
Esas No: 2021/7916
Karar No: 2021/9744
Karar Tarihi: 25.10.2021
Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2021/7916 Esas 2021/9744 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
I- TALEP:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 15.04.2021 tarih ve 2021/43538 sayılı yazısı ile FETÖ/PDY Silahlı terör örgütüne üye olma suçundan şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonunda Osmaniye Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 27/10/2020 tarihli ve 2020/14209 soruşturma, 2020/7981 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı müteakip, yeni delil elde edildiğinden bahisle şüpheli hakkındaki kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kaldırılması talebinin reddine ilişkin Osmaniye 1. Sulh Ceza Hakimliğinin 04/11/2020 tarihli ve 2020/3843 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Dosya kapsamına göre, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 10/09/2020 tarihli ve 2019/33022 sayılı yazısı üzerine, şüpheli hakkında anılan suçtan yürütülen soruşturma sonunda, aynı suçtan İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesinin 219/185 esasına kayden açılmış kamu davası bulunduğu, bu nedenle mükerrer soruşturma yapılamayacağından bahisle, kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesini takiben, anılan Başsavcılığın aynı tarihli yazısının yeni delil oluşturduğundan bahisle Cumhuriyet Başsavcılığınca şüpheli hakkındaki kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin kararın kaldırılması talebinin reddine dair Osmaniye 1. Sulh Ceza Hakimliğinin 04/11/2020 tarihli kararının verildiği anlaşılmakta ise de;
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 172/2. maddesinde, "Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildikten sonra kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak yeni delil elde edilmedikçe ve bu hususta sulh ceza hâkimliğince bir karar verilmedikçe, aynı fiilden dolayı kamu davası açılamaz" hükmüne nazaran,
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 31/10/2017 tarihli ve 2017/15-186 esas, 2017/450 karar sayılı ilamında, "...01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5271 sayılı CMK"nun 172. maddesinin ikinci fıkrasıyla, kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildikten sonra, yeni bir delil meydana çıkmadan Cumhuriyet savcısınca kendiliğinden kamu davası açılamayacağı hüküm altına alınmış, ancak 06.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 680 sayılı KHK ile ayrıca, elde edilen yeni delilin kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak nitelikte olması ve sulh ceza hakimliğince bu konuda bir karar verilmesi şartlarına bağlanmıştır." şeklinde,
Yine Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 23/06/2015 tarihli ve 2013/7-700 esas, 2015/241 karar sayılı ilamında, "... CMK"nun 172/2. maddesinde yer alan "yeni delil" kavramından ne anlaşılması gerektiğine gelince; kovuşturmaya yer olmadığına dair karardan önce mevcut olan, ancak ele geçirilemeyen, dosyada bulunan ancak Cumhuriyet savcısı tarafından görülmeyen ve değerlendirilmeyen delil, yeni delildir. Yeni bir soruşturmanın başlatılabilmesi için, delilin yeni olmasının yanında, tek başına veya diğer delillerle birlikte bir suçun işlendiğini kuvvetle ispatlama gücüne sahip olması gerekir. Dava açmaya yetecek kadar güçlü elverişlilikte veya kovuşturmama kararının nedenini ortadan kaldırıcı ve ayrıca davanın da açılmasını sağlayacak kuvvette, suç şüphesini kuvvetlendirici nitelikte bulunması gerekir. Bu nitelikte yeni bir delil ortaya çıktığında, Cumhuriyet savcısı işe tekrar el atarak, iddianame düzenleyebilecek, kabulü halinde kamu davası açılmış olacaktır." şeklinde belirtildiği üzere,
Cumhuriyet Başsavcılıkları tarafından yürütülen soruşturma sonunda kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilip söz konusu kararın kesinleşmesinden sonra, yeni delil ortaya çıkmadıkça ve bu hususta ilgili hakimlikçe bir karar verilmedikçe aynı fiilden dolayı kamu davası açılmasının mümkün olmadığı,
Yine mevcut olup ele geçirilmediği üzere dosyada bulunmayan yada dosyada bulunmakla birlikte Cumhuriyet Başsavcısı tarafından görülmeyen ve değerlendirilmeyen delillerin "yeni delil" olarak değerlendirilmesi gerektiği,
