3. Hukuk Dairesi 2017/1574 E. , 2017/1794 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptalı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalılar tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, Dava dışı ...Tic. Ltd Şti ile davacı şirket arasında 23/02/2005 başlangıç tarihli kira sözleşmesi imzalandığını, davalıların bu kira kontratına müşterek ve müteselsilen kefil olduklarını, kiracı şirketin 2010 yılı Eylül, Ekim, Kasım, Aralık ayları ile 2011 yılı Ocak ayına ait kira borçlarından dolayı davacı alacaklının ... 2. İcra Müdürlüğünün 2011/5117 esas sayılı dosyasıyla kiracı ve 3 kefil aleyhine icra takibine başladığını, borçluların haksız ve kötü niyetli olarak borca itiraz etmeleri nedeniyle takibin durdurulduğunu, belirterek davanın kabulü ile itirazın iptaline, takibin devamına, icra takibinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte, davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile müvekkiline ödenmesine, davalıların haksız itirazı nedeniyle %40 tan az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmelerine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar ... Ve ... vekili cevabında: Davalıların kiracısı .... Ve Tic. Ltd. Şti., kirayavereni davacı olan 23/02/2005 başlangıç tarihli 30/06/2010 bitim tarihi olan kira sözleşmesini müteselsil kefil olarak imzaladıklarını, davalıların sorumluluklarının kira sözleşmesi ile sınırlı olduğunu, kefil oldukları dönemin dışında kalan takipte talep edilen kira bedellerinden sorumlu olamayacaklarını belirterek haksız açılan davanın reddini savunmuşlardır.
Davalı ... cevap dilekçesi sunmadığı gibi duruşmalara da katılmamıştır.
Mahkemece, davalı kefiller hakkındaki davanın kısmen kabulüne icra inkar tazminatı talebinin reddine, karar verilmiş, karar davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Borçlar Kanununun 484.maddesi uyarınca kefaletin geçerliliği, kefilin sorumlu olacağı belli bir miktarın gösterilmesi koşuluna bağlıdır. Başka bir deyişle kefilin sorumluluğundan söz edilebilmesi için belirli bir sürenin ve kefilin sorumlu olacağı azami miktarın sözleşmede belirlenmiş olması gerekir. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 22.03.2006 gün ve 2006 / 6-78-88 sayılı kararı da bu yöndedir. Yasanın bu hükmü kefaletin geçerlilik koşullarındandır. 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar kanununun 586-589. ve kefalette şekil şartını düzenleyen 583. Maddesi hükmüne göre de kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe kefalet geçerli olamaz.
Taraflar arasında 23/02/2005 başlangıç30/06/2010 bitiş tarihli ve beş yıl süreli kira sözleşmesi düzenlendiği, davalıların müştereken ve müteselsilen kefil olduğu hususlarında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Kira sözleşmesinin hususi şartlar bölümünün 6.maddesinde “Kira bedeli aylık net 2500.€ olarak belirlenmiş olup 6 aylık peşinatlar halinde ödenecektir, …….İşbu kira kontratının 5 yıllık dönemden 3 ay önce, karşılıklı görüşmelerle kira ücretinin yeniden değerlendirmesi neticesinde 3 yıl daha uzatılması mümkün olabilecektir. Kira artışı altıncı yıl 2.800,00 €/ay yedinci ve sekizinci yıl net 2.950,00 €/ay olarak gerçekleştirileceği…” kararlaştırılmıştır. Davacı,2010 yılı Eylül ayı ila 2011 yılı Ocak ayları arasındaki kira bedellerinin ödenmemesi üzerine tahsili için davalı kiracı ve kefil hakkında icra takibi başlatmış, kefillerin itirazı ile takibin durması üzerine davalılar hakkında iş bu itirazın iptali davası açılmıştır. Kira sözleşmesinin bitim tarihi 30/06/2010 tarihi olup , takip konusu alacak kira dönemi dışında kalan kısma ilişkindir. Kefilin sorumluluğu sözleşme süresi ile sınırlıdır. Kira süresi yani yukarıda yazıldığı üzere kefaletin süresi belli olup 5 yıldır ve bu süre içindeki aylık kira parası(azami miktar) da belirlidir. Müteselsil kefilin yenilenen dönemlerde de sorumlu tutulabilmesi için kefalet süresi ile kefil olunan miktarın açıkça kararlaştırılması gerekmektedir. Bu nedenle Mahkemece, davalı kefiller hakkındaki davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı ...ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.02.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.