3. Hukuk Dairesi 2017/1483 E. , 2017/1780 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Asıl dava, ödenmeyen 31.000 TL kira parasının ve sözleşmenin feshi nedeni ile sözleşmeden kaynaklanan 1 yıllık kira bedeli tutarı 124.000 TL tazminatın, birleşen dava ise, sözleşmenin feshi nedeniyle taşınmaz idareye teslim edilinceye kadar günlük cari yıl kira bedelinin %1 oranındaki cezai şart alacağı nedeniyle 78.120 TL tazminatın tahsili istemlerine ilişkindir.
Mahkemece, Asıl davanın kısmen kabulüne, 21.011 TL kira parası ile 74.400 TL cezai şartı bedelinin sözleşmenin feshedildiği 17.9.2010 tarihinden itibaren 6183 sayılı yasanın 51. maddesi gereğince işleyecek gecikme zammı ile davalıdan tahsiline, 5.667,41 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 9.502,88 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya, 6.637,12 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, birleşen davada, davanın kısmen kabulüne, 21.700 TL ecrimisil alacağının 19.1.2011 tarihinden itibaren yasal faiziyle davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmesi üzerine, hükmün davacı ve davalı tarafın temyizi üzerine Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 01.04.2014 tarihli bozma ilamı ile özetle "... Asıl dava yönünden... Kira akdinin sona erme sebeplerinden biri de kiracının temerrüdü olup kira parasının ödenmemesi veya geç ödenmesi durumunda akdin feshinin biçim ve koşulları 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 315. maddesinde (818 sayılı BK.nun 260.maddesi) düzenlenmiştir. Buna göre, istenen kira parasının veya yan giderin muaccel(istenebilir) olması ve kira bedeli ile yan giderin verilen sürede ödenmemiş bulunması, ihtarnamede verilen süre içerisinde kira parasının ödenmemesi halinde akdin feshedileceğinin açıkça belirtilmesi gerekir. Kiracıya verilecek süre konut ve çatılı işyeri kiralarında en az otuz gün, ürün kiralarında en az altmış gün, diğer kira ilişkilerinde ise en az on gündür. Davacı cezai şart istemini sözleşmenin feshini müteakip şartnamenin 31. maddesi gereğince ödenmesi gereken cezai şart istemine dayandırmıştır. Ne var ki, davacının gönderdiği sözleşmenin feshine ilişkin 19.10.2010 tarihli ihtarname kiracının temerrüdünü düzenleyen ve az yukarıda açıklanan yasanın emredici hükmüne aykırı olduğundan, hukuki sonuç doğurmaz. Bu nedenle, mahkemece cezai şart isteminin tümden reddi gerekirken, yazılı şekilde kısmen kabulüne karar verilmesi doğru değildir...." gerekçeleriyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verildikten sonra verilen 28.04.2015 tarihli son kararda "Asıl dava yönünden; Kira parasının kısmen kabulüne dair mahkemenin 27/09/2012 tarihli kararının Yargıtay onamasından geçerek kesinleşmiş olmakla, bu konuda esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, cezai şart talebinin reddine, birleşen dava yönünden; Cezai şart isteminin reddine; ancak 21.011 TL kira alacağının tahsiline" karar verilmiştir.
1-Dosya kapsamına, toplanan delillere, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verilmiş olmasına ve takdirde de bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Asıl davada davacı vekilinin yargılama giderlerine ilişkin hükme yönelik temyiz itirazlarına gelince;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun “Hükmün Kapsamı” başlıklı 297. maddesinin (2). fıkrasında: hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden herbiri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği, aynı Yasanın 298. maddesinin (2.) fıkrasında da, gerekçeli kararın, tefhim edilen hükme aykırı olamayacağı hükme bağlanmıştır. Bu hükümlerin ortaya koyduğu bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır. Hatta giderek denilebilir ki, dava içinden davalar doğar ve hükmün hedefine ulaşması engellenir. Kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz. Hukuk Genel Kurulu’nun 05.10.2011 gün ve 2011/20-607 E.-604 K.sayılı kararında da bu ilkeler aynen kabul edilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyma kararı verilmiş ise de bozma gerekleri tam olarak yerine getirilememiştir. Şöyle ki; Kural olarak bozma kararına uyan mahkeme, artık bozma kararı gereğince işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Çünkü, mahkemenin bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli müktesep (kazanılmış) hak doğmuştur. Bu kazanılmış hak yeni bir hükümle ortadan kaldırılamaz. Bozulan bir hükmün, bozma sebepleri dışında kalan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uyan mahkeme, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olması nedeniyle; kesinleşen kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak farklı bir karar veremez. Zira, kesinleşmiş olan kısımlar, lehine olan taraf yararına bir usuli müktesep hak teşkil eder.
Bu nedenle her ne kadar bozma kapsamı dışında kalan konular ile ilgili hüküm fıkrasında, kesinleşen kısımlar için karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm kurulmuş ise de, yeni verilen hüküm doğrultusunda harç ve yargılama giderlerine hükmedilmediği, ilk verilen hükmün yargılama giderleri ve harç hesabının kabul edilen 21.011 TL kira parası ile 74.400 TL cezai şartı bedeli üzerinden hesaplandığı görülmektedir. Bu nedenle bozma kararı kapsamı dışında kalan 21.011 TL kira parası yönünden yeniden harç hesaplanarak ve davacının müktesep hakkına riayet edilerek hüküm kurulması gerekir. Bu durumda mahkemenin HMK"nun 297.maddesi gözetilmeksizin, yazılı şekilde hüküm kurması usul ve yasaya aykırı görüldüğünden hükmün bozulması gerekmiştir.
3-Birleşen davada verilen hükme davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince:
Davacı idarenin feshi hukuki sonuç doğurmadığına ve taraflar arasındaki kira sözleşmesi gereği davalı kiracı kiralananı kullanmaya devam ettiğine göre davalı kiracı kiralananda bulunduğu süre kadar kira parasından sorumludur. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davalının sorumlu olduğu kira bedelinin 21.700 TL olduğu belirlendiği halde, hiçbir gerekçe gösterilmeden 21.011 TL nin tahsiline karar verilmesi doğru değildir.
Hüküm bu nedenlerle bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenle davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, ikinci ve üçüncü bentte açıklanan nedenle temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21.02.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.