Somut soruşturma dosyasında, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 10/09/2020 tarihli yazısı üzerine adı geçen suçtan soruşturmaya başlandığı, yapılan soruşturma sonunda, şüpheli hakkında aynı suçtan İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesinin 219/185 esasına kayden açılmış kamu davası bulunduğu, bu nedenle mükerrer soruşturma yapılamayacağından bahisle, kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği ancak,
Anılan karara esas teşkil eden aslında İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesinin 2019/185 esasına kayıtlı dosyanın Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından görüldüğüne ilişkin dosya kapsamında bir bilgi yer almadığı gibi, İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesinin 2019/185 esasına kayıtlı dosyasının Cumhuriyet Başsavcılığınca görüldüğü kabul edilse dahi söz konusu kararın gerektiği üzere değerlendirilmediğinin anlaşıldığı, nitekim bahsedilen kararın gerçekten değerlendirilmiş olması halinde aslında sanık...hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan açılmış olup, bariz bir şekilde şüpheli ile ilgisi bulunmayan İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesinin 2019/185 esasına kayıtlı dosyanın, şüpheli hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karara gerekçe yapılamayacağı gözetildiğinde;
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 10/09/2020 yazısı yeni delil olarak kabul edilmeyecekse dahi, kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karar öncesi dosya arasında bulunmadığı görülen ya da var olduğu kabul edilse bile Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından gerekli şekilde incelenip değerlendirilmediği açıkça ortada olan, aslında başka bir sanık hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan açılmış olup, açıkça şüpheli ile ilgisi bulunmadığı bilahare ortaya çıkan İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesinin 2019/185 esasına kayıtlı dosyasının bu halde yeni delil olarak kabul edilmesi gerektiği gözetilerek, talebin kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 17/03/2021 gün ve 94660652-105-80-19040-2020-Kyb sayılı yazılı istemlerine müsteniden gönderilen ihbar ile mevcut evrak, 23.06.2021 tarih ve 31520 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak 01.07.2021 tarihinde yürürlüğe giren Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 22.06.2021 tarihli ve 196 sayılı kararının II/1-a maddesi gereğince Yargıtay 16. Ceza Dairesi numarasının 3. Ceza Dairesi olarak değiştirilmesine müteakip Dairemizce devralınmıştır.
II- OLAY;
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının, "10.09.2020" tarih, 2019/33022 soruşturma sayılı, "delil bildirimi" konulu, "dağıtımlı" yazısı ile ilgili Cumhuriyet Başsavcılıklarına özetle, FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olma suçundan hakkında soruşturma yürütülen şüpheli ..."in teşhisine istinaden tanzim olunan evraklar gönderilerek; isimleri belirtilen şahıslar yönünden "soruşturma bulunması halinde dosyalarına delil olarak eklenmesi, şayet herhangi bir soruşturma yoksa haklarında gereğinin takdir ve ifa olunması" istenilmiştir. Bu kapsamda mevcut evrak Osmaniye Cumhuriyet Başsavcılığına ... yönünden gereği için gönderilmiştir.
17.03.2020 tarihli teşhis tutanağına göre şüpheli ..., şüpheli ..."yi özetle; ifadesinde 2013 yılı Ocak ve Haziran tarihleri arasında Yozgat ilinde lise caddesi üzerinde bulunan örgüte ait evde birlikte kaldığı kişilerden... ismi ile tanıdığı kişi olarak fotoğraftan teşhis etmiştir.
UYAP sisteminden dağıtımlı yazı ekinde ayrıca; şüpheli ..."in, 11.03.2020 tarihinde müdafii eşliğinde etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istediğini beyanla verdiği ifadesi ile teşhis ettiği şahısların UYAP ve Şube Müdürlüğü hizmetlerinde kullanılan sistemlerde yapılan sorgulama sonuçlarını içerir 17.03.2020 tarihli araştırma tutanağının gönderildiği görülmüştür.
16.10.2020 tarihinde UYAP sisteminden gönderilen "Dağıtımlı" yazı ekinde yer alan evraklarda;
- Şüpheli ..."in ifadesinin şüpheli ile ilgili kısmı belirtildiği şekli ile özetle, şöyledir;
"2013 Ocak ve 2013 Haziran tarihleri arasında Yozgat ilinde lise caddesi üzerinde bulunan bir FETÖ evinde kaldım. Bu evde benimle birlikte .... ailesinin Hatay’da ikamet ettiğini bildiğim 1993 doğumlu ...öğrencisi... ve ... isimli şahıslarla birlikte kaldım. Ev ablası L. isimli şahıstı. Ev ablasının üstü kimdir bilmiyorum. Bu dönem çok fazla bu konular ile ilgilenmedim. Bu evde kaldığım dönemde hiç sohbet olmadı. Sadece faturalar ile ilgili para toplandı. " demiştir.
