3. Hukuk Dairesi 2017/3486 E. , 2017/1775 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı kiracı şirket ve davalı kefillerden ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı kiralayan vekili; borçlu davalılar hakkında, sözleşme gereğince ödenmeyen damga vergisi alacağı nedeniyle başlatmış olduğu icra takibine, davalı borçluların itiraz etmesi nedeniyle, itirazın iptali isteminde bulunmuştur.
Davalılar vekili; taşınmazın iş yeri olarak kiralanmasına rağmen kullanılamadığından sözleşmenin feshedildiğini bu nedenle sözleşme gereği yükümlülüklerinin olmadığı savunarak davanın reddini talep etmişlerdir.
Mahkemece, davalıların itirazlarının iptaline ve icra inkar tazminatına karar verilmesi üzerine karar davalılardan kiracı şirket ve kefillerden ... ve ... vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı kiracının tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davalı kefiller ... ve ..."nun temyiz itirazlarına gelince;
Davacı vekili 01.06.2013 Başlangıç tarihli, iki yıl süreli işyeri kira sözleşmesine istinaden 26.03.2014 tarihinde kiracı Şirket ve kefiller ..., ..., ... hakkında başlattığı icra takibi ile ödenmeyen toplam 5.000 TL damga vergisi bedelinin tahsilini talep etmiştir. Davalı kefillerin kira sözleşmesini müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığına ilişkin uyuşmazlık yoktur. Ne var ki, sözleşmenin kefil sıfatıyla imzalanmış olması, doğrudan davalıların kefil olarak sorumlu olması sonucunu doğurmaz. Kefaletin, yasanın aradığı şekil şartlarına uygun olması da zorunludur. 6098 sayılı TBK ise 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girmiştir. TBK"nun 583. Maddesinin birinci fıkrasına göre; "Kefalet sözleşmesi yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısı ile belirtmesi şarttır." düzenlemesi yer almaktadır. Yasada tarif edilen şekle aykırı düzenlenen kefalet sözleşmesine istinaden kefalet sorumluluğu doğmaz.
Somut olayda, davalı kefillerin, kefilliğine ilişkin kira sözleşmesi, 6098 Sayılı TBK"nun yürürlüğe girmesinden sonra imzalanmış olduğundan, kefaletin şekil şartları 6098 Sayılı TBK hükümlerine tabidir. Kira sözleşmesinde, kefilin sorumlu olduğu miktar, kefalet tarihi ve müteselsilen kefil olduğuna ilişkin açıklamalar kefilin el yazısı ile belirtilmediğinden, yasal şekle uygun verilen bir kefillik söz konusu olmadığından, davalının borçtan sorumlu tutulması mümkün değildir. Bu nedenle davalı kefiller hakkındaki davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı kiracı şirketin temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı kefiller ... ve ..."nun temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı ...ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3. madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428 ve İİK.nın 366. maddesi uyarınca kararın davalı kefiller ... ve ... yönünden BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 21.02.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.