Abaküs Yazılım
4. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/6982
Karar No: 2014/5779
Karar Tarihi: 03.04.2014

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2013/6982 Esas 2014/5779 Karar Sayılı İlamı

4. Hukuk Dairesi         2013/6982 E.  ,  2014/5779 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ : Gebze 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
    TARİHİ : 26/12/2012
    NUMARASI : 2003/604-2012/711

    Davacı N.. G.. vekili Avukat A. B. tarafından, davalı A.. T.. aleyhine 19/09/2003 gününde verilen dilekçe ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 26/12/2012 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
    Dava, haksız şikâyet nedeniyle kişilik haklarının ihlaline dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
    Davacı, Yapı Kredi bankasında müşteri temsilcisi olarak çalıştığını, davalının da kendisinin müşterisi olup işlemleri ile kendisinin ilgilendiğini, ancak davalı tarafından müşteri ilişkisi dışına çıkılarak kendisine duygusal yakınlık gösterildiğini, ancak karşılık alamaması üzerine, kendisi ve diğer banka çalışanları hakkında zimmet, dolandırıcılık, bankacılık kanununa muhalefet suçlarından suç duyurusunda bulunduğunu, davalının şikâyeti üzerine başlatılan soruşturma kapsamında tutuklandığını, hakkında kamu davası açıldığını, mahkemece alınan bilirkişi raporu doğrultusunda delil yetersizliğinden beraat ettiğini ve kararın temyiz aşamasında zamanaşımından düştüğünü belirterek maddi ve manevi tazminat istemiştir.
    Davalı, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
    Mahkeme, şikâyetin haksız olduğu gerekçesi ile istemin kısmen kabulüne karar vermiştir.
    Şikayet hakkı, diğer bir deyimle hak arama özgürlüğü; Anayasa’nın 36. maddesinde; “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir” şeklinde yer almıştır. Hak arama özgürlüğü bu şekilde güvence altına alınmış olup; kişiler, gerek yargı mercileri önünde gerekse yetkili kurum ve kuruluşlara başvurmak suretiyle kendilerine zarar verenlere karşı haklarının korunmasını, yasal işlem yapılmasını ve cezalandırılmalarını isteme hak ve yetkilerine sahiptir.
    Anayasa’nın güvence altına aldığı hak arama özgürlüğünün yanında, yine Anayasanın “Temel Haklar ve Hürriyetlerin Niteliği” başlığını taşıyan 12. maddesinde herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olduğu belirtildikten başka, 17. maddesinde de, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip bulunduğu da düzenleme altına alınmış bulunmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25. maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış, BK’nun 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir.
    Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikâyet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir. Şikâyeti haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığı yeterlidir. Bunlara dayanarak başkalarının da aynı olay karşısında davalı gibi davranabileceği hallerde şikâyet hakkının kullanılmasının uygun olduğu kabul edilmelidir. Aksi halde şikâyetin hak arama özgürlüğü sınırları aşılarak kullanıldığı, kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu sonucuna varılmalıdır.
    Ceza dosyası kapsamından; davacının, eylemi işlemediği sabit olduğu için değil, mahkumiyetine yeter delil elde edilemediği için beraat ettiği anlaşılmaktadır. Ceza kararına gerekçe yapılan bilirkişi raporunda sonuç olarak; davalı-müşteki tarafından anılan meblağın bankaya yatırıldığının veya davacı-sanığa teslim edildiğinin ispata muhtaç olduğu, 550.000 USD meblağlı hesabın açılış bilgisini havi olan dekontun altında açıkça kapalı olduğunun yazılı olduğu ve bu nedenle isnat olunan suçun oluşmadığı mütalaa olunmuş ise de; raporun içeriğinde, bazı Bahreyn hesaplarının açılması esnasında önceki hesaptan müşteki-davalıya ödendiği belirtilen bazı miktarların ödendiğine dair dekontların bulunmadığı, dolayısı ile burada akıbeti belli olmayan ve banka tarafından da izah edilemeyen bir hesap hareketinin olduğu belirtilmiştir. Yine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 03/11/2009 tarihli tebliğnamesinde; sanığın annesi tarafından olay sonrasında verilen ifadede hiçbir bankada hesabının bulunmadığı beyan edilmesine rağmen, yapılan incelemede ilgilinin Yapı Kredi bankasında çok farklı ve yüklü miktarlarda hesaplarının ve değişik zamanlarda hesap hareketlerinin bulunduğunun tespit edildiği, yine sanık-davacının kardeşi ve eşinin de 2000-2003 yıllarındaki hesap hareketlerinin yoğunluğu ve miktarı dikkate alındığında, bu miktar ve yoğunluğun nereden kaynaklandığının ve davacı-sanığın hesap hareketleri ile bağlantısının bulunup bulunmadığının etraflıca araştırılmadığı, eksik inceleme ve soruşturma ile beraat kararı verildiği belirtilerek hükmün bozulması istenilmiştir.
    Yukarıda özetlenen durumlar karşısında, mahkemece, davalının, davacı hakkında şikâyetçi olmasında bir takım emareler bulunduğu anlaşılmakla, şikâyetin olağan kuşku üzerine emarelere dayandırılarak yapıldığı gerekçesi ile istemin tümden reddi gerekirken, şikâyetin haksız olduğundan bahisle istemin kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir. Kararın bu nedenle bozulması gerekir.
    SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA; bozma nedenine göre davalının diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 03/04/2014 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
    Dava haksız şikayet nedeniyle kişilik haklarının ihlaline dayalı tazminat istemine ilişkindir.
    Yerel Mahkemece şikayetin haksız olduğu gerekçesi ile istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    İnceleme yapan dairemizin çoğunluğunca davalının davacı hakkında şikayetçi olmasında bir kısım "emareler" bulunduğu gerekçesiyle istemin tümden reddedilmesi yönünde bozma kararı verilmiştir.
    Davalının şikayeti üzerine davacı hakkında açılan ceza davasında davacının tutuklu kaldığı, yargılama sırasında grafoloj bilirkişilerinin raporlarıyla dekontlardaki imzaların davalıya ait olduğunun anlaşıldığı, Banka Teftiş Kurulu Başkanlığı"nın 08/12/2003 tarihli raporları, Yapı Kredi Bankası A.Ş. Teftiş Kurulu Başkanlığı"nın 28/05/2003 tarih ve 4 sayılı soruşturma raporu kapsamı ve 29/01/2004 tarihli BDDK raporu kapsamlarında davalının şikayetinde haklı olmadığının açıkça anlaşılması karşısında davacının haksız şikayet edildiği ortadadır.
    Davacı hakkında kamu davası açılması ve bununda zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılması haksız şikayet edildiği gerçeğini ortadan kaldırmaz.
    Bu nedenlerle mahkeme kararının yerinde olduğu görüşünde olduğumdan çoğunluk görüşüne katılmıyorum.03/04/2014
    Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün onanması görüşünde olduğumdan sayın çoğunluğun bozma kararına katılmıyorum.03/04/2014
    Üye
    Bilâl Köseoğlu







    Karşılaştırıldı. YÇ




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi