20. Hukuk Dairesi 2017/7242 E. , 2020/243 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... Yönetimi vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... Yönetimi, ... köyü, Hacıhocalı mevkiindeki 1763 parsel sayılı taşınmazın davalı ... adına tapuda kayıtlı olduğunu, çekişmeli yerin ormandan açıldığını ileri sürerek tapu kaydının iptali ile orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline karar verilmesi talebiyle asliye hukuk mahkemesine elatmanın önlenmesi ve tapu iptali tescil davası açmıştır. Asliye hukuk mahkemesince verilen görevsizlik kararı üzerine kadastro mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş, davacı ... Yönetimi tarafından temyiz edilmesi üzerine, 20. Hukuk Dairesinin 07/10/2004 gün ve 2004/5232-10000 E.,K. sayılı kararı ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle “Mahkemece yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hükme yeterli değildir. Şöyle ki; Davacı ... Yönetimi, yargılamanın tüm aşamalarında çekişmeli yerin orman olarak kesinleştiğine dair asliye hukuk mahkemesinin 1979/334 - 399 sayılı mahkeme ilâmının bulunduğunu ileri sürdüğü halde, mahkemece sözü edilen dava dosyası getirtilip, çekişmeli yere ait olup olmadığı, HUMK"nın 237. maddesinde düzenlenen kesin hükmün koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmemiştir. Uzman orman bilirkişi düzenlediği raporda, memleket haritası ve kadastro paftası ölçeklerini eşitleyip birbiri üzerine aplike ederek çekişmeli komşu taşınmazların, orijinal renkleri ve işaretleri içeren memleket haritasındaki konumlarını tespit etmemiştir. Bu durumda karara dayanak alınan uzman orman bilirkişi raporu, çekişmeli yerin öncesinin orman niteliğini belirlemeye yeterli ve kanaat verici olmayıp, bu rapora dayanılarak hüküm kurulamaz.
Diğer taraftan; kadastro sırasında çekişmeli parsele uygulanan Mayıs 1979 tarih 2 sıra nolu tapu kaydının geldisi 3573 sayılı Kanunun 4 ve bu Kanuna ilişkin tüzüğün 19. maddesine göre oluşturulduğu anlaşılmaktadır. Sözü edilen bu tapu kaydı, ilk oluşumundan itibaren tüm gittileriyle ve dayanağı zeytincilik paftası dava dosyasına getirtilmiş ise de taşınmaz başında yapılan keşifle uygulanmamıştır. Asliye hukuk mahkemesinin 1979/334-399 sayılı mahkeme ilâmının çekişmeli yere ait olmadığının ve somut olayda kesin hüküm bulunmadığının belirlenmesi halinde en eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında serbest orman mühendisleri arasından seçilecek bir uzman orman yüksek mühendisi ve bir harita mühendisi olmadığı takdirde bir tapu fen elemanından oluşacak bilirkişiler yardımıyla yeniden yapılacak keşifte yöntemine uygun orman araştırması yapılmalı tapu kaydı ve dayanağı zeytincilik paftası usulüne uygun olarak
zemine uygulanıp, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 20/A maddesi uyarınca kapsamı belirlenmeli, kesin hükmün dışında kalıp da zeytincilik tapu kaydı ve dayanağı harita kapsamında kalan yerlerin 26 Ocak 1939 gün ve 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkındaki Kanun ile bu Kanunu değiştiren 28 Şubat 1995 gün ve 4086 sayılı Kanun hükümlerine göre durum değerlendirilmeli, bundan sonra toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip ulaşılacak sonuca göre hüküm kurulmalıdır.” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece; bozma kararına uyulduktan sonra davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazın tapu kaydının iptaliyle, orman niteliğiyle Hazine adına tesciline karar verilmiş davalı ... ve ... tarafından temyiz edilmesi üzerine 20. Hukuk Dairesinin 12.05.2016 tarihli, 2016/4687-5473 E.K. sayılı kararıyla bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma ilamında ‘‘...Mahkemece, çekişmeli taşınmazın, 6831 sayılı Kanunun 17/1-2. maddesinde düzenlenen orman içi açıklığı niteliğinde olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de ulaşılan sonuç dosya içeriğine uygun düşmemektedir. Şöyle ki; çekişmeli taşınmazın hem 1977, hem de 1990 yılında yapılan orman kadastrosunda orman sınırları dışında bırakıldığı hükme dayanak alınan orman bilirkişi raporuyla belirlendiği, aynı zamanda 3573 sayılı Kanun ile dağıtılan Mayıs 1979 tarih 2 sıra numaralı tapu kapsamında olup eski tarihli hava fotoğrafı ve memleket haritasında orman sayılmayan açık alanda kaldığından orman içi açıklığı niteliğinde olduğunun kabulü mümkün olmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi usûl ve kanuna aykırıdır.’’ hususlarına değinilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak davanın reddine, dava konusu taşınmazın zeytinlik vasfı ile ... mirasçıları adına miras payları oranında tesciline karar verilmiş, hüküm davacı ... Yönetimi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, altı aylık süre içinde açılan orman kadastrosuna itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede orman kadastrosu 1977 yılında yapılmış, Orman Yönetiminin itirazı üzerine 12.07.1990 yılında orman kadastro komisyonunca 6831 sayılı Kanunun 3302 sayılı Kanun ile değişik hükümlerine göre itiraz nedeniyle kesinleşmeyen yerlerde orman kadastrosunu tamamlama ve 2/B çalışmaları yapılmış, bu çalışmalar 31.03.1992 tarihinde ilân edilmiştir.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 7139 sayılı Kanununun 33. maddesi uyarınca Orman Yönetiminden harç alınmasına yer olmadığına 21/01/2020 günü oy birliğiyle karar verildi.