4. Hukuk Dairesi 2013/10125 E. , 2014/5825 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul 16. Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 06/04/2012
NUMARASI : 2008/504-2012/193
.
Davacı M.. A.. vekili A. ve S.Ç. Avukatlık Ortkalığı tarafından, davalılar Z. E. vdl. aleyhine 05/12/2008 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 06/04/2012 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalılar V.. Y.. ve Z. E. tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı (hukuksal konudaki bilirkişi düşüncesi dışında kalan zira, HUMK"nun 275. maddesi uyarınca “mahkeme, çözümü özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişi dinlenemez”. Somut olay, hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile çözümlenebilir niteliktedir. O nedenle, bilirkişi düşüncesine başvurulması maddeye açık aykırılık oluşturur. Ne var ki, ilk bentteki nedenlerle sonuca ulaşılması olanaklı bulunduğundan, bu biçimdeki usul hatası sonucu etkiler düzeyde değildir. Bu bakımdan, düşülen yanılgı, HUMK"nun 428/son maddesi uyarınca bozma nedeni sayılmamıştır.) kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, belirtilen kanıtların yerel mahkemece varılan sonucu doğrulamaya elverişli bulunmasına göre davalılar Z. E. ve V.. Y.."in aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan öteki temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Davalılar Zahide Ertaş ve V.. Y.."in diğer temyiz itirazlarına gelince;
Dava basın yoluyla kişilik haklarının ihlalinden kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne 4.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınmasına ve dava konusu köşe yazısının yayın içeriğinden çıkartılmasına karar verilmiş, hüküm davalılardan Z. E. ve V.. Y.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
23/05/2007 tarihinde yürürlüğe giren İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkındaki 5651 sayılı Kanunun 9. maddesinin 1,2,3 ve 4 nolu bentlerinde, yayın içeriği nedeniyle hakları ihlal edildiğini iddia eden kişi ya da kişilerin hangi usullerle ve hangi mercilere yayın durdurma talebinde bulunacakları aşamalarla belirlenmiş olduğundan ve belirlenen makam ve merciler arasında sadece yayına içerik sağlayıcısı ve yer sağlayıcısı ile sonraki aşamada Sulh Ceza Mahkemeleri görevli kılınmıştır.
5651 sayılı Yasanın 9/1-2 maddesinde davaya konu hakaret eylemini de kapsayacak şekilde; içerik nedeniyle hakları ihlal edildiğini iddia eden kişinin, içerik sağlayıcısına, buna ulaşamaması halinde yer sağlayıcısına başvurarak kendisine ilişkin içeriğin yayından çıkarılmasını ve yayındaki kapsamından fazla olmamak üzere hazırladığı cevabı bir hafta süreyle internet ortamında yayımlanmasını isteyebileceği, içerik veya yer sağlayıcı kendisine ulaştığı tarihten itibaren iki gün içinde, talebi yerine getireceği, bu süre zarfında talep yerine getirilmediği takdirde reddedilmiş sayılacağı, talebin reddedilmiş sayılması halinde, kişinin onbeş gün içinde yerleşim yeri sulh ceza mahkemesine başvurarak, içeriğin yayından çıkarılmasına ve yayındaki kapsamından fazla olmamak üzere hazırladığı cevabın bir hafta süreyle internet ortamında yayımlanmasına karar verilmesini isteyebileceği, sulh ceza hâkiminin bu talebi üç gün içinde duruşma yapmaksızın karara bağlayacağı, Sulh ceza hâkiminin kararına karşı Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine göre itiraz yoluna gidilebileceğinin belirtilmesi karşısında internet üzerinden yapılan yayınların durdurulmasına yönelik istemlere yönelik olarak açıkça Sulh Ceza Mahkemeleri görevli kılınmıştır.
Şu halde, yayının içerikten çıkartılması istemi yönünden görevsizlik kararı verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya uygun olmamış ve kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) no"lu bente gösterilen nedenlerle davalılar Zahide Ertaş ve V.. Y.. yararına BOZULMASINA, davalıların diğer temyiz itirazlarının yukarıda (1) no"lu bentte gösterilen nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 07/04/2014 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Dava; internet yoluyla kişilik haklarına saldırı nedenine dayalı tazminat ve yayın durdurma istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş karar bir kısım davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
5651 sayılı yasanın çıkarılış amacı internet ortamında işlenen belirli suçlarla içerik, yer ve erişim sağlayıcıları üzerinden mücadeleye ilişkin esas ve usulleri düzenlemektir.
5651 sayılı yasanın 8. maddesi internet ortamında yapılan ve içeriği suç oluşturan yayınlarla ilgili erişimin engellemesini düzenlemiş olup bu suçlar ise maddede tek tek sıralanmıştır.
Aynı yasanın 9.maddesinde ise içerik nedeniyle hakları ihlal edilen kişilerin önce içerik sağlayıcısına , buna ulaşamaması halinde yer sağlayıcısına müracaat etmesi gerektiği, iki gün içerisinde talebi yerine getirilmez ise 15 gün içinde Sulh Ceza Mahkemesine başvurarak içeriğin yayından çıkarılmasını talep edebileceği düzenlenmiştir.
Diğer yandan MK"nun 24. maddesine göre "hukuka aykırı olarak kişilik haklarına saldırılan kimse, hakimden, saldırıda bulunanlara karşı korunmasını isteyebilir."
MK 25 "Davacı hakimden, saldırı tehlikesinin önlenmesini, sürmekte olan saldırıya son verilmesini, sona ermiş olsa bile etkileri devam eden saldırının hukuka aykırılığının tespitini isteyebilir" hükümleri getirmiştir.
Öğretide de kabul edildiği üzere belirli bir olayı düzenleyen iki ayrı kanun aynı zamanda yürürlükte olduğu durumlarda yasaların olayı düzenleyen hükümleri arasında bir çelişki yoksa hangisinin uygulanacağı konusunda sorun bulunmamaktadır.
Davacı dilerse 5651 sayılı kanun gereğince Sulh Ceza Mahkemesine müracaat edebileceği gibi dilerse MK. hükümlerine göre Asliye Hukuk Mahkemesine başvurabilecektir.
Kaldı ki 5651 sayılı yasada belirlenen 15 günlük hakdüşürücü süreyi kaçıran davacının her zaman genel hükümlere göre mahkemeye dava açması da mümkündür.
Açıklanan nedenlerle dairemizin bozma kararına katılmıyoruz.07/04/2014
.