunun takdiri delil olan, dava konusu taşınmazı bilen ve taraflarla akrabalık ilişkisi, menfaat veya husumeti bulunmayan yerel bilirkişi ve tanık sözleri yanında, gerçeğin bir resmi olan en eski tarihli hava fotoğrafı ile gerçeğin modeli olan memleket haritaları ile dava tarihinden ya da kadastro tesbit tarihinden 15 - 20 yıl önce en az iki zamanda birbirini izleyen bindirmeli olarak çekilen çiftli hava fotoğrafları ve bu fotoğrafların yorumlanması ile üretilen memleket haritaları ve standart topografik fotogrametri yöntemi ile düzenlenen kadastro haritalarının, özellikle ön bindirmeli çekilen ve birbirini izleyen stereoskopik çift hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelenip taşınmazın niteliğinin, konumunun ve kullanım durumunun anlatılan bilimsel yöntemle kesin olarak belirlenmesi gerekir.
O halde mahkemece önce ... Belediye Başkanlığına ve ... Büyükşehir Belediye Başkanlıklarına dava dilekçesi ve duruşma gününü bildirir davetiye tebliğ edilerek husumet yaygınlaştırılmalı, taraf teşkili sağlandıktan sonra, yörede arazi kadastrosunun ne zaman yapıldığı, taşınmazın arazi kadastrosunda nasıl bir işlem gördüğü , tapulama harici bırakılmışsa bunun sebebi ile; taşınmazın bulunduğu yörede kesinleşmiş uygulama imar planı bulunup bulunmadığının, varsa taşınmazın uygulama imar planı içerisinde olup olmadığının, uygulamanın askı ilan tarihleri ile kesinleştiği tarihin Belediye Başkanlığından sorulup varsa 1/1000 ölçekli planın getirtilerek ve çekişmeli taşınmazın bu plandaki konumu gösterilerek; dava konusu taşınmaza komşu taşınmazlar hakkında açılmış bir tescil davası olup olmadığının araştırılıp varsa dava dosyaları getirtilmeli, taşınmazın bulunduğu bölgede orman kadastro çalışmalarının yapılıp yapılmadığı hususu Orman Yönetiminden sorulmalı, yapılmış ve kesinleşmiş orman sınırlandırması var ise buna ilişkin harita, tutanak ve belgeler ile kesinleşme tarihini gösteren tutanaklar, şayet kesinlesen orman sınırlandırması yok ise; bu takdirde en eski tarihli memleket haritası ve dayanağı hava fotoğrafı ve orman amenajman haritası bulundukları yerlerden getirtilip dosyaya eklenmeli, dava tarihine göre 15-20 yıl öncesine ait iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğraflarının bulunup bulunmadığının usûlüne uygun ve tarihleri açıkça yazılmak suretiyle Harita Genel Komutanlığından sorularak bulunuyor ise getirtilip dosya arasına konulmalı, yeniden yapılacak keşifte, uzman orman mühendisi bilirkişi ile ziraat mühendisi, kadastro fen bilirkişisi, jeodezi ve fotoğrametri mühendisinden oluşacak üç kişilik uzman bilirkişi kurulu marifetiyle, getirtilen belge ve bilgiler ile hava fotoğrafları zemine uygulanmalı, stereoskop aletiyle yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda inceleme yaptırılarak, orman kadastrosu yapılmış ise orman kadastrosu ile irtibatlı kroki düzenlettirilmeli, taşınmazın kesinleşen orman sınırlandırma hattının dışında kalıp kalmadığı belirlenmeli, kesinleşen orman sınırlandırması bulunmuyorsa 6831 sayılı Kanunun 1. maddesi uyarınca taşınmazın orman sayılan yerlerden olup olmadığı hava fotoğrafları, memleket haritası ve orman amenejman haritası gözönünde bulundurularak usûlüne uygun şekilde öncelikle belirlenmeli yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ve hava fotoğraflarının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ve hava fotoğrafları ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte memleket haritaları ve hava fotoğrafları üzerinde gösterecekleri ve yine hava fotoğraflarının stereoskop aleti vasıtasıyla üç boyutlu incelemesi yapılarak taşınmazın niteliği ile üzerinde varsa ağaçların cinsi, yaşı, sayısı, dağılımı, kapalılık oranı ile tasarruf sınırlarının bulunup bulunmadığı ile kullanılan yerlerden olup olmadığını açıklayıcı, yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı; taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğunun tespiti halinde davanın reddine
karar verilmeli, orman sayılan yerlerden olmadığının saptanması halinde,bu kez, zilyetlik yolu ile kazanma (Medenî Kanunun 713. maddesi, 3402 sayılı Kanunun 14. ve 17. maddelerindeki) koşulların araştırılması gerekir.Taşınmazın öncesinin ne olduğu, imar-ihya yapılmışsa hangi tarihte başlanılıp bitirildiği, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı, maddi olaylara dayalı ve ayrıntılı olarak, taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişiler ile taraf tanıklarından sorulmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin doğruluğu yukarıda belirtilen ve gerçeğin kendisi olan belgelere dayalı olarak düzenlenecek bilirkişi kurulu raporuyla denetlenmeli, 3402 sayılı Kanunun 14/1. maddesinde yazılı 40 ve 100 dönüm kısıtlama araştırmasının aynı maddenin 3/7/2005 gün ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 2. fıkrası hükümlerine göre yapılacağı düşünülerek, adına tescil kararı verilecek kişi ya da kişiler ile taşınmazın murislerinden intikal ettiği belirlendiği takdirde diğer mirasçılar ve onların miras bırakanları yönünden aynı çalışma alanı içerisinde belgesizden zilyetliğe dayalı olarak tespit ve tescil edilen taşınmaz olup olmadığı, varsa cinsi, parsel numaraları ve miktarı, Tapu ve ilgili Kadastro Müdürlüklerinden ve yine, aynı kişiler tarafından açılan tescil davası olup olmadığı hukuk mahkemesi yazı işleri müdürlüklerinden ayrı ayrı sorularak, gerektiğinde tespit tutanak örnekleri ve tapu kayıtları ya da tescil dava dosyaları getirtilip incelenmeli, dava konusu taşınmazların sulu ya da kuru tarım arazisi olup olmadığı konusunda (5403 sayılı Kanunun 3/j maddesi ile Taşınmaz Malların Sınırlandırma Tespit ve Kontrol İşleri Hakkındaki Yönetmeliğin değişik 10. maddesinin ikinci fıkrası hükümlerine göre, sulu tarım arazisi: tarım yapılan bitkilerin büyüme devresinde ihtiyaç duyduğu suyun, su kaynağından alınarak yeterli miktarda ve kontrollü bir şekilde karşılandığı araziler olarak açıklandığından) ziraat mühendisinden yasanın amacına uygun rapor alınmalı, sonra toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Taraf teşkili sağlanmadan ve eksik inceleme ile yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalılar Hazine ve Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 12/10/2017 günü oy birliğiyle karar verildi.