- 17.03.2020 tarihli 23 şahsa yönelik tanzim edilen araştırma tutanağının şüpheli ile ilgili kısmında ise "16- ... ... isimli şahıs hakkında UYAP ve Şube Müdürlüğümüz hizmetlerinde kullanılan sistemler üzerinden yapılan sorgulamada herhangi bir kaydının bulunmadığı, şahsın ikamet adresinin ...olduğu," belirtilmiştir.
Şüphelinin ikamet adresine göre gönderilen, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 10.09.2020 tarihli ayrıntısı özetle belirtilen dağıtımlı yazısı, "12.10.2020" tarihinde soruşturma defterine kaydedilmek üzere, Osmaniye Cumhuriyet savcısınca havale edilmiştir. Evrakta, "2020/14209" numarasının yazılı olduğu görülmüştür.
Osmaniye Cumhuriyet Başsavcılığının, "27.10.2020" tarih, 2020/14209 soruşturma, 2020/7981 karar sayılı, şüpheliye tebliğine yer olmadığının da belirtildiği, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararında özetle; silahlı terör örgütüne üye olma suçundan soruşturması yapılan şüpheli ... hakkında, aynı suçtan İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesinin, 2019/185 esas sayılı dosyasında kovuşturma yürütülmesi nedeni ile mükerrer soruşturma niteliğinde olduğu belirtilerek, atılı suçtan kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına, itiraz kanun yolu açık olmak üzere karar verilmiştir.
Fakat, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı veren Cumhuriyet savcısınca tanzim olunan, Osmaniye Cumhuriyet Başsavcılığının "30.10.2020" tarih, 2020/14209 soruşturma no"lu yazısı ile yazısı ile bu kez Osmaniye Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliğinden, şüpheli hakkında "sehven" kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği; Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının gönderdiği dağıtımlı evrakın şüpheli hakkında delil niteliğinde olduğunun anlaşıldığı belirtilerek, CMK"nın 172/2. maddesi uyarınca kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kaldırılmasına karar verilmesi istenilmiştir.
Osmaniye 1. Sulh Ceza Hakimliğinin, 04.11.2020 tarih, 2020/3843 değişik iş sayılı kararı ile dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde Cumhuriyet Başsavcılığının yerinde görülmeyen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kaldırılması talebinin reddine, kesin olarak karar verilmiştir. Kararın gerekçesi belirtildiği şekli ile şöyledir;
"... her ne kadar Osmaniye Cumhuriyet Başsavcılığınca sehven verilen Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Kararın kaldırılması talep edilmiş ise de, Yargıtay 11.Ceza Dairesinin 2019/726 Esas, 2019/8075 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere CMK"nın 172/2. Maddesinde belirtilen şartların gerçekleşmesi dışında, Cumhuriyet Savcısının kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik olarak Sulh Ceza Hakimliklerine itirazda bulunmasının ve Sulh Ceza Hakimliği"nin de Cumhuriyet Savcısının talebi üzerine kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı kaldırmasının hukuken mümkün olmadığı, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosu"nun 10/09/2020 tarihli dağıtımlı evrakının 12.10.2020 tarihinde soruşturma defterine kayıt edildiği ve söz konusu bu tarihin kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın tarihinden önce olduğu dikkate alındığında, söz konusu evrakın CMK"nın 172/2. maddesinde yer alan yeni delil kavramından sayılamayacağı anlaşılmakla, Osmaniye Cumhuriyet Başsavcılığının 30/10/2020 tarih ve 2020/14209 soruşturma sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kaldırılması talebinin reddine dair ....karar verilmesi gerekmiştir. "
05.11.2020 tarihli yazı ile Cumhuriyet Başsavcılığınca, Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünden, şüpheli hakkında atılı suçtan bir kovuşturmanın yürütülmediği, sehven mükerrer soruşturma nedeni ile kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, gönderilen evrakın ise delil mahiyetinde olduğu belirtilerek, Osmaniye 1. Sulh Ceza Hâkimliğinin 2020/3843 değişik iş sayılı kesin kararının kanun yararına bozulması ihbarında bulunulmuştur.
Adalet Bakanılığı Ceza İşler Genel Müdürlüğü 11.12.2020 tarihli yazı ile dosyayı iade ederek, Osmaniye Cumhuriyet Başsavcılığından, dosya içeriğinde bulunmayan İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesinin 2019/185 esas sayılı dosyasına yönelik iddianamenin onaylı örneği de eklenmek sureti ile soruşturma dosyası aslının, ilgili genelge hükümleri çerçevesinde gönderilmesi istenilmiştir.
Cumhuriyet Başsavcılığının 04.01.2020 tarihli müzekkeresi ile İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesinden, 2019/185 esas sayılı dosyanın iddianamesinin onaylı sureti istenilmiştir.
İstanbul 23.Ağır Ceza Mahkemesinin 06.01.2021 tarihli yazısı ile mahkemenin 2019/185 esasına kayden yürütülen yargılamaya konu dava dosyasında sanık...hakkında, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının, 02.05.2019 tarih, 2018/79293 soruşturma ve 2019/4376 iddianeme numaralı, FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan 3713 sayılı TMK"nun 3 ve 5 maddeleri delaletiyle 5237 sayılı TCK"nın 314/2, 58/9, 63, 53/1 maddeleri uyarınca cezalandırılması istemi ile tanzim olunan iddianamenin bir örneği gönderilmiştir.
Osmaniye Cumhuriyet Başsavcılığının 07.01.2021 tarihli yazısı ile, Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğüne, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının dağıtımlı evrakının gönderilmesi üzerine şüpheli hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan soruşturma işlemlerine başlanılmış ise de sehven, atılı suçtan yürütülen kovuşturmanın bulunması nedeni ile mükerrer soruşturma yürütülemeyeceğinden hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararının verildiği; ancak atılı suçtan herhangi bir kovuşturmasının bulunmadığının anlaşılması üzerine Sulh Ceza Hakimliğinden, sehven kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği ve gönderilen dağıtımlı evrakın ise delil niteliğinde olduğu belirtilerek, CMK 172/2 maddesi uyarınca kararın kaldırılmasının talep edildiği fakat istemin madde de yer alan şartları taşımadığı gerekçesi ile reddedildiği oysa şüpheli hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan herhangi bir kovuşturmanın yürütülmediği, sehven mükerrer soruşturma nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, gönderilen evrakın silahlı terör örgütüne üye olma suçu açısından delil niteliğini taşıdığı anlaşıldığından, şüpheli hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan soruşturma işlemlerine devam edilebilmesi için, Osmaniye 1. Sulh Ceza Hakimliği"nin 2020/3843 değişik iş numaralı kesin kararına yönelik kanun yararına bozmaya gidilmesi ihbarında bulunulmuştur.
III-KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNE İLİŞKİN UYUŞMAZLIĞIN KAPSAMI:
Silahlı terör örgütüne üye olma suçundan mükerrer soruşturma olmadığı halde, sehven şüpheli hakkında bu gerekçe ile verilen KYOK"nın kaldırılmsı isteminin reddine dair verilen mercii kararında hukuki isabet bulunup bulunmadığına ilişkindir.
IV-HUKUKSAL DEĞERLENDİRME:
Uyuşmazlıkla ilgili yasal düzenleme şöyledir;
5271 sayılı CMK"nın Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar başlıklı,
MADDE 172 - (1) Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir. Bu karar, suçtan zarar gören ile önceden ifadesi alınmış veya sorguya çekilmiş şüpheliye bildirilir. Kararda itiraz hakkı, süresi ve mercii gösterilir.
(2) (Değişik: 1/2/2018 - 7072/9 md.) Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildikten sonra kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak yeni delil elde edilmedikçe ve bu hususta sulh ceza hâkimliğince bir karar verilmedikçe, aynı fiilden dolayı kamu davası açılamaz.
(3) (Ek: 11/4/2013 - 6459/19 md.) Kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın etkin soruşturma yapılmadan verildiğinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmesi veya bu karar aleyhine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvuru hakkında dostane çözüm ya da tek taraflı deklarasyon sonucunda düşme kararı verilmesi üzerine, kararın kesinleşmesinden itibaren üç ay içinde talep edilmesi hâlinde yeniden soruşturma açılır.
Kovuşturmaya yer olmadığı kararı, kovuşturmaya yetkili makamın kovuşturmaya başlamayacağını, yani başlangıçta şüphelendiği kişiye hiç suç isnad etmeyeceğini bildiren yazılı bir işlemdir (Nurullah Kunter/ Feridun Yenisey/ Ayşe Nuhoğlu: Ceza Muhakemesi Hukuku, Onsekizinci baskı, İstanbul 2010, s. 1173). Niteliği itibariyle adli ve idari bir işlem olup, aynı zamanda temel hak ve özgürlükleri yakından ilgilendirmektedir. (Özbek ve diğerleri, s. 507.) Bu karar adli ve idari bir nitelik taşıdığından kesin hüküm oluşturmaz. Ancak insan haklarını da ilgilendiren yönü itibariyle sıradan bir idari işlem niteliği de taşımamaktadır. Kesinleşmiş bir kovuşturmaya yer olmadığı kararının varlığı ile ceza muhakemesi sona ermekte, yeni delil ortaya çıkması veya İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi kararıyla “etkin soruşturma yapılmadan bu kararın verildiğinin tespit edilmesi” halleri gerçekleşmeden muhakeme yeniden dirilmemektedir.
Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar (CMK. 160/1 m.). Cumhuriyet savcısı, doğrudan doğruya veya emrindeki adli kolluk görevlileri aracılığıyla her türlü araştırmayı yapabilir (CMK. 161/1 m.). Soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilmemesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hallerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir. Bu karar, suçtan zarar gören ile önceden ifadesi alınmış veya sorguya çekilmiş şüpheliye bildirilir. Kararda itiraz hakkı süresi ve mercii gösterilir. (CMK. 172/1 m.).
Suçtan zarar gören, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren 15 gün içinde bu kararı veren Cumhuriyet savcısının yargı çevresinde görev yaptığı Ağır Ceza Mahkemesinin bulunduğu yerdeki Sulh Ceza Hakimliğine itiraz edebilir (CMK. 173/1 m.). İtiraz dilekçesinde, kamu davasının açılmasını gerektirecek olaylar ve deliller belirtilir (CMK. 173/2 m.).
Sulh Ceza Hakimliği, istemi yerinde bulursa, Cumhuriyet savcısı iddianame düzenleyerek mahkemeye verir (CMK. 173/4 m.). Sulh Ceza Hakimliği, kararını vermek için soruşturmanın genişletilmesine gerek görür ise bu hususu açıkça belirtmek üzere, o yer Cumhuriyet savcılığına talepte bulunabilir. Kamu davasının açılması için yeterli nedenler bulunmazsa istemi gerekçeli olarak reddeder. İtiraz edeni giderlere mahkum eder ve dosyayı Cumhuriyet savcısına gönderir. Cumhuriyet savcısı kararı itiraz edene ve şüpheliye bildirir (CMK. 173/2 m.). Dava zaman aşımı süresi içinde kamu davası açılabilmesi için yeterli şüphe oluşturacak yeni delil elde edilmesi ve bu hususta merciince yeniden soruşturmaya başlanılması hususunda bir karar verilmedikçe aynı fiilden dolayı kamu davası açılamayacaktır. Bu halde Sulh Ceza Hakiminin kararına karşı yasada itiraz yolu öngörülmediği için CMK"nın 267/2 maddesinin uygulanma olanağı yoktur. Dolayısıyla Sulh Ceza Hakiminin artık kararını değiştirme imkanı bulunmamaktadır. Bu kararlardaki hukuka aykırılıklar koşulları uygunsa kanun yararına bozma yoluyla giderilebilecektir.
Bu yeni düzenleme neticesinde, Cumhuriyet savcısı kovuşturmaya yer olmadığına dair bir karar verdikten sonra yeni delil, iz, eser ve emare bulunmadıkça artık Adalet Bakanı da Cumhuriyet savcısından kamu davası açmasını isteyemeyecektir. Maddenin son fıkrasında yeni delil, iz, eser ve emarenin ne olduğu tanımlanarak uygulama açısından açıklık getirilmiştir.
Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildikten sonra, kamu davasının, aynı eylem ve aynı kişi hakkında açılabilmesi için şüphe nedenlerinin takdirinde ağır hata olması haline de dikkat çekilmiştir.
Bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; atılı suçtan şüpheli hakkında kovuşturma yapıldığından mükerrer soruşturma yapılamayacağı gerekçesi ile sehven verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın, açık bir maddi hataya dayandığının anlaşılması karşısında bu durumun tespitine ilişkin belge ve kayıtların 5271 sayılı CMK"nın 172/2 maddesi kapsamında değerlendirilmesinde özellikle etkin soruşturma ilkesi de nazara alındığında zorunluluk bulunduğundan talebin kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
V-SONUÇ: Açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 15.04.2021 tarih ve 2021/43538 sayılı tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden, mercii Osmaniye 1. Sulh Ceza Hakimliğinin 04.11.2020 tarih ve 2020/3843 değişik iş sayılı kararının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre sonraki işlemlerin, CMK`nın 309/4-a maddesi gereğince mahallinde merci mahkemesince yerine getirilmesine, dosyanın mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 25.10.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.